MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Muhalefetin dayanılmaz hafifliği
Engin ÖNEN
YAZARLAR
4 Eylül 2020 Cuma

Muhalefetin dayanılmaz hafifliği

Şimdi bu başlığı gören okurların bir bölümünün neler diyeceğini az çok tahmin edebiliyorum... Herhalde ilk sözlerden biri şu olur; iktidarı değil, muhalefeti eleştirmek doğru mu? Bazıları da şunu diyecek; muhalefeti eleştirmek iktidara yarar… Gerisini siz tamamlayın artık…

İktidarı eleştirmediğimiz doğru değil tabii… Ama asıl sorun bu ceberut iktidarı sarsacak gücün yetersizliğinde... Çünkü demokrasi sorunu aslında iktidar değil, muhalefet sorunudur… İktidar her rejimde vardır, muhalefet demokrasiye özgü bir güçtür, olanaktır…

***

Seçmenin kutuplaşması bir yandan iktidarın işini kolaylaştırıp, muhalefeti zorlaştırmaktadır şüphesiz. Ama aynı kutuplaşma muhalefet seçmenini de kapsadığı için, iktidar ve muhalefet seçmen kitleleri, karşı tribünlerdeki taraftarlara dönüştü… Fanatikleştiler. Slogan ve amigo siyaseti öne çıktı...

Fanatizm, siyasi kadroların niteliksizleşmesine yol açıyor. Kalitesiz ve yüzeysel siyaset bu ortamda su kaldırır hale geliyor… Onun için belli bir yaş seviyesinde olanlar eski milletvekilleri, belediye başkanları ve il başkanlarını hatırladıkça, yeni duruma üzülüyorlar…

Eskiden de her şey harika değildi elbet. Ama toplu halde kalite bu denli düşük değildi… Belediye başkanlarının neredeyse tamamı, geçici süreyle kent yöneticisi değil de daimi pop yıldızı sanıyor kendini... Fotoğrafçısı yanında olmadan sokağa çıkmayan çok başkan gördük. Hatta bu yüzden toplantıda, yürürken veya cenazede sürekli poz verenleri de…

Bu tarz, buna yol açıyor maalesef. Milletvekilleri ülkenin ve kentin sorunlarında medyatik olanlarda görünüp, diğer zamanlarda kamufle oluyorlar. İl ve ilçe yönetimleri ise törenlere katılıp, seçime kadar nöbet tutan görevliler gibi…

***

Bugünkü kutuplaşma koşullarında ve kamu kaynaklarının yağmasına dayanan iktidar tarzında ihtiyaç duyulan muhalefet, sadece grup konuşması ve soru önergeleri ile olmaz. Olsa da etkili olmaz.

Örneğin, Kanal İstanbul Projesi’ne karşı çıkmak ve bunu engellemek için elinden geleni ardına koymamak muhalefetin görevidir… Çeşme hazine arazilerini toptan satışı bir hukuksuz siyasi hamledir, bunu desteklemek de engellemek de siyasi tavırdır…

Şu anda Çeşme’de Güral Porselen mahkeme kararına rağmen, arkeolojik alan ve orman bölgesini iş makineleri ile alt üst ediyor… Hukuksal ve sivil mücadele veren vatandaşlar yanlarında ne bir milletvekili görebiliyor ne bir belediye başkanı ya da parti örgütü… Bazı toplantılara katılan ve bu itiraza destek olan Kani Beko istisna olmak kaydıyla…

Böyle muhalefet olur mu? Bütün bunlar siyasetin konusu değil mi? Sıradan seçmen, öğrenilmiş çaresizlik içinde, ne yapalım Cumhurbaşkanı ne isterse o olur, kurumlar zaten onun emrinde diye düşünebilir... Ama siyasetten ekmek yiyen, onun şan ve şöhretini tepe tepe kullananların buna hakkı yoktur…

***

Onuncu yıl marşı, İzmir Marşı ve amigo alkışları ile karşı tribüne benzeyen muhalefet hareketi demokrasiyi güçlendirmekte ve ülkeyi savunmakta takatsiz ve isteksiz bir görüntü veriyor... Oysa bu kadar demokrasizliği, bu kadar hukuksuzluğu ve bu kadar yağmayı sineye çekmekle muhalefet yapılamaz…

Demokrasiyi yükseltmek, hukukta ısrar etmek ve yağma ile kalkınmayı ayıran politikalar mümkündür… Bu siyasetin sadece lafa dayanan değil, uygulama boyutudur... Muhalefet de buradan yükselir sadece iktidarın yıpranmasını bekleyerek, marşlarla ve Atatürk posterleri asmakla değil…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Baba Muhalefet
 4 Eylül 2020 Cuma 18:37
"Demokrasi sorunu iktidar değil, muhalefet sorunudur" cümleniz "mesele"nin özetidir. Fazla söze gerek yok. Yazınızın altına imzamı atıyorum. NOKTA.
 TC misafir
 4 Eylül 2020 Cuma 17:50
Çok doğru tespitler. Ancak daha vahimi ise iktidarı eleştiren muhalefet gittikçe iktidara benzemeye başladı, bir tarafta saraylar eleştirilirken, diğer tarafta belediye tesisini kendine konut yapmak. Bir yanda iktidarın tek adaylı kurultaylarını eleştirirken diğer yanda tek adaylı kurultay yapmak. Bir yanda damadın bakan yapılmasını eleştirirken diğer yanda belediyelerde eşe dosta ballı kaymaklı makamlar vermek. Bir yanda devletin yaptığı zamları dar gelirli vatandaşın sesi olarak eleştirirken diğer tarafta yıllarca dar gelirlinin dostu olarak övünülen 90dk ücretsiz aktarma hakkını kaldırmak. Devlet kâr amacı gütmez deyip eleştirirken ulaşımda zarar ediyoruz diye dar gelirlinin üzerine yük eklemek halkçılığın hangi satırlarında yazıyor? Bunları dile getirip eleştirenler de partide "demokrasi"yi savunduğunu iddia edenler tarafından disiplin sopası gösteriliyor. Şimdiki durumumuzda demokrasi ve liyakat ölmüş ve biz helvasını bile görmedik. Toplum artık o kadar bıkkın ki hayat sorunlarıyla boğuşurken bunları görmezden gelip daha fazlasına katlanmak istemiyor bu durumun ekmeğini de mevcut siyaset tıka basa yiyor.
 İstemezükçü değiliz AMA
 4 Eylül 2020 Cuma 14:38
Yağma ile kalkınmayı ayıran politikalar; her şeye bir kulp bulup, itiraz edip, engel olmak mıdır yoksa daha iyisini önermek midir? AKP, muhalefet ve istemezükçü tayfanın bu yanlış politikasını yıllardır lehine kullanmıyor mu? Marmaray yapıldı; ilk açıldığında trenler yolda kalınca sevinen bir kitle vardı. Havaalanı yapılacak, bir kesim yapılmaması için kendini parçaladı ama haklı, elle tutulur, doğru düzgün bir önermeleri yoktu. Çeşme projesi; sadece itiraz ediliyor ama İzmir 'in turizmde yokları oynamaması için yapılması gerekenler nelerdir diye hiçbir görüş duymadım. Geneli geçtim; şu şehir hala daha çöp, lağım, dere kokuları ile uğraşıyor. Turist desen zaten yok, işsizlik almış başını gitmiş, çarpık yapılaşma zaten malum ama bakıyorsun her şeye sadece itiraz eden bir kitle var. Şu şehir yabancıların elinde olsaydı bugün dünyanın sayılı şehirlerinden biri olurdu ama bugün hala daha dünya kadar sorunlarla uğraşıyor.
 Oğuz Kaan
 4 Eylül 2020 Cuma 14:02
Bugün Türkiye'nin yönetiminden memnun değilsek, bunun birinci derecede sorumlusu ezik muhalefettir. Yerel yönetimlerde sırf AKP kazanmasın diye CHP'ye verilen oyları babalarının tapulu malı sanan CHP yönetimi yanlış seçimleri nedeniyle halkın gözünde itibarını yitirmiştir. %25'in üzerine çıkamayan oy oranı ile iktidara payanda olmaktan başka bir şey yapmamaktadırlar. Bahçeli iktisarı açıkça desteklerken Kılıçdaroğlu gizlice desteklemektedir.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz