MENÜ
İzmir 15°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kanatları kırık ve hasta Latife...
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
11 Ekim 2020 Pazar

Kanatları kırık ve hasta Latife...

Bugün Pazar...
Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...
Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü...
Bir kez daha...
Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...
Bunu yaparken de...

“Latife Mustafa Kemal” kitabının yazarları Ahmet Gürel ve Eren Akçiçek’i…

Ayrıca…

“Mustafa Kemal ile 1000” adlı eseri Türkiye’ye kazandıran Nezihe Araz’ı…

Saygıyla analım…

***

10 Kasım 1938 Perşembe sabaha karşı…

İsviçre’nin başkenti Bern…

Avrupa’nın en ünlü hastanelerinden biri “Lindenhofspital”…

İkinci kattaki özel odada tedavi gören bir kadın…

Çığlık atarak uyanır…

Sanki kalbine bir hançer saplanmıştır…

Doktorlar gelir, sakinleştirici verirler…

O sırada 40 yaşında olan kadın…

Atatürk’le “1000 Gün” evli kalan Latife Uşaklıgil’den başkası değildir…

Kimse ne olduğunu anlayamamıştır…

***

11 Kasım 1938 Cuma sabahı…

Ertesi gün…

Odasına düzenli gelen İsviçre gazetelerini görünce…

Latife Hanım, bittiğini; tükendiğini hissetti…

Gözyaşlarını gizlemek için hastanenin bahçesine çıktı…

Hıçkıra hıçkıra ağladı…

Odasına döndüğünde, kalem-kağıt istedi…

Acılı yüreğinden taşanlar…

Ak kağıda birer kan damlası gibi düşüyordu:

“Reisicumhur General İsmet İnönü / Ankara
Çok aziz ve muhterem Şefim,
Bu sabah, aylardan beri yattığım bir hastane odasında, mutad (alışkanlık olan) üzere gelen gazeteleri görünce beynimden vurulmuşa döndüm... 13 senedir çektiğim azabı bütün vicdanıyla tartmış, beni her suretle korumuş olan zatı devletinizin, bu büyük felaketle ne kadar sarsıldığımı tahmin buyuracağına eminim… Şu anda, beni, millet ve memleket adına müteselli eden (avunduğum), O'nun taşıdığı ağır mesuliyetin sizin omuzlarınıza yüklenmiş olmasıdır… Size ne derin bir samimiyetle hitap ettiğimi (seslendiğimi) bilirsiniz… Bütün merbutiyetimle (bağlılığımla) daima muvaffakiyet, sıhhat ve uzun ömür dilerken, bu kanatları kırık ve hasta kızınızı şefkat ve himayenizden mahrum etmemenizi rica eder, mübarek ellerinizden öperim…”


Latife...

Adres: Lindenhofspital / Bern-Suisse

***

O dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün…

Latife Hanım’a cevap yazıp, yazmadığı bilinmiyor…

Yazsaydı…

Devlet kayıtlarında yer alırdı…

Her şeye karşın…

İzmir’in ünlü ve zengin ailesinin…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten boşanan kızı Latife…

İsviçre’deki hastane odasında…

Ruh halini…

Dört acıklı kelime ile özetlemesi düşündürücüdür!

“Kanatları kırık hasta kız!”…

***

Gazi Mustafa Kemal ile Latife Hanım’ın…

Boşanma nedenleri…

O süreçte yaşananlar…

Örnekleriyle çok yazıldı-çizildi…

Ancak…

Sonrasını özetleyen bir paragraf…

Tarihe geçecek kadar anlamlıdır:

“Bir erkekle bir kadın arasında, birbirlerini ne kadar severlerse sevsinler, her zaman bazı sorunlar vardır… Bu erkek Mustafa Kemal Paşa, bu kadın Latife Uşakizade olduğu zaman iş büsbütün değişir… İkinizin arasında koca bir memleket var... Mukaddes bir millet var, bunu hiç unutmamalısın… Koca bir vatan! Ve sen, vatanı kurtarana aşık oldun kızım… Bunun elbette bir bedeli, bir vebali vardır… Bu çok önemli bir cüret… Çok şey istiyorsun, bilesin...”

*** 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin…

İlk Cumhurbaşkanı eşi Latife Hanım’ın babası Uşakizade Muammer Bey…

Güngörmüş İzmirli bir tacirdi…

Gazi Mustafa Kemal ile kızının neden boşandığını anlatan…

Tarihe mal olmuş bir sözü var…

Bilirsiniz, kızları en iyi babaları anlar ve bağrına basar…

Boşanma olayından sonra şöyle demişti:

“Bu kız, kendisinin cumhurbaşkanı eşi olduğunu unutmuyor ama eşinin cumhurbaşkanı olduğunu unutuyor…”

***

Latife Hanım, boşandıktan sonra İzmir’e döndü…

Ailesiyle birlikte yaşadı…

Anasını-babasını kaybettikten sonra İstanbul Harbiye'ye yerleşti…

Neden Harbiye?

Neden o basık çatı katı?

Latife Hanım’ı ziyarete giden…

Kızkardeşi Vecihe İlmen’in torunu Muammer Ersoy soruyor:

“Sıkılmıyor musun, teyze, hep burada aşağıya bakmaktan… Neden burada oturuyorsun ki?”

Latife Hanım, yeğenine dönüyor:

“Gel, sen de bak aşağıya… Ne görüyorsun?”

Genç Muammer, “Harbiye binasını…” diyor…

Latife Hanım, üsteliyor:

“Başka, başka ne görüyorsun?”

Genç adam, biraz daha dikkatli bakıyor…

Nizamiye’de bir Atatürk heykeli var, tüm haşmeti ile…

Belki de tüm zamanların tek ayakta Atatürk heykeli bu…

Altın pırıltılar saçıyor heykel…

Latife Hanım, dayanamıyor…

Torununun gözlerinin taaa içine bakarak sohbeti noktalıyor:

“Buraya taşınmadan tüm İstanbul’u gezdim… Bu heykelden daha fazla yüzü Kemal’ime benzeyeni yok... Ondan kütüphanemi ikiye kestirttim, bu alçak tavanlı yere sığsın, diye... Zor bela ancak birkaç eşyam ile yerleştim buraya... Onu görebilmek için, bütün bunlar… Heykel de olsa yine de onun yüzü…”

***

Bitiriyoruz…

Latife Uşaklıgil, 12 Temmuz 1975’te…

Sevdiği adamın heykeline bakarken…

77 yaşındayken İstanbul'da hayata veda etti...

Cenaze için Devlet töreni yapılmadı…

Ailesi, İstanbul Valisi Namık Kemal Şentürk’ü İzmir’den tanıyordu…

Şentürk yetkisini kullandı…

Kara, hava ve deniz birliklerinden oluşan…

Bir Şeref Kıtası’nın gelmesini sağladı…

O sırada tabutun üstüne örtülecek bayrak olmadığı fark edildi…

Aile bayrak için ısrar etti…

Son dakikada bulunan bir bayrak…

Latife Hanım’ın naaşının üzerine örtüldü…

Sonradan anlaşıldı ki…

Bayrağın örtülmesi için çaba gösteren kişi yine Vali Şentürk’tü…

Nokta…

Sonsöz: “İlk cumhurbaşkanı eşi olarak çağdaş Türk Kadını’nın temsilcisi konumundaki İzmirli Latife Hanım; iyi eğitim görmüş, üç dil bilen, zeki ve cesur bir genç kadındı…”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 REİS
 11 Ekim 2020 Pazar 16:25
LATİFE HANIMIN HATIRATLARI VARDI NE ZAMAN AÇIKLANACAK
 Ahmet Şevki Ünal
 11 Ekim 2020 Pazar 11:47
Sn Mehmet Karabel, yazınız muhteşem olmuş bir solukta okudum , ..teşekkürler .saygılar
 Kskli
 11 Ekim 2020 Pazar 09:59
Malesef hikaye Mehmet Beyin anlattığı gibi hiç tozpembe değil. Ruhlari sad olsun. Unvanlari ne olursa olsun kari-koca ilişkileri ve sorunlari OZEL.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz