Hüzünlü kıta Afrika...

“Abi bu sabah bayram namazı burada kılınmış. Cemaatin duaları ve mutlulukları sizlereydi. Allah kabul etsin, bayramınız mübarek olsun. İki üç gün sonra isimle ilgili mermer istediğin gibi değişiyor. Selamlar, saygılar…”

“Burası” denilen, bayram namazında adı geçen yer Sudan. Adı su ile başlasa bile burada maalesef su yok. Çeşme yok. Açlık ve susuzluğun yanı sıra eksik hijyen ve kötü beslenme ile hastalığın kol gezdiği, ortalama yaşın 19 olduğu hüzünlü kıta Afrika’nın hüzünlü bir köşesi…

Yukarıdaki “Abi”, köye su götürmek için borular döşetip çeşme yaptıran, yolu bir şekilde Sudan’a düşmüş hayırsever bir Türk aile, Ayşen-Ahmet çifti… Cemaat bayram namazını çeşmeye nazır kılıyor, Ayşen ile Ahmet’e dualar ediyor, bu çeşmenin, bu suyun bu yöre insanları için önemini kavramak biz Türkiye insanı için güç olsa gerek…

Afrika… Dünyanın varsıl kesimlerinde uzun, zarif boyunlu zürafaları ve güçlü aslan kükremelerini duyup, doğanın içinde görmek ve bu rüya gibi safari ortamını fotoğraflayıp seyahat dönüşü çevresine gururla anlatmak için lüks otel ve çadırlara, uçaklara, lüks safari araçlarına dolarlar yağdırmak…

Afrika… Gerçek dünyada, sömürgecilikle, esir ticaretiyle, savaşlarla, açlık ve susuzlukla, kadın sünnetinin vahşetinden çok eşliliğe, AİDS, Eboladan Trahom gibi hastalıkların kol gezdiği lime lime edilmiş hüzünlü bir kıta…

Çocukluk günlerimden arkadaşım olan Ayşen geçen hafta bana Sudan’ı anlatmaya başlayınca ben de sizlerle paylaşmak istedim. Zaman zaman ülkemizdeki düzensizliklerden yakınırken ne kadar şanslı olduğumuzu da anımsamak, şükretmek gerektiğini düşündüm. Akan bir çeşmenin değerini bilemeyecek kadar refahta, rahat koşullarda büyüyen bir ülkenin çocukları olduk biz…

Su ile başlayan sohbetimiz Sudan’da eğitimin, öğretmenin, hastanenin olmadığıyla devam etti. Su ne kadar temel gereksinme ise, eğitim ve sağlık da o kadar önemli. Kendilerinin bu alanlardaki çalışmalarını anlattı. Sudan bu zor konularda Afrika’da tek başına değil. Yaklaşık tüm Afrika ülkeleri aynı sorunlarla mücadele etmekte. Susuzluk, eğitimsizlik, hastanesizlik, açlık, kadın sünneti, savaş…

Afrika genelde toprak altı zenginliklerine sahip bir ülke. Fakir değil. Pırlanta, altın, petrol, vb var ancak sömürge zamanlarından bu zenginlikler yerel halkın elinde kalmayıp, İngiliz, Fransız, Belçika, Hollanda gibi ülkelerin vatandaşları tarafından kullanılmış, kullanılıyor. Afrika ülkeleri yavaş yavaş sömürge düzenine direnip çıkmış olsalar bile eğitimi bir seviyeye getirip, halklarına sahip çıkacak dünya düzenine tam geçebilmiş değil daha… Savaşlarla lime lime olmuş kıtanın halkları zor bir dünya düzeninin hakim olduğu koşullarda yaşamaya çalışıyorlar…

Kısacası gerçek Afrika safari seyahatlerinin fotoğraflandığı seyahatname türü bir yer olmanın ötesinde yokluğun, açlığın, sefaletin, hastalığın, savaşların, beyazların zencilerden üstün sayıldığı bir ırkçılığın, cahilliğin kol gezdiği hüzünlü bir kıta. Bunları tekrar anımsattığı, uzun uzun anlattığı ve bizleri de o bölgelere yardım etme konusunda yüreklendirdiği için sevgili arkadaşım Ayşen’e teşekkür ediyorum. Hem Ayşen’i hem de eşi Ahmet’i orada eğitime, suya, halka yaptıkları yardımlardan, katkılarından, yüce gönüllerinden dolayı kutluyorum…