Nereye gitti bu kadar eşek?

Konak Belediyesi’nin koordinasyonu ve desteğinde 17 yıldır Alsancak Koruma ve Güzelleştirme Derneği tarafından düzenlenen “Alsancak Şenliği”nde önceki gün İzmir’de Sağlıklı Gıda Tüketimini tartıştık. Böyle bir etkinliği düzenleyen dernek yönetimini kutlayalım öncelikle…

Panelin konuşmacıları Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ferdan Çiftçi, Prof. Harun Uysal, Zeytincilik Araştıma Enstitüsü’nden Elif Büyükgök, Poyraz Yağdan Cansu Uzan, Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Uğur Toprak, Türkiye Aşçılar Federasyonu Başkan Yardımcısı Nejdet Polat, Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Şebnem Tavman idi… Her zaman böyle olmaz, gerçekten çok yararlı bir paneldi..

Topraktan sofraya gıdanın evrimini tartışma fırsatı olduğu paneli açarken bir Slow Food’cu olarak şunu söyledim: Gezegendeki tüm insanların, yaşamlarını ve toplumu sürdürmek için yeterli yiyeceği üretmesi ya da ulaşması temel insan hakkıdır. Tüm kurallar ve önlemler, bu temel hakkı tanımak için bir hizaya getirilmelidir. Her tür hükümet -yerel, bölgesel, ulusal, uluslararası- bu hakkı garantilemek zorundadır. Uluslararası ticaret ya da rekabet işlemleri nezdinde ya da başka herhangi bir sebeple bu hak reddedilemez. Biz Slow Food olarak iyi temiz ve adil bir dünya için iyi temiz ve adil bir gıda sistemini savunuyoruz. Savunmaya devam edeceğiz.

Konuşmalardan aldığım notları paylaşıyorum sizlerle…

PLASTİKTE ZEYTİNYAĞI OLMAZ- Zeytinyağını cam veya teneke kutuda alın, asla ve hangi markaya ait olursa olsun plastikte zeytinyağı kullanmayın…

DOMUZ ÜRÜNLERİ- Tüm insanlar, güvenli ve besleyici gıdaya sahip olma hakkına sahiptir ama maalesef domuz kemiği unu peynirlere katılıyor, domuz jelatini ise yoğurtlara…

ERİTME TULUM OLMAZ- Küflenmiş ve bayatlamış peynirler, önce sıcaklık ve eritme tuzları yardımıyla eritilip hamur haline getiriliyor. Ardından üzerine bir miktar da bitkisel yağ katmak suretiyle tekrar peynire dönüştürülüyor. Bu karışım da piyasada krem, eritme kaşar, eritme tulum peyniri olarak satılıyor. Eritme tulum olur mu? Olmaz…

HANGİ GIDA GÜVENLİĞİ- Genetik mühendisliği, sentetik zirai ilaçlar ve suni gübreler ve gıdanın radyasyona tutulması gibi bazı teknolojiler, gıda ya da çevre güvenliğine uygun değildir. Ama bunlara kesinlen cezalar da uygun değildir.

***

Şimdi de Prof. Harun Uysal’dan alıntılar yapmak istiyorum…

TOKSİK ŞİŞMANLIK- Kolay kilo alan ve kilolarını vermekte zorlanan bazı kişilerde aşırı toksin birikiminin buna neden olduğu söyleniyor. Toksik şişmanlığın ana nedeni de bedendeki cıva birikimi. Cıva dışındaki kurşun, kadmiyum, arsenik gibi ağır metaller de insanların kilo dengelerini bozabiliyor. Tüketiciler, başta cıva olmak üzere ağır metalleri gıdalar yoluyla alıyorlar.
Özellikle yol kenarları ve sanayi bölgelerine yakın yerler son derece riskli.

KRONİK YORGUNLUK- Yorgunluk, halsizlik, elini kolunu kıpırdatacak gücü bile olmama, unutkanlık, konsantrasyon zaafı, kas-eklem ağrıları, saç dökülmeleri, cilt kurumaları, tırnak kırılmalarının ana nedeninin vücutta biriken toksinler olabileceği ileri sürülüyor. Bu toksinlerin çoğunu da, gıdalarla alınan ağır metaller - hormonlar - gıda boyaları ve tarım ilacı kalıntıları oluşturuyor. Demek ki gıda hilelerine karşı keskin önlemler alınmazsa, toplum iş yapamaz duruma gelecek.

EŞEKLERİ YİYOR MUYUZ - Diğer yandan Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) bilgilerine göre; Türkiye’de 2008 yılında 515 bin 623 olan at-eşek-katır sayısı 10 yılda yüzde 44 azalarak 289 bin 782’ye gerilemiş. Vatandaşlar da haklı olarak tek tırnaklı hayvanların sofralarına girdiği endişesini yaşıyorlar. Zaten Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının sayfası et ürünlerine at-eşek eti karıştıran firmalarla dolu.

CEZASI SADECE 18 BİN TL- Dünya Tüketici Örgütü’ne göre; ekonomik büyüklüğü tüm dünyada 50 milyar dolar civarında olan hileli gıda sektörünün Türkiye’deki büyüklüğü de 2.5 milyar   doları aşıyor. Nesillerin yol olmasına, insanların kanser olmasına ve iş göremez hale gelmesine sebep olanların ceza karşılığı ödedikleri para ise yalnızca 18 bin lira.

***

Tabii ki zaman yetmedi, nişasta bazlı şekerler, mısır şurupları, tavuk olduğu iddia edilen yaratıklar ve GDO’yu konuşmaya sıra gelmedi. Önümüzdeki günlerde inşallah…