MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İslamcı siyasetin tükenişi
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
29 Mart 2018 Perşembe

İslamcı siyasetin tükenişi

1860’lı yıllarda Mason Localarına alınan alim ve bürokrat Müslümanlar, loca oturumlarında gündeme gelen demokrasi, laiklik, hukukun üstünlüğü, anayasal düzen, parlamenter sistem, cumhuriyet idaresi, liberal ekonomi, düşünce, ifade ve basın özgürlüğü, kadın hakları, emeğin hakkı, eşit vatandaşlık gibi konuların hararetli tartışmacıları oldular.  

Kavramlar ve literatür Batılı olsa da Müslüman zevat, her konuyu Kuran, Hadis, Kelam, Fıkıh, Usul, İslam Tarihi… yetmediği yerde de içtihatla açıklamaya çalıştı.  

En çok da “İslâm ilerlemeye engel midir?” sorusunu tartıştılar.

Osmanlı’da ilk kez Mason Localarında gündeme gelen soruları locaların Gayr-i Müslim üyeleri sorardı, tartışanlar da Müslüman ulema olurdu.

Loca üyeleri arasında Şehzadelerin de bulunduğunu söylemek lazım.

 

Gerçekleri yarım öğrenme ve öğretme konusunda üzerimize yoktur.

1- Abdülaziz’i darbe ile iktidardan indirenler Loca üyesi Osmanlı yüksek bürokratlarıydı.

2- V. Murat’ı padişah yapanlar Abdülaziz’i deviren Masonlardı.

3- V. Murat’ı “Akıl sağlığı yerinde değil!” raporu ile tahttan indirip II.Abdühamid’i padişah yapanlar da aynı Mason gruptu.

4- II.Abdülhamid’i tahtan indirip Sultan Reşad’ı padişah yapanlar aynı kişiler değildi ama hepsi Masondu.

 

Yazdıklarımızdan kuşku duyan varsa, II.Abdülhamid’in nasıl padişah yapıldığını, kimlerle kaç kez görüştüğünü, aralarında hangi pazarlıkların yapıldığını… en doğru şekilde öğrenebilirler.

Bu bilgiler Osmanlı Tarihini anlatan bütün kitaplarda yer almaktadır; öyle sır falan değildir.

***

İslamcılar; Osmanlıyı gerçek anlamda modernleştiren en etkin propagandistlerdi.

Cumhuriyet döneminde İslamcıların ve Gayri- Müslimlerin localardaki etkileri bayağı azaldı. Onların boşluğu ise tıka basa Beyaz Türklerle dolduruldu.

Denebilir ki, 1923’ten 1942’ye kadar Mason olan en etkin İslamcı, Mehmet Akif’in damadı Ömer Rıza Doğrul’du. Doğrul, Türkçeye çok sayıda eser kazandırdı. En orijinallerinden biri dipnotlarla zenginleştirilmiş Tanrı Buyruğu adlı Kuran meali ve İslam Tarihi Asr-ı Saadet (Mevlana Şibli-Süleyman Nedvi) çevirisidir.  

***

1942’nin sonbaharında Almanlar SSCB’ye yenilince sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da gündemi değişti.

Necip Fazıl’ın öncülüğünü yaptığı ve Masonların da yazdığı Büyük Doğu Dergisi’nde her konu öfkeli bir dille gündeme geldi. Ama yeni dönemin yeni İslamcıları demokrasi, laiklik, hukukun üstünlüğü, anayasal düzen, parlamenter sistem, cumhuriyet idaresi, liberal ekonomi, düşünce, ifade ve basın özgürlüğü, kadın hakları, emeğin hakkı, eşit vatandaşlık… gibi konularda pozitif bir yorum yapmadılar.

İlk dönem İslamcıları 1865’ten 1942’ye kadar yaklaşık 75 yıl, sözü edilen kavramları ayet, hadis, kelam, fıkıh, usul ilimleri… yetmediği yerde de içtihatla açıklarken, 1942 sonrasında İslam konusunda oldukça cahil olan Necip Fazıl gibi İslamcılar, hiçbir kanıt göstermeden Batının yükselen değerlerini sert bir dille reddettiler.

Oysa Cumhuriyeti yaratan değerlerin tamamını Osmanlı kamuoyuna getiren, tartışan ve içselleştiren İslamcılardı. Cumhuriyet idaresi, düşünce olarak İslamcıların eseriydi. Cumhuriyet değerlerini de herkesten önce İslamcıların sahiplenip savunması gerekirdi. Aksayan yönlerini de eleştirebilirlerdi.

Ne yazık ki bu olmadı!

Cumhuriyetin ilk döneminde “değerler” tartışmasından çok, “iktidar” kavgası yapıldı. Mustafa Kemal Paşa’nın verdiği hükümet kurma ve icraat yapma yetkisini de bilgisizlikten kullanamadılar. Kısa bir süre sonra da iade ettiler.

***

Halk 1950 seçimlerinde Demokrat Parti’ye “Ezan Arapça da okunabilir!” sözünden dolayı ciddi bir destek verdi. DP iktidar oldu ve kısa süre sonra da ezan Arapça okunmaya başlandı.

Arapça ezan” karşılığında DP döneminde Türkiye neler kazandı, neleri de kaybetti… Bunu tartışan İslamcı bir gündem oluşmadı.

1960 ve sonrasında yoğun bir tercüme faaliyeti başladı. Arap Emirlikleri ve Güney Asya Devletlerinin baskıcı rejimleri altında yazılan ne kadar demokrasi, laiklik, hukukun üstünlüğü, anayasal düzen, parlamenter sistem, cumhuriyet idaresi, liberal ekonomi, düşünce, ifade ve basın özgürlüğü, kadın hakları, emeğin hakkı, eşit vatandaşlık… gibi kavramların tamamı küfür, kafir ve en sert şekilde İslam karşıtı olarak tanıtıldı.

***

1960’tan sonra parlayan en önemli İslamcı ise tercüme yayıncılığın öncüsü Salih Özcan oldu.

Denebilir ki, 1950’de başlayan 1960’tan sonra hız kazanan İslamcılık, âlimlerin denetiminde çıkıp “Gizli Servisler”in denetimine girdi.

Bir taraftan kaynağı belli olmayan agresif tercüme yayınlar, diğer taraftan da Gizli Servisler, İslam’ı ve Müslümanı tanınmaz hale getirdi.

Bu dönemin İslamcılığı, yeni olan her şeyi reddeden ve sonu ölüm tarlası olan saldırgan bir siyasal ideolojiye dönüştü.

1960 sonrasında “Orta yolcu” Müslümanlık gitti yerini “akıl ve mantık dışı duygusallığa, uzlaşmasız ve saldırgan” Müslümanlığa bıraktı.

1979-80’de başlayan dönemde birçok ülkede olgunlaşmış Müslüman muhalefet, önce İran’da, arkasından Pakistan, Cezayir, direkten dönen Fas, sonra Ürdün, Türkiye, Mısır… da iktidara geldi.

Ortaya şöyle bir tablo çıktı:

Müslümanlık iddiasıyla siyaset yapan hareketlerin ekonomi, eğitim, sağlık, sanayileşme, yüksek teknoloji… konularında “Batı’ya borçlanma” ve “para harcama”yı artırmanın dışında bir başar olmadı.

Daha vahimi ise Müslüman siyasetçiler iktidara geldikleri ülkeleri özgürleştiremediler. İkna edemediklerine baskı yapmayı ise hikmet-i hükümet bellediler.

En zengin Müslüman devletin yönetimi bile önce halkı soyarak yoksullaştırdı, sonra da her yıl artan sayıdaki yoksula sosyal yardım dağıtarak sadaka toplumu yarattı.

Halkta tepki arttıkça, sosyal yardım alanların sayısı ve yardım miktarı biraz daha arttırıldı.

Müslüman devletler arasında ekonomisini “büyük ölçüde üretim ve dış borçla” ayakta tutmaya çalışan Türkiye, üretime ağırlık vereceğine emirliklerin ekonomisini rehber edindi. Sosyal yardım alanların sayısını artırarak iktidarın ömrünü uzatmaya çalıştı ki, bu yöntemin sağlıklı olmadığını söylemek gerekir. 

Petrol ve doğalgaz gibi doğal geliri olmayan Türkiye’nin üretim ekonomisine yoğunlaşması gerekirken, tarım ürünlerinin ithalatına döviz ödemesi şaşılacak bir durum olarak karşımıza çıktı.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Tarık Tual
 1 Nisan 2018 Pazar 10:32
Hiç bu kadar gerçekçi, dürüst, ahlaklı İslamcılık özeleştirisi okumamıştım. Önce cesaretinize sonra dürüstlüğünüze sonra da aklınıza sağlık
 Gerçeksöz
 30 Mart 2018 Cuma 02:32
AKP Türkiye toplumunun 100 yıllık islami birikimini fütursuzca harcadı ben Toplumsal yozlaşmayı ve çürümeyi gördükce deşhete düsuyorum Kurani öğretinin Muhammedi uygulamanın tam tersini yapıyorlar bu Millet ayağa kalkıp yeter tüm değerleri dünyalık için paspas yaptınız demek için daha neyi bekliyor ağır bir bedel ödemeye hazır olsun bu toplum
 Fikret Aslan
 29 Mart 2018 Perşembe 16:57
Benim korkum İslami Sitasetin zarar görmesi değil, İslamı kullanarak ülkeyi felakete ve bölünmeye götüren siyasiler yüzünden İslamın zarar görmesidir. Bir çok muhafazakar arkadaşım son yıllarda yapılan hataları, hırsızlıkları, adaletsizlikleri islamla örtmeye çalışan siyasiler yüzünden artık Cuma namazına bile gitmemeye başladılar. İslamiyeti kalkan yaparak her türlü hırsızlığı ve sapıklığı yapanların baş tacı edildiği bir ülkede İslamdan uzaklaşanları suçlamak en hafif deyimiyle haksızlık olur bence. Tıpkı bir zamanlar Atatürkü kalkan yapan ahlaksızlar gibi... Bataklığa sebep olanları eleştirmekten korkan her Müslüman bu günaha ortak olmaktadır. 6 yaşındaki kız çocuğuyla evlenilebilir diyen sapıkları cezalandırmayan sistemi eleştirmeyen hiç bir Müslüman, ben müslümanım demesin. Bu tip sapıklara tek bir eleştiri yapmayıp Savaşa karşıyız diyenleri Vatan haini ilan eden zihniyeti eleştirmeyen hiç bir kişi ben insanım demesin. Titreyelim ve kendimize gelelim. Dinimize ve mübarek Ayyıldızlı bayrağımıza zarar veren zihniyeti eleştirelim lütfen. Çocuklarımıza Irak gibi, Suriye gibi bir ülke bırakmamak için hatası olanları eleştirelim lütfen... LÜTFEN.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz