MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İş işten geçmeden…
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
15 Haziran 2017 Perşembe

İş işten geçmeden…

Korku, endişe had safhada…
Adaletsizlik diz boyu…
Geçen gün siyasi iktidara oldukça yakın bir kalem olan Abdulkadir Selvi’nin de kaleme aldığı gibi…
Medeni hukuk, ticaret hukuku, devletler hukuku derken yeni bir dal eklendi hukuk sistemimize…
Damatlar hukuku…
Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en büyük ihanet girişimlerinden biri kabul ettiğimiz 15 Temmuz süreci alabildiğince kötü yönetiliyor. Oysaki çok önemli fırsatlar yakalanmıştı.
Yeni Kapı’ya hâkim olan bir olma, beraber olma, bir bütün olma fırsatından söz ediyorum.
Tepildi.
Darbe girişiminden sonra kurulan özeleştiri dolu cümleler kısa sürede yerini ‘ben’ ile başlayan enaniyet dolu ifadelere bıraktı. Ergenekon, Balyoz sürecinde hangi hatalar yapıldıysa misliyle tekrarlandı. Ders almak şöyle dursun neredeyse o günlere rahmet okutacak bir tabloya doğru adım adım yürüyoruz.
Sokakta korku hâkim…
Sandıkta endişe…
Ya daha kötüye giderse…
Ya iç savaş çıkarsa…
Ya ekonomi tepe taklak olursa…


İşte ustaca yönetilen bu korkular… Seçmeni konsolide eden, eldeki kuşu elde tutan…
Mesele darbeyle hesaplaşmaktan çoktan çıktı.
Yapıldığı ya da yapılacağı söylenen iki darbe arasında belki de birileri gerçek bir darbe yaptı farkına varamadık. Ya da Bahçeli’nin dediği gibi kriptolar hala işbaşında…
Baksanıza damatlara işleyen adalet gazetecilerden esirgeniyor.
Türkiye gazeteci hapishanesinden farksız… Memlekette FETÖ alçağıyla halvet olmuş, yıllarca onun uşaklığını yapmış, yanardöner alçakların itiraflarıyla operasyonlar düzenleniyor.
Ki o alçakların hala FETÖ ile hareket etmediklerinin, meseleyi sulandırarak darbe girişiminin toplumsal desteğini bitirmek gibi kripto bir amaca hizmet etmediklerinin de bir garantisi yok.

Kim ne der neye inanır bilemem…
Ama Sözcü ve Cumhuriyet Gazeteleri üzerinden yürütülen bir FETÖ operasyonuna ancak gülünür.
Onlarca gerçek FETÖcü hala koltuklarında gerile gerile otururken, hatta birkaç arkadaşını satıp terfi alırken ömrü FETÖ alçağıyla mücadeleyle geçmiş gazetecilerin bu örgüte hizmetten içeri tıkılmasını aklım, fikrim, vicdanım, insanlığım kabul etmiyor.
Dahası yıllarca Fethullah Gülen’in veliahttı olarak ortalıkta dolaşan Hüseyin Gülerce ve ömrünün her aşaması vıcık vıcık FETÖ dolu Fehmi Koru’nun ifadeleriyle Gökmen Ulu’nun, Kadri Gürsel’in yargılanmasını içime sindiremiyorum. Ve de onları tutuklayıp Kadir Topbaş’ın Bülent Arınç’ın damatlarını salıveren adaleti kınıyorum.
“Bunun adı FETÖ ile mücadele değil, olsa olsa FETÖcüleri aklamaya dönük derin bir operasyon olabilir” diye ekliyorum.
Damatlara işleyen ama başkasını tartmayan terazi adalet dağıtabilir mi?
Dağıtmıyor da zaten…
İntegral Araştırma olarak son ölçümümüzde adalet sistemine güvenenlerin oranı yüzde 18 çıktı.
Evet, yanlış okumadınız. Adalete güven yüzde 18’e düştü İzmir’de…
Her 100 İzmirliden 66’sı adalete hiç güvenmediğini 16’sı kısmen güvendiğini söylüyor. Adalet sistemine güvenenlerin oranı yüzde 18… AK Parti seçmeninin bile ancak yarısı adalet sistemine inanıyor.
İşte bu orandır CHP’yi sokağa indiren… Tuzun koktuğu gerçeğidir.
Enis Berberoğlu meselesi bardağı taşıran son damladır. Berberoğlu’nun FETÖ üyeliği vardır, yoktur bilmiyorum. Belki de vardır. Bildiğim şey bu davanın olması gerektiği gibi görüldüğüne, adil bir karar verildiğine toplumun önemli bir bölümünün inanmıyor oluşudur.
İşte bu yüzden Kılıçdaroğlu siyasi hayatının en önemli, en kritik ve de en cesur adımını attı.
İlk kez toplumun önünde ve de toplumun inandığı bir meselesinin peşinden yürüdü. Sokağın dilini yakaladı. Devamını getirebilirse 2010’da kendisine atfedilen ama kısa sürede elleriyle gömdüğü Gandi Kemal’i yeniden diriltebilir. Çünkü adalet bu… Bir gün sana, bana herkese lazım olacak olan adalet… İronik olan “Adalet” yürüyüşünün adı Adalet’le başlayan bir partinin iktidarına karşı başlatılmasıdır.
Tarih bunu böyle yazacaktır.

Oysaki böyle yapılmasaydı.
Yeni Kapı’da yakalanan birlik beraberlik ruhu kapsamı genişletilerek sürdürülebilseydi. Gerçek FETÖ’cülerden hesap sorulsa ve hem 15 Temmuz gecesi hem öncesinde yaşanan acıları unutturmak gibi bir amaca hizmet edilseydi.
“Hazır fırsat yakalamışken, OHAL koşullarında, şu muhaliflerin de işlerini bitirelim” algısına hizmet edecek adımlar atılmasaydı. Daha iyi, daha doğru ve daha güzel olmaz mıydı?
Bence olurdu. Ya şimdi.
Karpuz gibi ikiye ayrılmış bir memleket var karşımızda…
Yüzde 50 sokakta…
Ya evdeki yüzde 50?

Ya onlar da sokağa inerse?
İşte birilerinin ellerini ovuşturarak sinsi sinsi beklediği senaryo bu…
Tarihin gördüğü en kanlı iç savaş senaryosu…
Evdekinin mi sokaktakinin mi kazandığının hiçbir önemi olmaz. Çünkü böyle bir savaşın kazananı olmaz. Kaybedeni Türkiye’dir.
Sadece benim değil önemli bir kitlenin korkusu bu… Aklımızı başımıza devşirip en azından adalet çarklarını sağlıklı bir şekilde çalıştırmanın vaktidir.
İş işten geçmeden…





 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 KEMAL
 16 Haziran 2017 Cuma 10:56
ADALET İÇİN ATILAN BU ADIMA HERKES OMUZ VERMELİ. MESELE CHP MESELESİ DEĞİLDİR
 Tarım ve hayvancılık
 15 Haziran 2017 Perşembe 19:06
Et 50 tl nohut 15 tl enflasyon çift hane, işsizlik rakamları ortada (fasulye arjantinden,nohut meksikadan,mercimek kanadadan, elma şiliden,et angustan) bunları almak için döviz lazım, büyüme %5 Tuik rakamı,hukuk damatlardan.Ticaret-sanayi-turizm kentleri 16 nisanda hayır verdi.İç anadolunun buğdayı, karadenizin balığı sinyal veriyır.Bütün bunlar 2019 için %50 yi fersah fersah aşıyor.
 Zafer
 15 Haziran 2017 Perşembe 17:11
vallahi de billahi de o tırlardaki silahlar Türkmenlere gitmiyorrdu diyen kişinin başbakan yardımcısı olduğu bir memlekette arıyorsunuz adaleti. Heyhat!
 
 15 Haziran 2017 Perşembe 16:09
İş işten çoktan geçti.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz