MENÜ
İzmir 20°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Merhaba...
Oya DEMİR
YAZARLAR
17 Mayıs 2012 Perşembe

Merhaba...

Bahar gelmişti, hatta gelmeden yaz başlamıştı. Askılı elbiseler, parmak arası terlikler, şortlar… Denize girenler… Birden yağmur yağmaya başladı… İlk yarım saat sonunda bazı yolları su bastı… Yine güneş… Yine yağmur… Hava yaz mı olsam? Kış mı? diye düşünürken, ben de günlerdir hatta aylardır düşünüyorum… Acaba ne yazsam? Nerden başlasam? diye… Evet! Ne yazsam? Hem kolay, hem de oldukça zor. Kolay, çünkü dünyada olan hemen hemen her şeyin bana göre mutlaka reklamla – iletişim ile bir ilgisi var. Zor, çünkü bana göre işimiz gereği kişisel duygu ve düşüncelerimizden, siyasi görüşlerimizden bağımsız hareket edebilme yeteneğine sahip olmalıyız. Ama yaşadığımız bu günlerde bir kadın olarak, bir insan olarak bunlardan ayrı düşünmek pek mümkün olamıyor.
 
Ben nerden başlasam, nasıl başlasam diye düşünürken bir baktım ki zaman geçiyor…Bir yerden başlamak gerekiyor… Ne kadar çok konuşacak, paylaşacak, yazacak konu birikmiş… Bugün her şeyi bir kenara bırakıp sadece “merhaba” demek istedim… Başlamak için bugünden daha güzel bir gün olabilir mi? Merhaba demek ve başlamak…
 
Her şey o kadar hızlı değişiyor ki… Takip etmek zorlaşıyor. Hepsini yakalamak, konuşmak istiyorum. Olmuyor… Bir konudan diğer konuya sürekli ve hızlı bir geçiş var. Sürekli gündemde kalan, kalması için uğraşılan konular var. Olan ve olmayan her şeyden genel bir etkilenme var… Aynı zamanda nasıl bir tezattır ki etkilenmeme var… Kurt Lewin’ e göre her değişim durumunda değişimi teşvik eden ve kolaylaştıran itici güçler ve değişime karşıt olan sınırlayıcı güçler vardır. Destekleyen veya karşı olan güçlere rağmen aslolan tek şey ise değişimin her zaman ileriye, yeniliğe ve aydınlığa giden bir süreç olduğudur. Değişim asla bir dönüşüm olamaz ve olmamalıdır. Sanırım bu etkilenme ve etkilenmeme hali bundan kaynaklanıyor.
 
Değişim sürekli ve hızlı. Rekabet şartları oldukça ağır.  "Eğer önümüzdeki on yılda, geçmiş on yılda yaptıklarımızla başarıya ulaşabileceğimizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Başarılı olmak için var olanı değiştirmelisiniz" demiş bir yönetici. Değişimin kaçınılmaz olduğu günümüzde yapılabilecek tek şey değişime ayak uydurmak ve çalışmak…
 
Dünya değişiyor, insanlar değişiyor, teknoloji, iş yapma biçimleri, pazarlama stratejileri, iletişim stratejileri değişiyor, şirketlerin hedefleri değişiyor, şehirlerin ve insanların hedefleri beklentileri değişiyor. Hızla kolayca ulaşabildiğimiz her şeyi tüketme alışkanlıklarımız değişiyor. Daha iyisine ulaştıkça, daha iyisini yaşadıkça daha fazlasını hedefliyoruz.
 
Zaman zaman içinde bulunduğumuz ortamda değişimi fark etmek mümkün olamıyor. Bize her şey aynı kalıyormuş gibi geliyor. İçinde bulunduğunuz ortamdan biraz çıktığımızda etrafımızdaki değişimi fark edebiliyoruz…
 
Bu hızlı değişim sürecine İzmir’de ayak uydurmaya başladı… Çok değil yirmi yıl öncesini hatta on yıl öncesini düşündüğümde beklentilerin ve hedeflerin ne kadar farklılaştığını görebiliyorum.
 
Neler neler oluyor? Ne kadarının farkındayız? Ne kadarını takip edebiliyoruz? Sizleri bilmiyorum ama ben mümkün olduğu kadar izlemeye, mümkünse içinde yer almaya çalışıyorum. Ve fark ettiklerim beni oldukça fazla heyecanlandırıyor.
Hemen hemen her sektörde inanılmaz bir büyüme var. Ulusal ya da uluslar arası firmalar İzmir’e geliyor. Eğitimden sağlığa kadar insanı etkileyen, hayat kalitesini yükselten pek çok yatırım yapılıyor. Her yatırım ile birlikte istihdam artıyor, İzmir ekonomisi artı bir değer kazanıyor. Kentsel dönüşüm, kültürel ve sanatsal etkinliklerde çeşitlilik, ulusal ya da uluslar arası pek çok organizasyon, projeler, yaratıcı fikirler, ödüller…
 
İnanılmaz mutlu olduğum ve üzüldüğüm bir etkinlik… Türkiye’nin ilk Place Excellence etkinliği “Bilgi Yeniden Ege’den Yayılıyor” başlığı altında gerçekleşti. Şehirlerin markalaşması üzerine kafa yoran adamlar… İzmir Reklamcılar Derneği organizasyonu ile İzmir’de bir araya geldi. Çok mutlu oldum fikirleri paylaştık, farkındalığımız arttı. Üzüldüm içinde yaşadığımız pek çok değeri ve potansiyeli nasıl unuttuğumuzu, bilmediğimizi fark ettim…
 
Yerele bakış açısı değişti… Önümüzdeki beş yılda yerelin önemi daha da artacak… Bu anlamda pek çok organizasyonun bölgelere özel etkinlikleri başladı. Birkaç yıldır sürüyor. yerelin öneminin artacağını son on yıldır değişik platformlarda gündeme getirmiştim. Bunun son örneği olarak bizim sektörümüzün en önemli yayınlarından biri olan Marketing Türkiye Dergisinin iki ayda bir “Marketing Türkiye Anadolu” yu çıkarma kararını gösterebiliriz.
 
“Kentini Seven Fuarına Sahip Çıkar”, “Gelenek Yıllara Meydan Okur”, “Geçmiş Bugüne Çok Şey Katar” İZFAŞ’ın beni çok duygulandıran ve heyecanlandıran projesi… İzmir Enternasyonel Fuarında değişim ve yenilenme zamanı… Değişiyoruz, yenileniyoruz ama geçmişimize de sahip çıkıyoruz… Harika bir bütünlük…
 
Expo Süreci… Marka Şehir İzmir olma süreci, Fuarlar ve Kongreler Kenti olma süreci, Sağlık Serbest Bölgesi girişimleri devam ederken üniversiteler, odalar, şirketler, sivil toplum örgütleri her gün yeni bir organizasyon gerçekleştiriyor ve bir şekilde dünyayı İzmir’e getiriyor…
 
İzmir’de büyük bir hareketlilik var, büyük bir de potansiyel var… Yıllardır anlamadığım ve merak ettiğim ise evet potansiyel var, evet ayrı ayrı pek çok şey gerçekleşiyor, evet değişim ve yenilik var… Ama hepsi nasıl bir araya gelecek? Bütünlük olmadan İzmir adına gerçek bir başarı elde edilebilir mi? Hedeflere ulaşılabilir mi? Bilmiyorum. Bildiğim tek şey gerçek bir iletişim stratejisi ile bir bütünlük sağlanabilir. Başarılı bir kurumsal iletişimin çözemeyeceği problem olmadığı gibi gerçekleştiremeyeceği hedef de yoktur.    
 
Evet! Bütün gerçekleşen organizasyonlar, İzmir’e yatırım yapan firmalar bakış açımızda bir farklılık yaratıyor. İçinde yaşarken fark etmediğimiz ayrıntıları fark etmemizi sağlıyor. Üstelik geleceğe birer adım olan bu değişim; içinde yaşadığımız pek çok olumsuzluğa rağmen gerçekleşiyor… Bu olumsuzluklara rağmen “gerçekleşme” büyük potansiyelin bir başka göstergesi değil mi? Bazen gerçekten de “İnadına İzmir” sloganına yürekten katılıyorum ve gülümsüyorum, içim umut doluyor.
 
Evet! Değişim zamanı, değişmeyen tek şey değişim. Umut dolu bir gelecek için şimdi değişim zamanı… Merhaba…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Şenay Özdağlar
 22 Mayıs 2012 Salı 12:14
Okuduğum her satırında Oyayı hissettiren cümlelerinle değişimi farklı bir pencereden izledim.Değişimlerin yeni umutlara açılacağı yarınlara merhaba...
 Nilay Canbalaban
 21 Mayıs 2012 Pazartesi 18:04
Her zaman yüreği umut dolu arkadaşım,Oyaca bir başlangıç olmuş.MERHABA ların devamını dilerim Sevgiyle kal.
 maksude kılınç
 18 Mayıs 2012 Cuma 11:25
oya, yazını ancak okuyabildim. umudunu yitirmemen çok güzel. yitirenlerden biri olarak bu tür sözleri duyduğumda vazgeçsem mi diye düşünüyorum.
 güler sarıgöl
 17 Mayıs 2012 Perşembe 18:03
oyacım çok güzel, çok umut verici şeyler yazmışsın. Eline sağlık.
 Nevzat Erdağ
 17 Mayıs 2012 Perşembe 16:10
Tebrikler ve başarılar dilerim.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz