MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Karantina ve '4E'
Erkan SEVÝNÇ
YAZARLAR
18 Mart 2020 Çarşamba

Karantina ve '4E'

WhatsApp gruplarından doğru-yalan birçok paylaşım yapılıyor.

66 mezunu kolejliler grubumuzdan, Corona ülkemize yeni girmişken bir soru yöneltildi. “İzmir’de en güvenli semt hangisi?” diye...

Tabii ki; şakayla karışık “Karantina” oldu cevap.

Şu günlerde virüsten korunmak için hemen hepimiz evlerdeyiz.

Karantina durumları, yani…

O semtte büyümüş biri olarak önce Karantina konusunda bilgilerimizi tazeleyelim.

***

Karantina kelimesi İtalyanca “quarantena”, yani “40” kelimesinden üretilmiş. Çünkü, denizcilerde bulaşıcı hastalıklar çok göründüğünden gemiler ve varsa yolcuları limana yanaştığında karaya çıkartılmaz, 40 gün bekletilirmiş. Bulaşıcı hastalıklar sebebiyle çeşitli tedbirlerin alınması ve hastalığa yakalanmış olanların tecrit edilmesi eskiden beri görülen bir uygulama... Yolcularla ilgili olarak bilinen ilk karantina uygulaması 1377’de Venedik ve Dubrovnik’te yapılıyor, ilk karantinahane ise 1423 yılında Venedik yakınlarında Santa Maria di Nazeret adasında kuruluyor.

***

Modern anlamda “karantina uygulaması”nın yaygınlaşmasında ve karantina teşkilatlarının kurulmasında büyük salgınlar etkili olmuş. Veba ve kolera gibi… Osmanlı Devleti’nde ilk karantina uygulaması 1831 yılındaki büyük kolera salgını sırasında, yani İkinci Mahmut döneminde uygulanıyor... İstanbul’dan sonra ikinci karantina idaresi, 1840’ta İzmir’de kuruluyor. Henüz Mithatpaşa Caddesi yok. O zamanki ismiyle Kallithea (Yunanca’da güzel manzara demek) şehrin en uç yerleşim bölgesi o tarihlerde... Önce gemiler Karantina sahilinde denizde 40 gün bekletiliyor. Yolcular barakalarda kalıyor. 1846’da Mithatpaşa Meslek Lisesi’nin yanındaki yerde bir karantina binası inşa ediliyor. O günden sonra semtin adı Karantina olarak kayıtlara geçiyor.

***

Şükran Yücel’in…

Semtimiz Karantina’yı anlatan o güzel kitabından birkaç satır…

 

“Semtler de insanlara benzer... Doğar, büyür ve yaşlanırlar... Karantina şu anda adını, yaşını, hatıralarını unutmuş bir demans hastasına benziyor. Oysa ben onun gençliğini canlandırmaya çalıştım. Piyano çalan, şarkı söyleyen, bale yapan sakinleri gibi neş’eli, canlı, enerjik ve sportmen bir karakter... Sinemadan, tiyatrodan çıkmıyor. Taklit yapmaya bayılıyor. Her daim âşık ve biraz avare… Boğazına düşkün. Lezzet meraklısı. Çalışkan bir öğrenci aynı zamanda… Onca profesör boşuna mı mezun oldu Berber Mümtaz üniversitesinden? Bugün oraya 40 yıl önceden biri gelse kesinlikle tanıyamaz. Geçmişten kalan sadece tarihi Mithatpaşa Meslek Lisesi binası, Hamidiye Camisi ve Karantina Hamamı var… İzmir’in en güzel köşkleri, yalıları, sakız tipi evleri bu semtteydi. 70’lerin başıydı, sahil şeridine ve Mithatpaşa Caddesi’ne sekiz katlı apartman izni verilince, hepsi tek tek yıkıldı, yerine şehrin rüzgârını kesen bitişik nizam betondan sevimsiz bir set dikildi. O güzelim bahçeler, ağaçlar, çiçekler, sarmaşıklar yok edildi. Arnavut kaldırımları asfaltla kaplandı. Karantina’nın güler yüzlü, süslü cumbaları, deniz banyoları, iskeleleri, kumsalları, yelkenleri, şarpileri, sandalları, bütünüyle denize dönük yaşantısı asfaltı ilerleme sayan çarpık bir medeniyet zihniyetine kurban edildi. Şehrin ve semtin ruhu öldü, neşesi kaçtı…

Karantina, şehrin kültür merkezlerinden biriydi... 1950’den sonra kapatılan Halkevi’nde semtin gençleri tiyatro yapmış. Benim çocukluğumda halkevinin yerinde Köşk Sineması vardı. Semt sinemaları sadece sinema değil bir sosyal iletişim merkeziydi… İzmir Radyo ve Filarmoni Orkestraları’nın temelinin Karantina’da akrabam Selahattin Berksoy’un evinde atılmasını, ilk konserlerini Köşk Sineması’nda vermelerini, o yıllarda ünlü müzisyenlerin burada yetişmiş olmasını çok önemsiyorum... Sezen Aksu bu mahallede alıyor ilk müzik derslerini, Haluk Bilginer bu semtin çocuğu ve daha nicelercesi… Karantina, ülkemizin modernleşme tarihini yansıtıyor… Komşuluğun, arkadaşlığın çok değerli olduğu günleri hatırlıyorum…”

***

Bir gün, ben de Karantina günlerimi yazmak istiyorum.

***

Ve dönelim günümüzün belası Corona’ya…

Virüsün yayılmaması için her gün bir dizi önlem hem yerel yönetimlerce hem merkezi iktidarca alınıyor.

Sağlık Bakanlığı’nın, “pandemi” ortaya çıkmadan konuya çok ciddi hazırlandığı görülüyor. Bakan gecenin bir vakti gözleri uykusuzluktan kan çanağı açıklamalar ve bilgilendirmeler yapıyor. Bakanın sektörden gelmesinin büyük avantajı var.

***

İzmir Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere belediyelerimiz sadece bilgilendirme değil aktif olarak işin peşinde.

Bu belayı da bireyler dahil herkes duyarlı davranırsa mutlaka atlatacağız. Ama bir vatandaş olarak alınan kararlara uyalım. Her şeyden önce “4E Kuralı”nı hep istim üzerinde tutalım.

***

Nedir “4E”?

Evde kal…

Ellerini yıka…

Ertele…

Endişelenme…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Ozzy
 20 Mart 2020 Cuma 14:34
Harika bilgiler,tesekkur ederim
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz