MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Ne hale geldik!
Engin ÖNEN
YAZARLAR
2 Temmuz 2020 Perşembe

Ne hale geldik!

Bir süredir kamu yönetiminde yaşanan çürüme, aslında toplumsal hayatımızdaki bazı değişimlerin de etkisiyle gerçekleşiyor... İktidarın yapıp ettiklerinin büyük önemi var tabii… Bu iktidar devleti oluşturan kurumları önemli ölçüde yozlaştırdı... Bu sayede keyfi yönetim ve tek adam rejimi olanaklı hale geldi…

***

Gündelik yaşamımızda o kadar çok olayla karşılaşıyoruz ki, artık onları kanıksar hale geldik…

Kamu düzeni dediğimiz şey, kamu yararını gözeten normlar ve kurallarla mümkündür… Oysa ki; keyfilik, kayırmacılık ve ayrımcılık uygulamaları normları etkisiz formaliteler haline getirdi…

***

Bir iki yıl önceydi. Arkadaşlarımızla terk edilmiş köyleri gezerken, çektiğim fotoğrafları da paylaşmıştım. Arkeolog Ersin Doğer Hoca, “Engin bak o duvardaki taş, oraya ait değil. Müzeye haber ver alsınlar ve uzmanları incelesin” anlamında bir not gönderdi…

Ben de iyi bir işe vesile olmanın sevinciyle Çeşme Müzesi’ni aradım. Ama hevesim kursağımda kaldı. Telefonun diğer ucundaki görevli, “Biz gelemeyiz, arabamız yok, siz alıp bize getrin o taşı” demez mi? Haydaaa…

Şaşkınlığım birkaç nedenden… Birincisi, karşımdaki kişi mesleki heyecan taşımıyor. Tarif ettiğim yeri bile bilmiyor ki, orası koruma alanı... Bazı meslekler heyecansız yapılamaz. Müzecilik de bana göre bunlardan birisi. İkincisi, bir bakanlığa, dolayısıyla kaymakamlığa bağlı bir müdürlük... Kurum için önemli sayılabilecek böyle bir olay için, 15 km. mesafeye gidecek araç bulamıyor…

Başka şaşkınlık yaratan ifade, “Siz alıp getirin” sözü. Yahu, böyle bir şeyi sıradan vatandaş hangi yetkiyle yapsın? Ya taşırken kırarsam ya yolda jandarma kontrolüne yakalansam?

***

Benzer bir olayı bu yıl benzer bir gezi sonrası yaşadık. Yine arkeolojik sit alanı olan bir bölgede iş makinaları ile çeşitli faaliyetlere rastladık. Avukat arkadaşımız Şehrazat Mercan da bizimleydi. Fotoğraflar çekildi, dilekçeler yazıldı ve Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’na gönderildi…

Şehrazat’ı arayan görevli, “Bir dilekçe vermişsiniz, şikayet konunuzu yerinde görmemiz için gelip bizi almanız ve tekrar geriye getirmeniz gerekiyor. Bizim ulaşım imkanımız yok. Siz sağlamazsanız, dosyayı kenara kaldırırız…”

Hadi buyurun. Vatandaş şikayetini yapıyor, bazı tarihi varlıkları korumak için, ama ilgili kurum, “Biz gelemeyiz” diyor…

Bu nasıl bir kamu yönetimidir? Bu nasıl bir yaklaşımdır?

Taş ocağı davasında da öyle bir şeye tanık olmuştuk. Bakanlık yetkilileri yasaklı olduğu halde çalışan ocak hakkındaki şikayetimiz üzerine, yola çıkmak için işletmeyi arıyorlar, “Gelin bizi alın…” diye. Yani makineleri de durdurun demek bu…

Oh ne ala memleket… Bu türden koruma ve denetleme kurumlarını araçsız bırakmak değil mesele, koruma ve denetimi etkisizleştirmek…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz