Hanzade ÜNUZ

YAZARLAR

14 Mart 2020 Cumartesi

Koronayı beklerken...

2020 yılı öfkeli bir King Kong gibi girdi hayatımıza...

Önüne geleni alıp bir diğer yana fırlatıyor.

Yerden gökten bela, korku, felaket yağmaya başladı.

İşsizlikti, ekonomik krizdi gibi beklendik sorunlarla meşguldük ki...

Yeni yıla depremlerle gözümüzü açtık.

Allah beterinden korusun dedik.

Ardından İdlib şehitlerinin acısı çöktü kalbimize.

Bütün ülke tel tel yandı canımız, sarsıldık.

Suriye'den bir milyon yeni göçmen dalgası geliyor denmesine kalmadan...

Kapıları Avrupa'ya açtık, karadan denizden sınırlara insan çıkartması yaşandı.

Gözümüzün önünde Yunanistan sınırında yaşanan insanlık dramına şahit olduk.

Bir anda günde 40 bin kişiye yetecek gıdayı kemiren 40 milyar çöl çekirgesi peydah oldu. Irak semalarına geldi, kapımıza dayandı.

Yetmedi…

NASA açıklama yaptı; insanlığı yok edebilecek 4.1 km. büyüklüğünde bir asteroit (gökcismi) saniyede 8.7 km hızla bize doğru ilerliyor, 29 Nisan’da dünyaya çarpabilir dedi.

Biz artık acaba uzaylılar saat kaçta gelecek bakalım diye beklerken…

Yine bir gün uyandık ki...

Çin'de tehlikeli bir virüs salgını başladı.

"Corona virüsü, namı - ı diğer Covid-19" geliyor dediler.

Salgın Çin’den tüm dünyaya yayıldı, yaklaşık 100 bin kişi enfekte oldu.

50, 100, 200, 500 derken virüsten ölenlerin sayısı bir çırpıda beş bini geçti.

Avrupa ülkeleri başta olmak üzere önlem olarak sokağa çıkma yasağı, karantina uygulamaları başladı.

Türkiye hariç neredeyse tüm dünyayı korona virüsü salgını sarmışken...

Bizler de gözümüz ekranda yaşananları hayretle izliyorduk ki...

Önceki gün korona virüsü bizim de kapımızı çaldı.

İlk vaka görüldü...

Dün önce iki, ardından toplam beş kişide daha korona virüsü tespit edildi.

Doğaldır ki çok tedirginiz.

Okullar tatil, kongre - fuarlara erteleme, sanatsal etkinlikler iptal, maçlara seyirci yasağı…

Devlet kurumlarının aldığı bu tür önlemelere, biz de katkıda bulunmaya çalışıyoruz.

Ama az ama çok hemen herkes...

Evine gıda, dezenfektan ve kolonya stoğu yapmaya başladı.

Önce maske takanları görmeye başladık sokakta.Toplu taşım araçlarında kulaklarımız öksürüğe, hapşırığa karşı hassaslaştı.

Tramvayda otobüste öksürene ters ters bakıp, yanından uzaklaşır olduk.

İZBAN elinde kolonyalı yolcular sayesinde mis gibi kokmaya başladı.

Peki günlük yaşantımızdan, alışkanlıklarımızdan vazgeçtik mi?

Elbette hayır.

Korona virüsü okey keyfimizi engelledi mi?

Asla...Herkes kendi meşrebince önlemini aldı.

Kahvede maske takıp okey dışarı yaptık.

Sokakta tavla partisi yapmaktan vazgeçirdi mi?

Ne münasebet...

Tek elde lastik eldiven zar atıp, taş dizerek...

İki mars bir düz hijyenik tavla icat ettik.

İyi de yaptık...

Aksi takdirde artık taşınması oldukça zorlaşan yoğun endişe ve kaygı sarmalı...

Moral çöküntüsüyle birlikte paniğe yol açıp...

Şu anda en çok ihtiyacımız olan ücudumuzun bağışıklık sistemi üzerinde çok ciddi olumsuz etkiler yapacak.

Endişe salgınının, korona salgınından daha tehlikeli olduğunu anlatan Enerji Tıbbı ve Uygulamaları Derneği Başkanı Op. Dr. Mustafa Erşin...

"Endişe ve kaygı enerji ve moralimizi dibe çeker. Hastalığa açık bir zemin hazırlar. Sağlığımızı desteklemek, buna yönelik çalışmalar yapmak, kişinin günlük hayattaki yaşama sevincini güçlendirmek korona tehlikesinden çok daha önemli. Moralimizi yüksek tutarsak koronadan çok daha iyi korunuruz" derken...

Ekşi Sözlük yazarlarını mı kastediyordu bilmiyorum...

***

Genel olarak cin fikirli bir halimiz ve cinsliğimiz söz konudur evet...

Ama Ekşi Sözlük adlı sosyal medya platformunda korona virüsü üzerine dönen geyiklerin üstüne bir mizah tanımıyorum.

Endişeli yüzleri, korku dolu gözleri güldüren fırlamanın fırlaması Ekşi Sözlük yazarları...

Hiç boş durmamış...

Okullar tatil edilip, gençlerin evde kitap okuması önerilince...

İnce zekalar dile gelmiş..

Ünlü edebiyat eserlerinin, romanların isimlerini şöyle Koronalaştırmışlar:

"Anna Koronina..."

"Koronayı Beklerken..."

"Vadideki Korona..."