MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Her yaşlı ‘ihtiyar’ mı?
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
28 Temmuz 2020 Salı

Her yaşlı ‘ihtiyar’ mı?

Araştırın, iyice bakın, kontrol edin…

Göreceksiniz ki…

Başka hiçbir ülkenin atasözleri arasında…

“Yaş 70, iş bitmiş!” gibi…

Absürt bir “betimleme” bulamazsınız…

Oysa…

“Her yaşın ayrı bir güzelliği var!” diyen de biziz…

O halde?

Neden bu Korona Belası, hep 60-70 yaş arasındakilere…

“Vakit tamam; kalk bakalım gidiyoruz!” diyor?

Acaba, diyorum…

Yaradan, şu yaşlı dünyanın nüfusuna “denge” mi getirmeye çalışıyor?

***

Philippe Noiret, Fransız Sineması’nın…

Bir döneme imza atan büyük aktörüydü…

Resmen “milli” yıldızdı…

55 yıl boyunca…

Hem tiyatro yaptı hem de 125 film çekti…

Asla küçük-büyük rol ayrımı yapmadı…

İki kez “en iyi erkek oyuncu” ödülü aldı…

Döneminin parmakla gösterilen entelektüel yıldızıydı…

70 yaşında kansere yakalandığını öğrendi…

“Yeneceğim, seni melun hastalık!” diye yemin etti…

Altı yıl hem hayatını yaşadı…

Hem film çevirmeye devam etti…

Hem de hastalığı ile boğuştu…

Bu arada…

Bizdeki gibi, “Yaş 70 iş, iş bitmiş!” demedi…

Hissettiklerini, gözlemlerini, mutluluklarını, hüzünlerini…

Alaycı bir dille kaleme aldı…

Ortaya…

Kendisi gibi…

Yaşlandıklarını asla kabul edemeyenlerle “ti geçen” bir yazı çıktı…

Ha’di okuyalım…

***

“Sanıyorum merdiven yapımlarında giderek daha sert malzeme kullanılıyor; eskisine göre hem basamakları çoğalttılar hem boylarını yükselttiler… Her şeyden önce ikişer ikişer çıkılmaz oldu, tek tek çıkmak zorunda kalıyor insan…”

***

“Bir de yazıları küçülttüler her ne hikmetse… Burnumu gazeteye dayamak zorunda kalıyorum iki satır okumak için... Hani gözlük kullanmayayım, yanımdakine okutayım gazeteyi diyorum ama insanlar o kadar alçak sesle konuşuyorlar ki, bir türlü tam anlayamıyorum ne okuduklarını…”

***

“Her yer eskisinden daha uzak sanki… Evden durağa olan mesafe iki katına çıktı neredeyse... Önceleri hiç fark etmediğim bir de yokuş varmış evle durak arasında... Vapurlar da vaktinden önce kalkar oldu şimdilerde... Hani koşmanın da anlamı yok nasıl olsa benden önce halat alıyorlar…”

***

“Kumaşlar da eski kumaş değil… Kısa sürede dar geliyor ne giysem. Ayakkabı bağları da kısaldı mı ne; giderek erişilmez oldular... Hava bile tuhaflaştı… Kışlar daha soğuk, yazlar daha sıcak... Tatil beldeleri bu kadar uzak ve zahmetli olmasa yolculuk yapacağım ama…”

***

“İnsanlar da sanki ben onların yaşındayken göründüğümden çok daha genç gibiler... Eski okul arkadaşlarımla üniversitede bir buluşma günü ayarladık, hayretler içinde kaldım bebek yaşta öğrencileri görünce... Ama itiraf etmeliyim ki, bizim zamanımızdan çok daha terbiyeli yetiştiriliyorlar; bir kaçı bana “beyefendi” diye hitap etti; hatta aralarından biri caddede karşıdan karşıya geçmeme yardımcı oldu... Fakat buna mukabil hayret ediyorum yaşıtlarım benden çok daha yaşlılar... Tamam bizim jenerasyona yaşını başını almış gözüyle bakılıyor ama bunaklıklarına ve takıla - topallaya yürümelerine ne demeli?”

***

“Aynı akşam üniversitenin barında bir sınıf arkadaşıma rastladım... Nasıl bir değişim geçirmişse artık beni tanıyamadı bile!”

***

Bu satırların yazarı Philippe Noiret…

14 yıl önce…

Bu dünyaya veda ederken 76 yaşındaydı ve…

Son filmi “Trois Amis / Üç Arkadaş”ın çekimini birkaç ay önce tamamlamıştı…

Kendini hiç “yaşlı bir adam” gibi görmedi!

İhtiyar diyenlere resmen isyan etti…

Kendini yaşlı hisseden dostlarıyla gırgır geçti…

O günlerin Fransa Başbakanı Dominique de Villepin

Büyük ustanın cenaze töreninde…

Fransa Sineması’nın öksüz kaldığını söyledi…

***

Bitiriyoruz; bizden bi’örnekle…

Türk Tiyatrosu’nun, adı gibi gelmiş geçmiş en büyük yıldızı…

Yıldız Kenter…

Sekiz ay önce aramızdan ayrıldığında 91 yaşındaydı…

26 yıl önce…

“Ramiz ve Jülide” oyununu sahnelemeye hazırlanıyordu…

Eski bir erotik yıldızı canlandıracaktı…

İzlemeye gelenler şoke oldu…

Dekorun duvarına asılı duran fotoğrafta…

Yarı çıplak ve seksi bir Yıldız Kenter görülüyordu…

O fotoğraf olay oldu; aylarca konuşuldu…

Çünkü, fotoğrafı çektirdiğinde…

Yıldız Kenter, 66 yaşındaydı…

Kim ne der, diye düşünmedi…

Yav, ben 70’ime yaklaştım; ayıp olmaz mı, demedi…

Gerçekçilik arzusu ve san’ata saygısı galip gelmişti…

O yaştaki Yıldız Kenter…

Alkışlanacak bir eylem gerçekleştirmiş…

Tek kare fotoğraf için…

Gerçek anlamda “san’at için” soyunmuştu!

Hep “genç kalmayı” yaşamak / yaşatmak dileğiyle…

Nokta…

Sonsöz: “Gençler, aşk-para-sağlık ister… Yaşlılar ise, sağlık-para-aşk… / Paul Geraldy – Fransız Şair ve Yazar…”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz