MENÜ
İzmir 21°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Madencinin partisi…
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
24 Mayıs 2014 Cumartesi

Madencinin partisi…

Millletçe öyle bir noktaya geldik yahut getirildik ki acıyı paylaşamayacak, bir cenazeyi kaldıramayacak durumdayız.
Ölüm bile birleştiremiyorsa bir toplumu, gerisini siz düşünün.
Ve en az Soma’daki patlama kadar ağır olan bu tablodur.
Bölünmüşlüktür.
Hemen her konuda bölünmüş durumdayız.
İdeolojik saplantılarımızın esiri olmuşuz.
Soma faciasına da aynı pencereden baktı önemli bir kitle.
İktidara zarar verir mi vermez mi?
Başbakanın işini bitirir mi bitirmez mi?
İnsanlar ölmüş, 400’ün üzerinde çocuk babasız kalmış…
Meseleye bu zaviyeden bakanlar için bu acı tablo ikinci planda…
Aman Soma’nın kanı 10 Ağustos’taki sandığa bulaşmasın…
Yahut bulaşsın.
Erdoğan’ın işini bitirsin bu vaka…
Elbette Fırat’ın kenarında kaybolan kuzudan mes’ul olan yahut kendini öyle kabul eden Başbakan Soma gibi tarihi bir faciadan da sorumludur. Hem de birinci derece sorumludur.
Lakin meseleye ‘Erdoğan’ın işini bitirecek olay’ gibi yaklaşmak yahut ‘Erdoğan’a masumiyet atfederek, onu koruyup, kalan herkesi ateşe atarak bakmak’ olaya insani çerçeveden bakmamaktır. Siyaset gözlüğünü çıkarmayıp insaniyet gözlüğünü takamayanlar böylesine ağır bir travmadan bile medet bekleyerek çok kötü bir sınav verdiler.
Oysaki önce yaralar sarılmalı, maden şehitlerinin aziz hatıralarından milletçe özür/af dilenmeliydi. Helallik istenmeliydi.  
— Olan oldu canım… Bu olaydan nasıl nemalanırız.
Yahut bu faciayı nasıl atlatırız da adayımız/başkanımız zarar görmez diye bakanlara ‘el insaf’ demekten başka bir şey diyemiyor ve hicap duymaya, utanmaya davet ediyorum.
 
Bir de Somalı madencilere farklı bir rol biçenlerimiz vardı.
Başbakanı protesto eden, yuhlayan, sendika başkanını adliyeye sığınmak zorunda bırakan işçilere dönük politik beklentiler besleyenler hayal kırıklığına uğradı.
Meseleye yine uzaktan bakanlar Somalı madencilerin asıl derdini kavrayamadı.
Ve bence kömür karası çocukların altın gibi yüreğini göremedi.
Dedim ya ‘Soma’dan çok şey öğrendik’ diye…
 
Mesela o hengamede, can pazarının yaşandığı saatlerde, sedyeye alınırken ‘Çizmelerimi çıkarayım mı’ diyen madenciden…
Mesela Yusuf Yerkel denen Başbakanlık müşaviri tarafından tekmelenen Erdal Kocabıyık’ın sonrasında yaptığı ‘Yusuf ağabeyle helalleştik’ demesinden…
Yahut Başbakan tarafından tokatlanan madencinin sözlerinden…

Unuttuğumuz pek çok duyguyu canlandırdılar.
Anadolulu olmanın en saf yanını gösterdiler.
Ve daha da önemlisi, kendisine tekme atan müşavirden söz ederken ‘Yusuf Abi’ ifadesini kullanacak kadar büyüklük gösterdiler.
Tabi ki anlayana…
Ve en önemli mesajları da bana göre şuydu:
Ne AKP, ne CHP, ne başkası…
Tek bir partileri vardı.
Ekmek partisi…
Ve o partiye sıkı sıkıya bağlıydılar.
Ürkmeleri, korkmaları, ifade değiştirmeleri belki biraz da bu yüzdendi.
Giden arkadaşlarının ardından ağlamalarına bile fırsat verilmedi.
Üç gün sonra ocağa çağrıldılar.
Sendikaları tarafından satıldılar.
Madende çalışanın değil madeni çalıştıranın haklarının korunduğu, maden lobisinin ülke yönettiği Türkiye’de kimin cumhurbaşkanı olacağından yahut kimin bu süreçten nemalanacağından önce bu köle düzeninin değiştirilmesidir mesele…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz