MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İZTO seçimleri falan…
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
12 Nisan 2018 Perşembe

İZTO seçimleri falan…

Şu sıralar yerel gündemin ilk maddesi, İzmir Ticaret Odası’ndaki başkanlık seçimleri… Meslek komitesi ve meclis üyesi seçimi için binlerce İZTO üyesi hafta başında sandık başına gitti. Ben de aynı sebepten oradaydım.  Katılım fevkalade yüksekti.

Seçimin yapıldığı Gaziemir’deki Fuarizmir en dolu günlerinden birini yaşadı.  İzmir adeta oraya akmış, sandıklar kentin ticaret hayatına yön veren on binlerle dolup taşmıştı.

Oysaki kanun gereği aynı dönemde yapılan EBSO, Borsa, Deniz Ticaret Odası seçimleri sessiz sedasız, görece heyecansız, sadece konunun ilgililerinin katıldığı bir ortamda gerçekleşti.
Peki, Sanayi Odası ve Borsa’da yükselmeyen tansiyon İZTO seçimlerinde neden tavan yaptı?
Katılım neden bu denli yüksek oldu? Kime sorarsanız farklı yanıtlar alabilirsiniz. Kimileri için bu seçim çeyrek asırlık Demirtaş iktidarının sonunu müjdeliyordu. Onları motive eden Demirtaş’a karşı yıllar içinde büyüttükleri rövanş duygusuydu.

Ama bir kesim de vardı ki niyetleri ticaret odasını yönetmenin de ötesindeydi. Siyasi bir niyetten söz ediliyordu. İşte İZTO seçimlerini bu denli haraketli yapan buydu.

Kim ne derse desin İzmir Ticaret Odası seçimlerine bu kez siyaset bulaşmıştı.
Diyeceksiniz ki daha önceki seçimlerde bulaşmamış mıydı?
Bulaşmış hatta bulaştırılmıştı. Hatta kimi zaman bizzat Ekrem Demirtaş tarafından seçimi kazanma manevrası olarak bulaştırılmıştı. Kurt Odacı Demirtaş, Ömer Kaplan’ın adaylığında, Necip Nasır’ın adaylığında İZTO’yu AK Parti’ye karşı savunan bir şövalye gibi sunmuş, sundurmuştu.
Alaattin Yüksel’in adaylığında da AK Partililerle birlikte olmuştu örneğin.
Dile kolay… 25 yıl, çeyrek asır koltuğunu koruyan bir başkandan söz ediyoruz. Her seçimi günün koşullarına göre planlayan, hamlelerini güncelleyen bir ustadan…
Bu bakımdan “Demirtaş seçimi kaybetti” yorumlarını biraz erken bulduğumu söylemeliyim.
Çünkü Demirtaş, İngilizlere benzer… Savaşı alanda kaybetse de masada kazanma potansiyeli vardır.

İTO seçimlerini böylesine gündem yapan neydi sorusuna geri dönersek;
Bir süredir İzmir’deki taşları yerinden oynatmak, yapıyı değiştirmek ve kenti yeniden dizayn etmekle ilgili planlar olduğunu biliyoruz, duyuyoruz, görüyoruz.
EGEV’in yeniden dizaynından başlayarak Tarihi Kemeraltı’na uzanan kimi hamlelerle, İZTO seçimlerindeki süreç birlikte okunduğunda arka planda mekanizmaları harekete geçiren bir aklın olduğu ister istemez düşünülüyor.  
İzmir’deki bazı taşları yerinden oynatarak kent lehine domino etkisi bekleyenleri tabi ki anlarım. Örneğin İZTO’da çeyrek asırlık Demirtaş döneminin bitmesinin kentin yararına olduğunu, Demirtaş gibi ağır bir taşın kimin adaylığında yerinden oynayabileceğini düşünerek Özgener ismine ulaşmış olmaları mümkün…

Onların niyeti Özgener üzerinden Demirtaş sorununu çözmek olabilir.
Ama siyasi kulislere kulak verdiğimizde Özgener üzerinden başka hesap ya da planların da yapıldığını duyuyoruz.  Hatta Demirtaş’ın Özgener’e karşı kaybettiği 67. Komite (İnşaat yapım onarım grubu) seçimlerinde gördüklerimizle, önceden duyduklarımız örtüşüyor diyebilirim.
Her ne kadar söz konusu komitede Demirtaş’ın bir önceki rakibi, AK Parti vekil adayı, müteahhitler federasyonu başkanı Necip Nasır, Özgener’le omuz omuza meclis üyesi olmuşsa da Özgener’e desteğin Nasır’la sınırlı olmadığı da biliniyordu. İddiaya göre AK Partili bazı vekiller Özgener için hükümete yakın müteahhitlerden tek tek oy istemişti. Bazı belediye başkanları ilçelerindeki müteahhitleri organize etmiş, kimi ilçe başkanları da sandığın başında adeta nöbet tutmuştu. Özgener için bir çok CHP’li dostu da çalışmış, oy istemiş hatta vermişti.
Ama AK Partililer kadar ses getirmemiş, etki uyandıramamışlardı.
Diyeceksiniz ki ne var bunda? AK Parti aday çıkaramaz mı? Tabi ki çıkarabilir. İzmir’in demokrasi kültürü bunu rahatlıkla kabul eder ve sonuçlarını da hazmeder…
Ama burada sorun bu değil.
Sorun İZTO başkanlığına giden yolda birilerinin kaçak güreştiğine, Truva atı operasyonu yaptığına yönelik kanaatlerin oluşması.  Sorun İzmir’in anlı-şanlı başkanı Osman Kibar’ın torunu olarak siyasetin merkez sağında adı pek çok seçimde farklı görevler için konuşulan Özgener’in bu kez AK Parti’nin Büyükşehir adayı olacağına dair söylentiler.
Ki gördüğüm kadarıyla bu durumdan Özgener de rahatsız olmaya başladı.
Ege Sonsöz televizyonunda “Bugüne değin aldığım hiçbir görevi yarıda bırakmadım” diyerek bu yönlü bir beklentiyi boşa çıkaran açıklamalar yaptı.
Seçimlere dönersek; Demirtaş’ın işinin kolay olmadığını biliyoruz. Her şeyden önce yılların yıpranmışlığı var üzerinde… Seçim öncesi apar topar AK Parti’ye il başkanı olarak atanan Aydın Şengül’ü ziyaret etmesi de kar etmemiş görünüyor. Önceki seçimlerden baki kırgınlıklar, kızgınlıklar da bugün başka zeminlerde var olmasını zorlaştırıyor.
Yani Demirtaş tarihinin en zor seçimiyle karşı karşıya…
Özgener ise siyaseten köşeye sıkışmış durumda.  Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık…
Bazı CHP’li dostları yardımına koşsa da yeterli olmuyor.
Yine de bu iki isim yarışırsa favori Mahmut Özgener’dir. Yarışın uzak ara geleceğini sanmıyorum yine de… Ama Demirtaş son anda başka bir manevra yaparsa… Örneğin ‘aday değilim, gençlerin önünü açalım’ derse ve Meclis Başkanı Rebi Akdurak ya da sürpriz bir ismi sahaya sürerse ne olur?
İşte tüm hesapları alt üst edecek hamle bu olur? Bence…

İZTO neden önemli sorusuna geri dönersek;
Ülke GSMH’sına katkısıyla, ödediği vergi miktarıyla, bir liman kenti olarak potansiyeliyle bir ticaret ve tüccar kenti olan İzmir’de İTO kritik öneme sahip bir kurum…
Eskiden hem nalına hem mıhına vurarak ülke ve kent yönetimine katkıda bulunurlardı.
İZTO, EBSO, İESOB, BORSA…
Yeri gelir bir zammı eleştirirler, yeri gelir kent lehine bir proje önerirler, yeri gelir bir yanlışın ya da doğrunun altını çizerlerdi. Bugün ‘Nerde o eski odalar, borsalar, başkanlar…’ diyoruz ne yazık ki!
TOBB’dan TÜSİAD’dan başlayarak iş dünyası derin bir sessizliğin içine gömüldü. Yani meslek odaları bu türden misyonlarını çoktan kaybetti. Kısık sesle de olsa hala bir şeyler söylemeye çalışanları takdir ediyorum. Ülke ve kent gündemi bu türden katkılara muhtaç ve de aç…
Meseleye bu pencereden bakınca; Demirtaş seçilse ne olur Özgener seçilse ne?
Hangisi yüksek sesle bir yanlışın altını çizebilir? Sadece Ankara’nın değil İzmir’in yanlışını da kast ediyorum. Esnaf Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu’nun, Borsa Başkanı Işınsu Kestelli’nin AK Parti’den vekil adayı olacağı konuşuluyor bugünden… Buna yarın Özgener’i de ‘Büyükşehir adayı’ olarak ekleriz belki.  EBSO Başkanı Ender Yorgancılar’ın da CHP başta olmak üzere birkaç partiden adı geçiyor.  

İzmir’in meslek odaları dümeni Ankara’ya kırar ve adaylık beklentisi ya da başka sebepten susarsa… Varın gerisini siz düşünün gari…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 İzmirli
 17 Nisan 2018 Salı 10:17
Özgener'in siyasi kimliğinin etksisi düşünüldüğünden az. Ak partinin İzmir politikaları İzmir'i daha çok betonlaştırmaya ve üretim yerine rant kaynaklı gelirleri destekliyor" olarak algılanıyor. Rant, alım gücünün belli kişilerde toplanmasıdır. Şehir halkı fakirleştikçe, rant sahipleri ekonominin dönmesi için kendi mallarını satın almak zorunda kalacaklar. Özgener değişim isteğinin bir sonucu olarak ayrıcaiktidarla daha az çatışacak ve İzmir ile aradaki dengeyi geliştirecek bir isim olarak cazip. Büyükşehir adaylığına gelince, eğer daha önce girdiği ve seçildiği bir görevi bırakıp, yeni bir işe odaklanacak ise, bu onu kamuoyunda güvenilmez yapar. Çünkü İzmire "Önce İzmir!" diyen "İzmir İdelaistleri" lazım. Mevcut başkan gibi, gerektiğinde parti politikalarına rağmen doğru olduğunu düşündüğünü yapan idealistler lazım bize...
 Örnek
 12 Nisan 2018 Perşembe 22:27
Tüsiad‘ın başkanlarından birisi "Yabancj semaye güvenli liman arar bu ülkeye niye gelsin" gibi bir söz söyledi.Sayın Cumhurbaşkanımız seçim mitinglerinde anılan şahsı ve temsil ettiği kurumu sürekli vatandaşa şikayet etti.Kişi Tüsiad başkanlığından istifa etti, Bazı basın organları sürekli Bursa‘daki fabrika aleyhine yayın yaptı.İşçi sendikası sorun çıkardı.Fabrikayı zorla ayakta tutabildi.Sütün merkezine yeni bir fabrika yaptı aynı kişi, yine bir seçim öncesiydi İzmir‘e birşey yapılmamıştı Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanımız Tire‘ye fabrikanın açılışına geldi.Hatta Sayın Cumhurbaşkanımız kürsüden milli içeceğimiz ayran istedi.Sizin anlattığınızın makrosunu anlattım daha iyi anlamak için
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz