MENÜ
İzmir 16°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Hamaset değil icraat
Suavi YARDIMOĞLU
YAZARLAR
3 Mayıs 2016 Salı

Hamaset değil icraat

Türk Futbolu’nun 104 yıllık çınarı, resmen küme düştü. Sanki Karşıyaka sezon ortasından bu yana ligin dibinde değilmiş gibi, yaklaşık 20 senedir borç batağının içinde çırpınmıyormuş gibi, bir anda ortalığı bir hüzün hamaseti kapladı. Karşıyaka bu uçuruma doğru freni patlamış inerken, sessiz kalanlar, hatta uzaktan ellerini ovuşturanlar taziye yarışına giriverdiler.

Sanki taraftarı passolig’le engellenmemiş gibi, gezi olayları, salon protestoları bahane edilerek, mahalle baskısına alınmamış gibi… Aylar boyunca devam eden süreçte hakemi, federasyonu, siyasi güçleriyle Karşıyaka’nın düşmesi için elden gelen ne varsa yapılırken, sessiz kalanlar bir anda ağlama duvarına döndüler.

İstanbul basını penaltılar cayır cayır verilirken, her hafta birer ikişer futbolcu atılırken, unuttuğu Karşıyaka’nın Atatürk’ün takımı olduğunu, ay yıldızını göğsüne bizzat Ulu Önder’in taktığını iş işten geçtikten sonra anımsayıverdi birden.

Konya’da Rize’de, Bursa’da, Samsun’da hatta daha yeni 3.Lig’e yükselen Afyon’da modern statlar bir- iki yıl içinde yükselirken, Alsancak’ın sökülen tribünlerinin yerine neden hala bir çivi bile çakılamadığını, ilçe olarak bir çok kentten büyük Karşıyaka’nın modern bir stadı çoktan hak ettiğini, ama kısır çekişmeler yüzünden yapılamadığını, kimse yeterince sorgulamadı.

Sadece herkes birbirini suçladı. Kimse icraatın peşinde olmadı.

Kulüp İstanbullu para babalarına muhtaç olurken, kimse cebine atmadı. Ne karşısında bir duruş sergiledi, ne de “evet” diyebildi.

Çünkü “evet” demek 104 yıllık bir camianın belirsiz bir bakkal hesabı ile kimlerin hesaplarına alet edildiğinin utancını taşımak demekti. Ama “hayır” denirse pamuk elleri cebe sokmak, dokuz boğumlu akrepleri öldürmek gerekecekti. Kimse oralı olmadı. “Bu bizim ağabeyimiz bizi kurtarır” deyip, yükün yıkıldığı başkan ve yönetim, ne acıdır ki, ancak bu parayla transfer yasağını kaldırabiliyordu.   

Konuşması gerekenler dut yemiş bülbül gibi susarken, bunları haykıranlar, teker kırılmadan yolu gösterenlerin sayısı bir elin parmakları kadardı.

Her yıl onlarca futbolcuların resmi geçit yaptığı Karşıyaka transfer borsasında, bu baş döndüren trafikten yollarını bulanlar servetlerine servet katarken, yetenekleri herkes tarafından takdir edilen yeşil kırmızılı yetenekler, Anadolu’nun 2. ve 3.Lig kulüplerine sürgün edilerek bu mirasyedi düzenin faturasını ödediler.

Futbolu bırakmaya yüz tutmuş veteran düzeyindeki isimlere sayılan milyon liralar borçları katlarken, gençler kupada Süper Lig’in belalılarına kök söktürüyordu. Ama onlar hep kenardaydı. İş işten geçtikten sonra anımsandılar. “Düşersek kendi çocuklarımızla düşelim” yürekliliğini gösterilemedi bir türlü.  Denize düşmüştü bir kere 104 yıllık çınar… Kendi çocukları bir kenara itilirken,  sarıldı da sarıldı, teknik adamından, futbolcusuna… Sarıldıkça daha da battı.

Kuşatma vardı dört bir yanında. Saha içinde değil, saha dışında da… Yürekli içten, sahte olmayan bir savaşım gerekliydi. Seçim zamanı boyunlardan inmeyen yeşil kırmızılı atkılar çoktan eşe dosta dağıtılmıştı. Taşın altına elini sokup, bedel ödemek yerine, uzaktan seyretmek daha az tehlikeliydi. Yine ses çıkaranlar belliydi.

Hatalar hataları getirdi, hiç alışık olmadığı yeni bir serüvene hazırlanmak yerine, olmayacak bir hayalin peşine düştü Kaf Kaf. Koca bir sezon boyunca gerçekleştiremediğini sanki 5-6 maçta yapacaktı, bu hakim düzene karşı. O kafasını kaldırmak istediyse de, her hafta kafasına vurdular çaktırmadan, zaman zaman da göz göre göre. Her hafta bir yıldızı kızardı. Golleri sayılmadı. Son maçta bile göz göre göre penaltısı verilmedi.  Üstelik hemşehrileri rakiplerine bol keseden puan dağıttı. Efeler yine yalnız oynamıştı.

Gazetelerin, internetin  yazdığı, televizyonların söylediği gibi, Malatya maçından sonra değil, bu vurduymazlıkla, bu çaresizlikle, bu anlayışla, kümede kalma adına değerlerini ve en önemlisi de taraftarının güvenini dahi yitirmekle çoktan küme düşmüştü Karşıyaka…

Realite buydu, özetle.

İş işten geçmeden yapılmalıydı gerekenler. Şimdi hamasete hiç gerek yok. Şimdi icraat zamanı.  104 yıllık kulübü, kurtarmak için, yeşil kırmızının göğsüne Atatürk’ün taktığı ay yıldızın yüzünü yere düşürmemek adına. Mustafa Kemal ruhuyla, Gazcı Erollar, Godeler, Erol Başlar’ın yaptığı gibi. Muhtaç olduğu gücünü sağdan soldan, onun bunun icazetinden, şahısların cebinden değil, damarlarındaki asil kandan alarak…

Tartışarak, özeleştiri yaparak, birleşerek, düşünerek, üreterek, planlayarak, ilkeleri ortaya koyup, ödün vermeden, yeniden yaratarak…

Hamaset değil icraat yaparak.

Yeni serüveninde yolun açık olsun Kaf Kaf. Sana güveniyoruz.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 ALİ
 4 Mayıs 2016 Çarşamba 09:26
Senelerdir bıkmadan usanmadan yazıyorum, söylüyorum; Karşıyaka Bütün Spor Branşları için yetiştirdiği gençleri ile büyük bir potansiyeldir.Camianın içinde hem altyapı hem üst seviyede çalışabilecek teknik adamlarımız, abilerimizden birisine (basketbol-futbol) altyapıyı da bağlamak suretiyle kendi camiamızdan gençlerimize fırsat verecek politikalarla,en az beş senelik yetkive destekle donatılmış bir yönetime görev vermeliyiz. Yönetimi, Sponsorların kölesi olmaktan kurtaracak Karşıyaka'mızı kendi kaynakları ile yaşatacak,tam bağımsız bir tüzük ile Anonim Şirket olarak geleceğe güvenle bakan, camiamıza yakışır bir spor kulübü haline getirmeliyiz.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz