MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Korkmayın bizim memlekette iç savaş olmaz
Mahmut YILMAZ
YAZARLAR
27 Ekim 2015 Salı

Korkmayın bizim memlekette iç savaş olmaz

Başbakan biz gidersek Beyaz Toroslar gelir diye halkı tehdit etti ya…

Diğerleri durur mu? Mesela Şamil Tayyar’da iç savaş tehdidinde bulundu.

Bir kısım yazar çizerler de bunları eleştirdi başlığa taşıdı.

Belli ki başbakan da eleştirenler de halkı tanımıyor.

Yazıyorum açık açık..

Bizim memlekette iç savaş çıkmaz, olmaz, rahat olun.

Rahat olun ve tercihlerinizi ona göre yapın.

Oylarınızı vicdanlarınıza göre kullanın.

Gelelim neden olmazına.

Birincisi bizim halk acıları kanıksamıştır. Acıları hayatın bir parçası saymıştır. Suçlu kim olursa olsun ondan daha büyük kader denilen boynu bükük teslim olunan bir üst varlık vardır. Oradan kopamaz oraya sığınır. Böylece suçlu masumlaşır. En hafifinden şeytana uymuş derler. Suçlu şeytan olur, gerçek suçlu mağdur postuna bürünür.

İkincisi halkımız irade kullanmayı sevmemektedir.

Bunun için yakın uzak tarihimize bakmak lazım. Ne Osmanlı’da Ne de Cumhuriyet Türkiye’sinde halk isyanı yoktur. Bu halkın tembelliğinden midir, yoksa bana dokunmayan yılan hikayesin den midir bilinmez kimse başını belaya sokmak istemez. En beğenmedik kanun yapısında bile hep başkalarının karşı çıkmasını bekler. Başkaları karşı çıksın zarar görecekse onlar görsün diye beklenir.

Karşı çıkanlar olur elbette. Onlara da anarşist, terörist damgası vurarak içini rahatlatır. Sonra döner kırk sene elli sene sonra öldürülüşlerine karşı çıkmadığı Sabahattin Ali’leri Deniz Gezmiş’leri kahraman yapar.

Ve üçüncü olarak Çetin Altan’ında isabetle vurguladığı gibi pusu kültürü ile yetişmiş olmamız etkilidir. Pusu derken yolun kıyısına yatıp hasım beklenmez. Onun içinde zahmet gerekir, hareket gerekir, emek gerekir. Üstelik göze alınması gereken yakalanma riski vardır.

Bizim pusumuz, yönetim despotların elinde olursa (Ki çoğunlukla öyledir) ihbar ederiz, iftira atarız.

Merhametliyizdir, affediciyizdir, birazda unutkanızdır.

Yöneticilere acayip saygılıyızdır. Yöneticilerden kimisinin askeri, kimisinin polisi ve daha uyanıklarının hem polisi hem adliyeyi yönetim kamçısı olarak kullanmasından mıdır, yoksa emire itaat ibadettir düsturundan mıdır bilinmez saygımız hep vardır.

O nedenle iktidar kaymağını sahiplenmeye çalışan siyaset cübbesi giymişlerin çabaları bizi iç savaşa götüremez emin olun.

O nedenle aldanmayın. Kanmayın. Rahat olun.

Bu topraklar ki en olmadık, bittik, yıkıldık denilen dönemde dahi bir Atatürk bulup çıkarmıştır.

Yine bulacaktır yine çıkaracaktır.

Ben rahatım.

 
KİM BU 34 SİVİL PLAKALI DESPOTLAR
26,10.2015 Pazartesi

Sabah dokuz civarı.

Konak Karataş ışıklarında Balçova tarafından gelen trafiğin içindeyim.

Trafik polisi Karataş’tan çıkan araçlarla birlikte bizim güzergâhımızdaki şeritlerden ikisindeki araçları 
durdurdu. Sadece sol şeritten gelen araçlara izin verdi. Bütün sürücüleri haşlayarak ve el işaretleri yaparak hızlıca yürümelerini istedi.

Bir anlam veremedik. Sonra anladık birilerine yol açmaya çalıştıklarını.

Önce ambulans geçti aklımdan. Fakat o kadar medeni ve insancıl olunamayacağı bıçak gibi saplandı içime.

Sonra Validir dedim herhalde. Çünkü başbakan falan olsa duyardık.

Bu arada saat tutmadım ama beş dakikayı geçti beklediğimiz.

Üstelik duruşmaya yetişme çabasındayım. Düşünün artık durumumuzu.

Neyse zulmün neferleri aynaya takıldı sonunda. Eskort olarak resmi sıfatlı bir polis vardı motosikletinde. Birde 34 sivil plakalı üç adet siyah renkli oto.

Şimdi saygımı duyalım ey zevat. Zulmünüze alkış mı tutalım.

Emniyeti de eleştiremiyorum şimdi. Ne yapsın garipler ekmek meselesi.

Halin arzıdır işte yüce halkımıza.

Bu gün devletin durumunu yazalım şiirimizde

Dediler
 
Devleti makama düştü yolumuz

Bu gün yarında gelme dediler

Güldük çünkü uzun değil kolumuz

Defol git buradan gülme dediler 

 
Şaşırdık ne iştir bu hiddet niye
Bir imza işidir bu müddet niye
İşin görülmezse bu devlet niye
Sen öyle her şeyi bilme dediler
 
Hani bilgi çağı bilgisayarlar
Tuşa bassan Ankara’dan duyarlar
Belli ki devlette kaçmış ayarlar
Bir ikisi değil silme dediler
 
Anladık işleri sokarlar zora
Böylece vatandaş düşünce dara
O zaman gözüne görünmez para
Bu nedir deyince salma dediler
 
Üç kışı devirdik iki yaz geçtik
Şükrettik makamdan gene tez geçtik
Baktık ki olmamış hepten vazgeçtik
Daha çok çilen var ölme dediler…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz