MENÜ
İzmir
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Hayata saraydan bakmak
Tayfun MARO
YAZARLAR
22 Ekim 2018 Pazartesi

Hayata saraydan bakmak

Sarayda yaşamak farklı bir kültürü gerektiriyor; Kendilerine tahsis edilmiş arabalar, uçaklar, konutlar… Saray hayatının ihtişamıyla mütecanis gündelik hayat, ziyafet masaları, hizmetkârlar…  Ve bu elit, lüks hayatın olağanlaşması… Ve illaki iflah olmaz bir kibir.

Ancak bu durum, her zaman, yoksul halklarla sarayın arasını bozmaya yol açmıştır. Saray sakinlerinin yoksulluğa tahammülleri azaldıkça sorunlar büyümüştür.

Doğu despotizminin halleri… Batı, bu işleri geçen yüzyılda bıraktı…

Ülkemizde de saray ve sakinleri var olmakla birlikte,”elhamdülillah” bizde durum öyle değil…

Ne var ki sıkıntı da yok değil…

Bu vesileyle söylemeliyim ki sefalet düzeyinde gelirle geçinemeyen en alttakilerden emeklilerin bir iş bulup ek gelir sağlamasını “çift dikiş” gibi bir deyimle açıklamak, elbet de saraydakilere yakışandır. Bu olağan durumu anlayışla karşılamalıyız.

Düşük maaşlı emekliler, asgari ücretle geçinenler ve işsizler zaten borç harç içinde günü kurtarmak derdinde iken, iktidar çevrelerince varlığı dış güçlere bağlanan krizin ardından hayat pahalılığı yüzde elli artınca içine düştükleri durum, devletin bekası söz konusu olunca sadece teferruattır…

Devlet büyüklerimiz zaten olan biteni gayet güzel izah etmiş; En kötüsü geride kalmış. Durum hızla düzeliyormuş. Yönetim duruma hâkimmiş. Vergi tabana yayılacakmış; Tabandaki yoksul halkın üzerinde demek ki yeterince vergi yükü yok…

Sarayın o debdebesinin içinden bakınca yoksul halkın meseleleri haliyle sevimsiz görünüyordur. Memleketi yönetenler devletin hangarında bekleyen 13 uçağa yeni bir uçan saray katmak gibi meselelerle meşgul iken, emeklinin yaşıyla, maaşıyla uğraşmak!

Saraydakiler azarlar gibi konuşur oldu milletle; Yoksulların çaresizliğine hiç tahammülleri yok. Bir zamanlar, Turgut Özal, zenginleri sevdiğini söylemişti… Demek ki zirvede böyle olabiliyor insan… Zirve psikolojisi…

Sarayda yaşayıp da güç zehirlenmesinden korunmak kolay olmasa gerek; halden anlamalıyız. “Kolaysa gelin de siz sarayda oturup yoksulları düşünün, fakirler!” diyesi geliyor insanın.

Zenginlerin sorunları üstüne kafa yormak varken yoksulların durumuna kafa yormak sadece zaman kaybı;  Zenginlerle ilgileneceksin ki onlar iş yapsınlar yoksullara da iş versinler…

İyi ki zenginler var, değil mi? Yoksa fakirlerin hali nice olurdu! Fakirin de fakiri…

Milletin hali, dayak yediği halde kendisine rakibini dövdüğünü söyleyen çalıştırıcısına; “peki, beni kim dövüyor?” diye soran boksör gibi… Bu kafayla daha çok sorar.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Sarı Çizmeli Memed'A.
 23 Ekim 2018 Salı 01:09
Hangi kafa Sn.MARO; hani ner'de, kimde?
 gürkan
 22 Ekim 2018 Pazartesi 20:08
Kış bir gelsin de doğalgaz, elektrik faturaları bir gelmeye başlasın, kriz var mı yok mu birileri anlayacak. Gerçi Avrupa'nın en ucuz elektriği bizdeymiş :)
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz