Tek cümleyle ‘bir gün artık korku satamamaktır’!
Yıllardır, insan psikolojisinin en zayıf yanı olan ‘korku’ duygusu üzerinden, egemenliklerini ve baskıcı rejimlerini devam ettiren sömürücülerin de ‘korkuları’ vardır ve bunların içerisinde en önemlisi; bir gün ‘korku pazarlama ve satma’ stratejilerinin artık işe yaramamasıdır…
Irk, din, mezhep, sınıf ayrılığı vb. farklılıklara dayanarak yüzyıllardır birbirlerine karşı öldürülme, yok edilme, aşağılanma, ayrımcılığa uğrama, aforoz edilme, dışlanma, sınıf atlayamama gibi gerekçelerle korkutulan insanlık; yeteri kadar korkuların esiri olmuş ama buna karşılık, korktuğu öldürülme, aşağılanma, ayrımcılığa uğrama gibi akıbetlerden kurtulamamıştır!
‘Sen Müslümansın, komşun Hristiyan. Sakın dininden bahsetme. Yoksa sana düşman olur’…
‘Sen Alevisin. Mahallenin çoğunluğu Sünni. Sakın mezhebini belli etme. Yoksa seni mimleyip dışlarlar ’…
‘Sen Ermeni’sin. Etrafındakiler Türk. Sakın milliyetini açığa vurma. Yoksa sana ayrımcılık yaparlar’…
‘Sen fakirsin. Komşun zengin. Sakın komşunun kızına yan gözle bakma. Davul bile dengi dengine vurur, seni Ona yar etmezler’…
‘Sen bir kapıcısın. O bürokraside yüksek bir amir. Sakın Onunla zıtlaşma. Sana kin tutup, zarar verebilir. Ayağını denk al’…
‘Sen komünistsin. Onlar milliyetçi. Sakın onları karşına alma. Seni yok etmek isterler’…
‘Sen kadınsın. O erkek. Kocanı alttan al, cevap verip kızdırma. Sana karşı fiziksel güç kullanmaya tahrik edersen, zarar görürsün’…
‘Sen öğrencisin. O öğretmen. Öğretmenine sakın karşı çıkma. İpler Onun elinde. Seni sınıfta bırakır sonra’…
‘Sen zanlısın. O polis. Sakın polise itiraz etme. Kodesi boylarsın, kimse seni çıkaramaz bir daha’…
‘Sen fazla açık sözlüsün. Sakın her yerde fikrini söyleme. Biri seni zurnallar, başın derde girer’…
Bütün bunlar bize pompalanan korkuların sadece birkaçı.
Ezenler, bu korku imajları sayesinde tiranlıklarını kurdular, diktalarını devam ettirdiler, güçlendiler ve bizi yendiler.
Biz ezilenler, sömürülenler, öldürülenler, yok olanlar, ayrımcılığa uğrayanlar, dışlananlar; ezenlere, önce korkularımıza yenildiğimiz için yenildiğimizi, bir türlü kavrayamadık.
Korkularımızın üstüne yürümenin, ezenlere karşı direnmek ile eş anlamlı olduğunu göremedik.
‘Korku duygusu’; en aldatıcı ve kalleş duygudur. Şeytan’ın en sevdiği duygu ‘vehim’ ile kardeştir.
İçinize herhangi bir şeyin korkusu düşmeye görsün; kendinizi aciz ve çaresiz hissedersiniz.
Aklınızdan ziyade esiri olduğunuz korkularınızın tehditleri yönetir sizi.
Oysa içinde bulunduğumuz acımasız düzenlere, ezenlere, sömürenlere, tiranlara baş kaldırmanın ve isyan ateşini fitillemenin ilk şartı korkuya teslim olmamaktır.
Yeryüzünün bütün korku imparatorluklarından kurtulmak için onların bize pazarlamaya çalıştığı her türden korkuya, gülüp geçebilmeliyiz.
Bunun için bize salık verilen bütün korkma tavsiyelerine karşı; cesur davranmak ve kendimize güvenmek zorundayız.
Çünkü korkunun temeli kendimizde yatar ve bizdeki endişelerden beslenir.
Hiçbir endişenizin sizi korkutmasına izin vermeyin ve hepsinin dibine kibrit suyu dökün böylece.
Şöyle deyin mesela; Şeytan’ı sevindirmeyeceğim!
Sayfa başına git