MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kıbrıs nereye? (3): Yunan'la dostluk ama nasıl?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
13 Mart 2017 Pazartesi

Kıbrıs nereye? (3): Yunan'la dostluk ama nasıl?

“Yunanistan ve Rumların Enosis Talepleri Hiç Bitmez-Kıbrıs Nereye?/1”ve “Yunanistan’ın  Megal-İ İdea Hayali Hiç Bitmez-Kıbrıs Nereye?/2” yazılarımda son Kıbrıs görüşmelerinden yola çıkarak,Türk-Yunan İlişkilerinde temel sorunun “Yunan Algısındaki Türk İmgesinin  birçok açıdan sorunlu ve olumsuz bir görünümünden kaynaklanmakta” olduğunu ve bunlar arasında, “Filhellenitik(Yunanseverlik) ve Oryantalizm “ ile “Megali-İdea Hayali”nin öne çıktığını belirtmiştim.Bu yazımda ise “Yunanla Dostluk,Ama Nasıl?” konusunda  yaklaşımlarımı dile getireceğim.

Önce  temel  düşüncemi dile getirerek yazıma başlamak isterim:”Her iki ülke ve halkların dostluktan başka çaresi de yoktur. Çünkü,Türkiye ve Yunanistan aynı enlem kuşağında iki ülke olması yanında Ege Denizi’ni de paylaşmaktadır”.

Dostluk için çıkış yolları ya da Türk-Yunan dostluğu nasıl kalıcı olabilir sorusunun, birbiriyle bağlantılı birçok yanıtı vardır.

Devletler düzeyinde başlatılan bu girişimlerin, daha yüksek düzeyde Türk-Yunan dostluğuna dönüştürülmesi bağlamında genel önermeleri şöyle sıralamak olasıdır:

             Yunan kamu oyunda, Türkler için var olan yanlış ve tutarsız bilgiler ortadan kaldırılmalıdır.

Bunun için Yunan tarihi ve ders kitapları, nesnel olarak yeniden yazılmalıdır. Bu konuda, özellikle Yunan aydınları tavır göstermelidir.

•             Yunanistan ve Türkiye arasında öğrenci değişimi yapılmalıdır.

Öğrenci değişimi, yakın sınır kentlerinden başlayarak geliştirilebilir. Öğrenci değişiminin başarısı için, tarafların dillerini öğrenmelerinde yarar vardır.

•             Yerel yönetimler arasında bağlantılar kurulmalıdır.

Yerel yönetimler arasında bağlantılar kurulmalı ve var olanlar da güçlendirilmelidir. Ancak, kardeş kentler ilan edilirken bile, düşmanlıkları körüklemekten kaçınmayan Yunanistan’a büyük görevler düştüğü söylenebilir. Örneğin,İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Selanik’i kardeş şehir olarak kabul edeceği sırada, Selanik Belediyesi “Sözde Pontus Soykırımı Anıtı”nı dikiverdi. Mayıs 2006 tarihli gazete ve ajansların bildirdiğine göre; Kent merkezindeki Ayasofya Meydanında dikilen, bronz bir ağlayan kadın heykelinden oluşan anıtın açılış töreninde konuşan Selanik Belediyesi Meclis Başkanı Sotiris Kapetanopulos, bu anıtla “Selanik Belediyesinin soykırımı tanıdığını” söylemekteydi  . Bunun üzerine haklı olarak, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kardeş şehir konusu askıya alınmıştı.

•             İki ülke arasında bilimsel işbirliği olanakları araştırılmalıdır.

Türkiye ve Yunanistan iki Akdeniz ülkesidir. Tarımdan sanayiye kadar her konuda ortak bilimsel çalışma yapılabilir. Örneğin;Ege’nin sularında ortak araştırmalar planlanabilir.

•             Ekonomik ve ticari ilişkiler geliştirilmelidir.

Ekonomik ve ticari ilişkilerde de karşılıklı çıkarlar yaklaşımı egemen olmalıdır. Bu kapsamda günümüzde Türkiye ile Yunanistan arasındaki ekonomik ilişkiler, 2001’de yürürlüğe giren “Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması” ile 2001 tarihinde yürürlüğe giren “Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Arasında Ekonomik İşbirliği Anlaşması” ile başlatılmış durumdadır. Buna bağlı olarak Türk ve Yunan özel sektörü arasındaki işbirliğinin ve karşılıklı yatırımların özendirilmesi ve desteklenmesi amacıyla iki ülke arasında düzenlenen YDİK Toplantıları kapsamında İş Forumları gerçekleştirilmektedir.

             İki ülke arasında turizm geliştirilmelidir.

Türk-Yunan halkları birbirlerini yeterince tanımıyor. Bu amaçla, turizmi geliştirmekte yarar vardır. Bu konudaki kısıtlar da yine Yunanistan’dan geliyor. Vize almada önemli güçlükler vardır. Özellikle, Yunanistan doğumlu olan ancak Türkiye’ye göç etmiş Türklerin, vize alması yakın dönemlere değin neredeyse olanaksızdı. Vize sorununun çözümlenmesi ile gidiş-gelişler hızlanabilir. Böylelikle Yunanlılar, Türkleri yakından tanıyabilir ve herhangi bir kötülüğün ya da saldırının gelemeyeceğini görebilirler. Bu açıdan Türk-Yunan halkları arasında dostluğun geliştirilmesi açısından turizm en önemli sektörlerden biridir. 2015 yılı rakamlarına göre iki ülke halkının birbirlerini karşılıklı ziyaretleri birer milyona yaklaşmıştır.

Son söz yerine

Dostluğun sürekli ve kalıcı olma durumu, ağırlıklı olarak Yunan halkına ve devletinin yaklaşımları  bağlıdır. Ayakları sağlam yere basmayan dostluk söylemleri kimseyi yanıltmamalıdır. Bir temel gerçeğin Yunanistan tarafından kabul edilmesiyle barış kalıcı olabilir. O da, barışın karşılıklı çıkar ilişkileri üzerine kurulmasından geçmektedir. Burada en önemli konu, Yunan halkının Türklere karşı beslediği duygu ve düşüncelerdir. Bunların, zaman içersinde düşmanlıktan dostluğa dönüşmesi gerekiyor. Bu bağlamda,yukarıda da değinildiği üzere “düşmanlığı siyasetçilere bağlamak ve halklar arasında düşmanlıklar yoktur” yaklaşımı, havada kalıyor. Yunan siyasetçileri, Yunan halkında var olan duygu ve düşünceleri kullanıyor.

Diğer yandan,Türkler ve Yunanlılar arasındaki kavgayı, emperyal güçlerin de olabildiğince beslediği unutulmamalıdır. Bu da göz önüne alınması gereken önemli gerçeklerden birisidir.Her iki ülkenin karşılıklı olarak silahlanmasına sınır getirmesi bir zorunluluktur. Bunun için özellikle silah sanayicisi ülkelerle ilişkiler, bu bağlamda düzenlenmelidir. Yunanistan’ın yaşamakta olan ekonomik zorluklarının nedenlerinden biri de silahlanmaya ayırdığı bütçeden ileri gelmektedir.

Özün özü olarak şu söylenebilir; dünden bugüne Türk-Yunan ilişkilerini kalıcı dostluğa dönüştürmek kolay bir süreç değildir.

Kimileri onlarda bir kuyruk acısı, bizlerde de evlat açısı oldukça dostluğun kurulmasının çok zor olduğunu söyleyebilir.

Ancak başka çare de yoktur. Dostluğun inşa edilmesinde öncelikle her iki halkın aydınlarına büyük görevler düştüğü açıktır.

Her iki halkın aydınlarının kuracağı dostluk köprüsü,iki devlet arasındaki gerginliğin sıkıntısını çekmiş ve çekmekte olan toplumların bir yandan kendi kültürlerini koruması ve geliştirilmesine, bir yandan da silahlara ayırmak zorunda bırakıldıkları kaynakları ülkelerinin bayındırlık işlerine ayırmasına hizmet edebilir.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Lombak
 14 Mart 2017 Salı 18:49
Hayal dünyası.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz