MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kuraklık kader mi?
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
16 Ocak 2021 Cumartesi

Kuraklık kader mi?

Hiçbir sorun kader değildir. Çözüme zaman ve para ayırmayanlar için ise yaşanan her sorun, kaderdir!

Muhalefette iken yeri göğü yırtarcasına sesinin son perdesinde sorunları gündeme taşıyanlar, gün geldi iktidar oldular.

İcraatın başına geçince de;

Yapılan basit işlemleri abartarak, kabartarak, köpürterek çözdüklerini…

Artık 40 – 50 yıl bu tür sorunlarla karşılaşılmayacağını ekranlarda halkın gözüne sokarcasına…

Kafasına vururcasına…

Kulağını sağır edercesine anlattılar.

Büyükşehirlerin kuraklık ve içme suyu sorunları da bu ciddiyette ele alındı.  

Halka merak etmeyin bu sorun bir daha geri gelmeyecek şekilde çözdük, dediler.

Bir başka gelişme daha oldu ki dünyaya örnek!

İşlerin kötüye gittiği dönemlerde defalarca 550 barajın açılışı yapıldı.

Bir defa olur, üç defa olur bilemedin beş defa 550 barajın açılış olur da aynı barajın her yıl tekrarlanan açılışı olur mu?

Aklımız bu rakamlara ermediğinden mi?!

Bir kez olsun muhalefet de “Bu kaçıncı 550 baraj açılışı… Nerede yapıldı, kaça yapıldı, müteahhitleri kimler, her birine ne kadar ödeme yapıldı, listesi yok mu” diye yazılı bir soru, yılların su profesörüne Meclis’te sorulmadı.

***

Ülkemizin değerlendirilmeyen 6-7 milyar dolar değerindeki suyu denizlere akıyor.

Yüz ölçümü ve iklim farklılıkları nedeniyle Türkiye’nin suya olan ihtiyacını karşılamak her yıl biraz daha zorlaşıyorsa boşa akan sular çok önemli.

Büyük şehirlere olan yoğun göç…

Şehirlerin plansız ve vahşi betonlaşması…

Sık sık değişen imar planlarının kentin medeni ihtiyaçlarını karşılayamaması…

Rant gelirlerindeki artışın, kamu düzenini alt üst etmesi, rüşvet ve yolsuzluğu sıradan ve önemsiz olaylara dönüştürmesi…

Halkın genel ve özel çıkarlarını yok eden müteahhit çıkarları…

Daha birçok neden bir araya gelerek vergi gelirleri, özelleştirme, iç ve dış borçla elde edilen paralar nasıl olduysa artık, “sağlıklı içme suyu”na harcanamadı!

***

İstanbul susuzlukla kıvranırken her yıl Meriç Nehri’nin doğal afet türü su taşkınlıklarına neden olduğunu televizyonlardan izleriz.

Yetkililer sorunu çözme yerine Bulgaristan’ı suçladılar! 

2008 Şubat ve Haziran aylarında yayımladığım “İZMİR 2023” kitabımda bu tür sorunların çözümüne ilişkin önerilerimi yazmıştım:

Ülkemizdeki su kaynakları yani nehirler, göller, barajlar… arasına boru hatları döşenebilir…

Fazla su, boru hatlarıyla az olan kaynaklara aktarılabilir.

Kazakistan’dan Türkiye’ye doğalgaz boru hattı döşenebiliyor…

Ama biz Türkiye’nin temel ihtiyacı olan su kaynakları arasına boru hattı döşeyemiyoruz.

Meriç, Aras nehirleri, Karadeniz’in sık sık taşan ırmakları ve diğer nehirlerin verdiği zararlar her yıl tekrar edip dururken bu ülkede “kuraklık nasıl kader” olur?

Su sorunu 2040, 2050’ye kadar çözüldü ise kuraklık nasıl gündem oluyor? Yoksa bu da yalandı?

Bütün açıklamalar “yeter miktarda kar ve yağmur yağarsa…” şartına bağlıydı da bizim mi haberimiz olmadı? Bu bilgiler neden halktan gizlendi?

***

Televizyonlarda yayımlanan kamu spotlarında “elleri 20 saniye yıkayın” görüntülerini defalarca izledik.

Görüntü abartısız şu:

Musluk açılıyor, eller sabunlanıyor, ovalanıyor, ovalanıyor, parmak araları ısrarla ovalanıyor… bu arada su akmaya devam ediyor, tam yirmi saniye, belki de daha fazla.

Bu görüntüler elini yıkamasını bilmeyen halkı eğitmek için hazırlamış olmalılar!

Ortalama nüfusu 85 milyondan fazla olan Türkiye’de halk, yanlış bilgiler ve abartılı korkularla eğitilirken neler oldu?  

Aylar sonra ancak maske satın alabilen halkın tek imkanı vardı o da elini sık sık en az 20 saniye yıkaması.

Bilgi yanlış verilince 7-8 saniye akıtılması gereken su 20 saniye akıtıldı.

Gün içinde sayısını bilemediğimiz kadar elini yıkayanları da düşündüğümüzde su kaynaklarının cahilce nasıl israf edildiğini anlarız.

Böylece su kaynakları arasında “boru hatları” döşemediğimiz gibi kar ve yağmur sularını da cahilce israf ettik.

Basit yatırımları yapmadığımız ve tüketirken doğru bilgiler vermediğimiz gibi vergi gelirlerinin, özelleştirme ve iç ve dış borcun nerelere harcandığını da öğrenemedik!

Halka geçim sıkıntısına geldiğinde “para yok” dendiği gibi bugün de “su yok” deniyor.

Bu yokların hiçbirine inanamayız.

Bu mümkün değil!

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Lombak
 20 Ocak 2021 Çarşamba 00:03
Aferin Fikret sende gelişme var.
 Fikret ASLAN
 18 Ocak 2021 Pazartesi 12:05
Karadenizli bir müteahhit olsaydınız, bahsettiğiniz bu porojenin ihalesini size verirlerdi hocam.
 Av.Atilla Tüfenkçioğlu
 16 Ocak 2021 Cumartesi 19:16
Tespit de doğru proje de. Avustralya yağmur suyunu biriktiriyor. Boru hattı projenizi mümkün se BEYİN ve KALP arasında da geliştirin Harun Hocam.
 ABDULLAH ÇOLAK
 16 Ocak 2021 Cumartesi 14:43
El yıkarken suyun 20 saniye boşa akması, ÇOK güzel bir tespit. Bir tarafta sular boşa akıyor, diğer yanda insanlar susuzluk çekiyor, elbette elektrik santrallerinde olduğu gibi ırmaklar da birbirine bağlamak çok iyi bir projedir.
 Raşit Yılmaz
 16 Ocak 2021 Cumartesi 12:24
Haklısınız, bir damla suyu bile boşa akıtmamalıyız. Ancak söylediğiniz boru hatları için HES benzeri yapılar yapılması lazım. HES konusunda koparılan fırtınayı hatırlayın.
 İsmail Hakkı Akyazı
 16 Ocak 2021 Cumartesi 12:15
Harika ??????
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz