MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Peşrev saati!
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
25 Temmuz 2017 Salı

Peşrev saati!

AK Parti kongrelerine ilişkin mini değerlendirmenin ardından sıra CHP kongrelerinde…
Kongre ve CHP kelimeleri yan yana yazıldığında ortaya çıkan kimyasal tepkimeye şaşarsınız.
Neler olmaz ki!
Yahut neler olmadı ki?  
Hele hele mesele İzmir’in kongre süreciyse…
Kimyasal tepkime kimyasal patlamaya dönüşür.
Biraz geçmişe gidelim. Yakın geçmişe…
Sandık kaçırmalar sıradan vakalardı.  Hemen her ilçede yaşanırdı.
Uçan delegeyi hatırlıyoruz mesela. CHP Konak kongresiydi sanırım. Bildiğiniz bir delege başka bir delegenin üzerine doğru fiziken uçmuştu.
Bir de uçurulan delegeler, üyeler vardı. En sık görülen de bu vakaydı.
Genel merkez bir mahalleye kafayı taktı mı bazı üyeler listelerden uçurulur, gece yarısı operasyonlarıyla başka mahalleden hatta ilçeden üyeler o mahallenin seçmenine dönüşürdü.
Genel merkez ekibi kazanana kadar da seçimler iptal edilirdi.
Daha neler, neler…
Deniz Baykal-Önder Sav dönemi bu ve benzeri örneklerle doluydu.
Son ana kadar süren liste pazarlıkları, yazılanlar, çizilenler… Bozulanlar…
Kılıçdaroğlu döneminde de kıran kırana kongreler izledik. Ama Baykal dönemi başkaydı.
Baykal’ın İzmir’de özellikle yakından izlediği mahalleler vardı mesela.
Bornova Kazım Dirik, Erzene… Alsancak Kültür gibi.
Kılıçdardoğlu’na milletvekili olduğu İzmir’den mahalle say desek sayamaz belki. Ama Baykal bilirdi. Hem de çok sayıda mahalleyi ezbere sayardı.  Parti içi iktidarı daha önemsediğinden mi yoksa İzmir’in fay hatlarındaki siyasi kırılmalardan korktuğundan mı bilinmez İzmir’de özel talimatla delege yaptırdığı ya da yaptırmadığı simalar olurdu.
Genel Sekreteri Önder Sav’la 2010 kongre sürecinde yaşadığı ayrışma, kaset skandalıyla istifasının ardından yaşanan süreci belirlemiştir. Ya da şöyle ifade edelim. Birileri istifa eden Baykal’ı geri getirmenin kurgusunu yaparken Genel Sekreter Sav’ın Kılıçdaroğlu’nun yolunu açmasının sebebi, 2010 kongre sürecinin İzmir ayağında yaşananlarda gizlidir. Ceplerindeki 400 imzayla Tire’den geriye dönen Kemal Anadol-Rıfat Nalbantoğlu ikilisi çok şey anlatacaklardır zamanı geldiğinde.
*
Türkiye’de demokrasi barometresinin dibi göstermediği yıllardı tabi ki.
AK Parti’de bile çok adaylı kongrelerin yapıldığı, yapılabildiği senelerdi.
Bugünle kıyaslarsak ‘CHP’de ‘ileri demokrasi’ vardı’ diyebiliriz.  
Giderek her şey tek tipleşti. Kurgusal açıdan CHP’nin AK Parti’den farkı kalmadı.
Genel başkanı ‘padişah yapan’ Baykal tüzüğünün üzerine atlayan Kılıçdaroğlu, koltuğa oturduktan 6 ay sonra parti içi iktidarı tam anlamıyla ele geçirdi. AK Parti’ye benzeyen bir yönetim organizasyonu kuran Kılıçdaroğlu 7 yılda 90’a yakın genel başkan yardımcısıyla çalıştı.
Şöyle de denilebilir.
Kaybedilen her seçimin ardından faturayı yardımcılarına, MYK’ya kesti.
Her kurultayda yazdı, çizdi… Olmadı sil baştan bir daha yazdı.
Denedi, durdu. Bir türlü dikiş tutturamadı.
Ama koltuğunu koruyabildi.
*
7 yıllık iktidarı boyunca yaptığı en iyi, en doğru şey Ankara’dan İstanbul’a yaptığı Adalet Yürüyüşü oldu. Birçok eksisini artıya çeviren bu yürüyüş daha önce de belirttiğim gibi birçok CHP’li için ‘içsel bir yolculuk’ demekti.  Dünle, önceki günle hesaplaşma, kol kola girme, yürek yüreğe olma hali yani…
Şimdi bir kongre süreci daha başlıyor.
Adalet yürüyüşü örgüt üzerindeki etkisini yitirmezse kısmen ‘adil, şeffaf’ bir süreç izleyebiliriz.
Değilse bu kongrelerin çok şeye gebe olduğunu söyleyebiliriz.
Hem de çok şeye…
Çünkü herkes biliyor ki bu sürecin galibi 2019’daki maça en az 3-0 önde başlayacak.
Belediye başkanı adayı mı olmak istiyorsun? Önce ilçendeki kongre sürecini kazanacaksın. En azından kazanan tarafta yer alacaksın. Milletvekili mi olacaksın? Aynı şekilde. Hatta meclis üyesi, muhtar…
O nedenle ortalama bir seçimde en az 500 aday adayı bulunan CHP İzmir örgütü 2019’un ön eleme maçı sayılacak bu sürece kilitlenmiş durumda. Şu anda er meydanı aday adayı kaynıyor. Herkes birbirine el ense çekerek kaç kilo geldiğini anlamaya çalışıyor. Ekipler, ekipçikler ittifak peşinde…
Kimileri bir şekilde kaybettikleri önceki maçların rövanşını almanın peşinde… Kimileri de 2019’da hayalini kurduğu büyük-küçük koltukların hayaliyle sahaya inmiş durumda.
Kimileri saldırı, kimileri savunma pozisyonda... Hakemin başla düdüğüyle hareketi, rekabeti bol bir müsabaka izleyeceğiz. Orası kesin.
13 yıldır yerel iktidarın en büyük koltuğunda oturan ve son iki kongredir de örgütsel kontrolünü elinde bulunduran Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve beraberindeki ekibin işi zor.
Son seçimi kıl payı kazanmışlardı zaten. Bu kez 2014’ün rövanşı, 2019’un iştahıyla kenetlenmiş, ağırlıklı olarak genel merkez zırhıyla silahlanmış ekiplere karşı savaşacaklar.
Cevat Durak’tan başlayarak çok sayıda ‘il başkan adayı’ dolaşıyor kulislerde. Kılıçdaroğlu tarafından İş Bankası’na atanan Rahmi Aşkın Türeli’den başlayarak onlarca Büyükşehir adayı da cabası…
Kocaoğlu yapısını bozguna uğratmaya çalışan başka bir ekip Çeşme’den başlayan bir itibarsızlaştırma operasyonun planlarını çalışıyor.
Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ’ın merkezinde olduğu başka bir yapılanma bir önceki kongrede kıl payı kaçırdığı golü bu kez atmayı hesaplıyor.
Uzun lafın kısası Kocaoğlu ve arkadaşlarının karşısında eskisinden daha büyük, daha güçlü bir yapı duruyor.
Bu siyasi kuşatma karşılarında fazla seçenekleri yok. Ya havlu atıp teslim olacaklar ya da kuşatmayı yarmak adına kıyasıya bir savaş verecekler.
Ama bunun için en başta Kocaoğlu’nun vermesi gereken bir karar var. 2019’da var mı yok mu? Öte yandan Kocaoğlu siyasette tek tabanca sayılmaz. Siyasete onun taşıdığı ya da birlikte hareket ettiği önemli pozisyonlarda bulunanlar da var. Onun kararı ister istemez ötekileri de bağlayacak.
Ekipten daha önceki seçimlerde olduğu gibi “Onlara mı bırakaceğiz”  kararı çıkarsa, ilçe kongreleri çok daha renkli, hareketli geçebilir. Sanıyorum herkesin birbirini tartmaya çalıştığı, er meydanında peşrev çektiği aşamadayız. Kimin hangi kademede güreşeceği, kimin sahadan çekileceği ise kısa süre içinde belli olacak.
İzlemeye devam…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Chp
 26 Temmuz 2017 Çarşamba 17:50
Özgür Özel veya Aykut Erdoğdu genel başkanlığa çok yakışır
 Serkan DAĞDELEN
 26 Temmuz 2017 Çarşamba 09:23
ÖNCELİKLE SİZİ TEBRİK EDİYORUM YAZINIZ HARİKA AFFINIZA SIĞINARAK BİR NOKTAYA KATILMIYORUM MUHTAR HİÇBİR PARTİ ÇATISI ALTINDA SEÇİLMEZ ELBETTE SIYASETTE AKTİF BİR ROLÜ VARDIR BUNLARIN BİRBİRİNE KARIŞTIRILMAMASI DİLEKLERİMİLE BUCA MUHTARLAR DERNEĞİ BAŞKANI SERKAN DAĞDELEN
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz