MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Hayata atılan zarlar
Tayfun MARO
YAZARLAR
18 Nisan 2018 Çarşamba

Hayata atılan zarlar

Dünya’yı erkek aklı yönetiyor. Erkekler oyuncu yaratıklardır. Bu yüzden olmalı, oyun oynar gibi yönetiyorlar… Yeryüzü sanki satranç tahtası...
Hayatlarımızla oynuyorlar. Huzurumuzla, güvenliğimizle oynuyorlar. Geleceğimizle oynuyorlar. Satranç tahtasında en acımasız hamlelerle kurulan akıl oyunları ve hayatlarımıza atılan zarlar… Aslında, oyun masumiyetiyle bağdaşmayan bir oyun…

Masumiyeti şaibeli oyunun tadı fena halde kaçmış olmalı… Dünya, sistemin içinden geçtiği krize bağlı olarak hayli karmaşık ve öngörülemez olayların yaşandığı bir döneme girdi.

Hergün dinlediğimiz haberlerin, yapılan yorumların geçerliliği artık günlerle, hatta saatlerle sınırlı.
Son olarak, Batı ittifakı Suriye’ye saldırdı. Gerekçe; kimyasal silah kullanılmış olma ihtimali… Hem de kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığını tespit edecek komisyonun kararını beklemeden…

Biz bu filmi Irak’ta görmüştük. ABD, Irak’a saldırdıktan sonra nafile yere nükleer tesis aradı durdu.
Suriye’ye yapılan saldırının ardından, açıklama üstüne açıklama geliyor. Bütün taraflar mantıklı laflar ederek haklılığını ilan ediyor… Sadece hayatları sönen mazlumların ne söylediği bilinmiyor. Çünkü onların adına, muktedirler konuşuyor. Mazlumların yaşadığı mağduriyet, işlenen siyasal cinayetleri meşru kılmaktan öte anlam taşımıyor.
Bu binyılın başat sorunu, vicdan yitimidir. O meşum satranç tahtasında aklın ürettiği en zalim hamleler ve mazlumların hayatlarına atılan zarlar, vicdandan yoksun yeryüzü tanrılarının eseridir.

Meselesi yeryüzüne hükmetmek olan muktedirin karşısında durmak yerine ardında saf tutmayı tercih eden toplumlar, yanlış yerde durmanın bedelini ödediğinin farkında olmakla birlikte, bunu yapmaktan da geri durmuyor.

Sistem insana bir yol çizdi; Bir ailede hayata geldikten sonra, okul, iş, evlilik, emeklilik hattında ömür tüketmek… Ve bu ömrü, tüketim kültürüyle bezemek… Buna “çağdaş uygarlık” diyen de var… Nihayetinde, sistem tarafından vaat edilen hayattır.

Gelin görün ki, yönetenler, bu yaşamsal vaatlerini yerine getiremedikleri toplumlarda, öldürerek sorunu hafifletme yoluna gidiyorlar. Elimizde hayat kalmadı, ölüm verelim! Veriyorlar da…

Dünya yine kitlesel öldürmenin çare olarak görüldüğü bir döneme giriyor. Yüzyıllık büyük savaş periyotlarına bir yenisi eklenecek… Hayat veremediği insanları, kitleler halinde ve birer kahraman olarak bu dünyadan göndermeye hazırlanıyor, yeryüzünün efendileri.

Ve geride kalanlar, savaşlarda ölüme gönderilenlerin cansız bedenlerinin üzerine basarak yükselen efendileri alkışlayacak…

Yine tarih yazılacak, katiller aklanacak. Vatanlarının bekası için ölüme gönderilen milyonlarca mazlum, kahraman olacak…

Geride kalanlar ise, “vatan size minnettar” dedikten sonra; yeni bir evin, yeni bir arabanın, yeni bir yazlığın, yeni gizemli yolculukların, yeni kreasyonların, yeni eğlence mekânlarının peşine düşecek…

Efendiler, yeni hayatı inşa etmek üzere, satranç masasında yeni bir maça başlamanın heyecanıyla, yeni hayata atılacak zarların hamlelerini planlamaya başlayacaklar. Değil mi ki hayat devam ediyor…

Ne demeli! Bunları insanlığa yaşatan siyasete de, siyasetçiye de, devlet adamına da lanet olsun!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz