Öykü’nün öyküsü
4/1/2019
Hep hatırla
3/25/2019
Yaşamınızda iz bırakan tüm olaylar ve kahramanlarıyla karşılıklı oturduğunuzu hayal edin. Gözleriniz gerçekten buluşsun.
İster duygularınızı gerçekten paylaşın ister kendi kalbinize fısıldayın, fark etmez. O teşekkür, yolunu mutlaka bulup sahibine ulaşacaktır.
Benim ilk teşekkürüm sağlığa mesela. Başkasının sağlığı ile kendi sağlığı arasında bir önem sıralaması yapmayanlara…
Tertemiz kalabilen vicdana, toprak kokusuna, yağmura, güneşe ve kitaplara…
Her insan ve olaydan geriye kalanlarla yüzleşebilmem; hüznüm kadar sevincimi de dönüştürebilmem; gözyaşlarımı kahkahalarım kadar içselleştirebilmem; affetmenin iyileştirici gücünü keşfedebilmem; incinmişlik duygusu ne kadar şiddetli olursa olsun karşımdakini anlamayı seçebilmem kitaplar sayesindedir.
Bir canlıyı, hiç kimse için olmasa bile, annesinin gözbebeği olduğu için sevmeyi, saymayı, anlamayı öğreniyorsun. Bundan daha değerli bir şey yok.
Fazlayı yalınlıkla ölçüp, eksiği bilinçle tamamlamayı öğrendiğinde ağzından çıkan her kelime sadece seni değil seni inciteni de iyileştiriyor.
Sınavın ne kadar ağır, sarsıcı, can yakıcı olursa olsun kendine inanmayı da önce kitaplardan öğreniyorsun. Kelimelerin gücüne ve hissettiğine inandığında zamanın şifa dağıtan elini öpüyor ve onu, kalbine yerleştiriyorsun.
Gidenler, kalanlar, gitmek isteyip de gidemeyenler, kalmak isteyip de kalamayanlar, dönmek isteyip de dönemeyenler, ilk rüzgarda savrulanlar, kasırgaya rağmen cesareti seçenler arasında zamanı adil şekilde bölüştürmeyi de kitaplar sayesinde öğreniyorsun. Ve o kitaplar sana bazen yaranın hikayesini yazabilmeyi de armağan ediyor.
Tek cümlenle dünyayı baştan çıkarıyorsun ve her canlının kişisel tarihi yeniden yazılmaya başlıyor.
Bu yüzden bir çocuğa bırakılacak en değerli miras, ona kitap okuma alışkanlığı kazandırmaktır. Yolu da hem kendi okuduklarına hem de çocuğa okutacağı kitaplara önem veren ailelerden geçiyor. Çünkü kitap, tesadüfe bırakılamayacak kadar ciddi bir süreçtir. İyi kitaplara gidilecek yol kaliteli okumalardan geçiyor.
İçeriği kötü bir kitap çocuğun o güzelim dünyasını lekeleyebilir. Özensizce aldığınız kitaplar nefret duygusu aşılayabilir; kendi gibi olmayanları, düşünmeyenleri, yaşamayanları dışlamasına zemin yaratabilir; hatta çocuğun bilinçaltına terk etme, yok etme, vazgeçme gibi duyguları işleyebilir.
Kitap okuma alışkanlığı kazanan insan hangi yaşta olursa olsun hayal kurmanın önemini kavradığı için zifiri karanlıkta bile kendi yolunu bulacaktır, tertemiz kalmayı başaracaktır. Her şeyden önemlisi yaşananları sorgulayıp süreci daha bilinçli şekilde yönetecektir. Ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün o savaş koşullarında dahi elinden kitabı düşürmeyişinin sebebi de budur.
Dugong Dugo’yu kim üzdü?
Benim kelimeleriyle dünyayı güzelleştiren arkadaşım Betül Kanbolat’ta işte aynı duygularla çabalayan çok özel isimlerden. Üstelik sadece kitap okuyarak değil yazarak da yaşama değer katanlardan…
“Rada ve Kedili Kral”, “Rada ve Şakacı Şövalye”, “Yüzen Kelebek”, “Sinirli Karga”, “Kel Tilki” kitaplarıyla sadece çocukların kalbine değil yaşamın döngüsüne de imzasını atan Yazar Kanbolat, 6’nci kitabı “Dugong Dugo’yu kim üzdü?” ile yeniden karşımızda.
3-7 yaş grubu için kaleme aldığı son kitabında üzüntü ile baş etme, arkadaşlık ve dayanışma duygularını öne çıkarıyor. Üstelik Çizer Demet Özge Aykan Aybakır’ın resimlediği o keyifli sayfaların sonunda okyanus canlılarıyla ilgili de bilgi veriliyor. ABM Yayınları tarafından basılan kitabın, hayal etmenin güzelliğini keşfeden çocukları hayal etmeyi önemseyen yetişkinlere dönüştürmesi dileğiyle…