MENÜ
İzmir 15°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Noel Baba’ya Mektup…
Teodora HACUDİ
YAZARLAR
30 Kasım 2015 Pazartesi

Noel Baba’ya Mektup…

Noel yaklaşıyor
yine bir hüzün
yine bir özlem…
Çocukluğumu,
çocukluğumun huzur dolu günlerini
ne kadar özlediğimin farkına vardım.

Aralık ayı demek Noel demekti,
önce çam ağaçları çıkardı piyasaya,
aslında düşünüyorum da o kadar da güzel değildi o ağaçlar
seyrek seyrek dalları olan asimetrik ağaçlardı
ama kokuları güzeldi hem de çok güzel.
Babam ağacı getirdiğinde
mis gibi çam kokardı evin içi.
Şimdiki gibi her yerde ağaç süsü bulmak da mümkün değildi
itinayla saklanan, incecik camlardan yapılı süsler kutularından çıkartılır,
tek tek ağaca asılırdı.
Kar niyetine annem ağaca pamuklar serpiştirirdi
ama öncesinde ışıklar birer birer gözden geçirilip
düzgün bir şekilde ağacın her yerine eşit olarak yerleştirilirdi.

Bir sene öncesinden gelen Noel tebrik kartları da ağacın üstünde yerlerini alırdı,
hatta masanın ortasında
koca bir vazoya konulan “kokina”ların
asli görevi Noel kartlarını sergilemekti.
Yeni gelenler de duvara asılırdı.
O zamanlar ne kadar da çok kart yollanırmış
unuttuk o güzel geleneği,
reklam için firmalardan bile gelmiyor artık bayram tebrikleri.
 
Ağacın süslenmesi bittikten sonra
evin tüm ışıkları kapatılır ve ağacın ışıkları yakılırdı.
Nefessiz kaldığımı hatırlarım,
çocukluğumun en büyülü anlarıyla doludur Noel anılarım. 

En büyük eğlencem
karanlıkta ışıl ışıl yanan ağaca bakıp hayaller kurmaktı,
yanıp sönen ışıkları seyrederek uykuya dalardım.

Çocukluğumun Noel’ine dair hatırladığım bir başka şey de
Noel Baba’ya yazdığım, yazdırttığım mektuplardı.
İstediğim hediyeler gelir miydi hatırlamıyorum,
aslında o zamanlar,
yani benim çocukluğumda
çok fazla seçeneğimiz yoktu,
ama yine de hediyeler gelirdi.
Hafızamı zorluyorum
bir türlü ne yazdığımı,
Noel Baba’dan neleri istediğimi hatırlayamıyorum.

Bir keresinde eşek istemiştim
Noel miydi bilmiyorum ama
canlı bir eşek isterim diye tutturmuştum.
Bir de Rodi’nin şapkasından istediğimi hatırlıyorum,
Hani Teksas’da Çelik Blek’in küçük arkadaşı Rodi var ya,
işte onun giydiği kuyruklu kürk şapkadan istemiştim.
Ne eşeğim ne de Rodi’ninki gibi kuyruklu bir kürk şapkam oldu
ama olsun
çok güzel, mutlu bir çocukluk yaşadım,
huzur dolu,
güzel hayallerin olduğu bir çocukluk.

Noel Baba’ya inanmaktan ne zaman vazgeçtim bilmiyorum,
belki de vazgeçmemişimdir,
sadece ilişkimize ara vermiş olabilirim.
Hala ona ihtiyacım olduğunu hissediyorsam
ki şu aralar onu gerçekten çok özlüyorum,
demek ki ona inanmaktan asla vazgeçmemişim.

Benim bir kahramana,
hayali de olsa bir kahramana ihtiyacım var.
Gücü sevgi ve umut üzerine kurulu bir kahramana,
belki de o yüzden Noel Baba’yı bu kadar çok seviyor ve özlüyorum.
Onun gücünde şiddet yok,
silah yok,
o kimseyi öldürmüyor,
kimsenin ölümüyle kahramanlaşmıyor.
O çocukları olduğu gibi kabul ediyor,
yarmazlıklarını oyun olarak görüyor
onlara gözdağı vermek için kömür kozunu kullanıyor olsa da
hiç kömür bırakmıyor.

Benim bir kahramana ihtiyacım var,
gücünü çocuksu hayallerden alan bir kahramana.
Noel Baba’ya mektup yazma vakti geldi de geçiyor,
bu sefer uzun bir mektup yazacağım ona,
önce ruh halimi anlatmakta fayda var.
Mutluluk, huzur emicilerin
bana çok gördüğü hayallerimden bahsedeceğim.
“Çocuklara iyi bak” diyeceğim ona,
ellerinden yaşam hakkı, gelecekleri alınan çocuklara.
Annelerini de korumasını isteyeceğim,
çünkü şu aralar en umutsuz olanlar anneler,
kendimden biliyorum,
çocuklarımızı neyin beklediğini bilmemek çok ürkütücü.
Sonra üzerimize peri tozu serpmesini isteyeceğim,
gerçi peri tozu Peter Pan’da vardı ama olsun
Noel Baba da mutlaka bulur bir yerlerden.
Peri tozu içinde huzuru, barışı, hoşgörüyü barındırsın
ama Noel Baba illaki biraz da umut eklesin içine,
galiba en kötüsü umudu yitirmek…

Bugün Kasım ayının son günü,
2015 daha bitmedi
ama beni çok yordu.
Sene sonunu beklemeden
onbirinci ayın sonunda vedalaşacağım ben 2015’le.
Aralık ayını ise hayal kurmakla geçireceğim,
bir yere ait olmadan,
Araf’ım olacak bu ay benim...

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Uçan
 2 Aralık 2015 Çarşamba 11:50
Nardoğan Bayramı ile ilgili yorumunuzu ve bu yazınızı okudum.Her şeyi Türklere bağlayan ben değilim.O bir bilim insanı Sümerolog Muazzez Hilmiye ÇIĞ'dir.Okullarda verilen tarih bilgilerimizin çok yetersiz olduğunu ileriki yıllarda fark ettim.Neredeyse kırk bin yıllık tarihi geçmişe sahip Türk milletinin Dünya'nın her tarafında izler bıraktığını belirten bir çok yazar var.Ben bunlardan Haluk Cemil Tanju'nun Tunçderililer isimli kitabı ile Kazım Mirşen'in kitaplarını önerebilirim.Kitaplı ve kitapsız dinler ve Noel baba konusunda biribirlerine benzer söylemler bulunmaktadır.Halikarnas Balıkçısı Demre'li Aziz Nikolas'ı Nail Baba olarak tanıtmaktadır.Ünye'dedeniz kenarında kilise kalıntısının ismi de Aya Nikola'dır.Halk bu semti Aynikola olarak isimlendirmektedir.Allah'tan korkar günah işlememeye çalışırım.İnsanım,çiğ süt emdim.Tabi ki de günahlarım vardır.Bunlar için de tövbe eder Tanrı'dan af dilerim.Müslümanlara Allah ruhban sınıfı göndermemiştir.Ancak olsun isteyenler hatta ülemaya soralım diyen yetkililerimiz de var.Sizi günah konusunda Al Capon'a benzettim.Adı geçen çocukluğunda bir bisikleti olsun diye Tanrı'ya yalvardığını ancak bir bisiklet çaldığında bisikletinin olduğunu ve bunun için Tanrı'dan özür dilediğini ve buna devam ettiğini söylemektedir.Siz de böyle !Önce günahı işliyor, sonra papaza gidip çıkarttırıyorsunuz.Bu kolaycılığı tasvip etmiyorum.Yazdıklarımı hoş gör.Saygı,selam ve sevgilerimi sunuyorum.
 Ali Aydınoğlu
 30 Kasım 2015 Pazartesi 20:06
Çok güzel
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz