MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Pestisitler, akrilamid ve furanlar ve de fitalatlar
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
10 Eylül 2018 Pazartesi

Pestisitler, akrilamid ve furanlar ve de fitalatlar

Başlığa bakıp da “ne diyor bu arkadaş?” demeyin… Emin olun içinden geçmekte olduğumuz finansal sıkıntılardan da, siyasi hesaplardan da önemli bunlar…

Geçen Cuma günü Bergama Kermesi çerçevesinde BerKM’de barış akademisyeni Bülent Şık ile birlikte dünyanın ve memleketin yeme-içme sıkıntılarını özetle nasıl zehirlendiğimizi  konuştuk. Bendeniz Slow Food hareketinin Türkiye’deki kurucu liderlerinden biri olarak “İyi-Temiz- Adil” felsefesiyle ütopyamızı dile getirdim. Ütopya işte

Şu anda Mutfaktaki Kimyacı kitabı yok satan Bülent Şık ile hem söyleşide hem de yol boyunca yaptığımız sohbette ortaya çıktı ki insanoğlunun en büyük derdi pestisit…

Bülent Şık konuşması boyunca sürekli olarak pestisitlere dikkat çekti. İnanılması güç ama ABD’de her on kişiden dokuzunun idrarında ya da kanında tarımsal toksik kimyasal, yani pestisit kalıntısı bulunuyor. Pestisitler kadınların doğurganlık oranını, erkeklerde sperm sayısını düşürüyor, arıların toplu ölümüne neden oluyor, çocuklarda nörolojik bozukluklara kapı açıyor, suları belki de geri dönüşsüz bir şekilde kirletiyor.

Değerli Bülent Şık’ın düşüncelerini özetliyorum:

Gıdalar pek çok besleyici unsurun yanı sıra toksik kimyasallar da içerebiliyor. Ağır metaller, poliklorlu bifeniller ve dioksinler gibi bazı toksik kimyasallar çevreden bulaşıyor. Pestisitler ve hayvancılıkta kullanılan çeşitli farmakolojik ilaç karışımları ise üretimin belli bir aşamasında bilinçli olarak gıdalara katılıyor. Akrilamid ve furanlar gibi bazıları ise gıdaların hazırlanması-işlenmesi aşamalarında açığa çıkıp gıdalara bulaşıyor. Son yıllarda önem kazanmaya başlayan fitalatlar, vinil klorür gibi diğerleri ise ambalajlamada kullanılan malzemelerden gıdalara geçiyor. Tüm bu nedenlerle gıda ürünleri az veya çok oran ve çeşitte toksik kimyasallar içeren kokteyllere dönüşüyor. Bundan 100 yıl önce gıda maddelerinde bulunmayan binlerce toksik kimyasal önce gıdaların, sonra bedenlerimizin bir parçası haline geldi.

Tarım, endüstri, kentleşme, ticaret gibi pek çok alanda kullandığımız on binlerce toksik kimyasalın yol açtığı sorunların ciddiyetini yeni yeni tespit etmeye başlıyoruz. Çözümü çok zor belki de olanaksız sorunlar ortaya çıkıyor olabilir. Üstelik koruyucu, onarıcı ve önlem alan yaklaşım ve politikaların öne çıktığını söylemek de zor. Toksik kimyasalların kullanımı hızla artarken sorunları daha da derinleştirecek yöntemler kullanılmaya devam ediyor. Hatta pestisit kalıntılarını azaltacak bir cihaz geliştirilmek gibi absürt projelere kafa bile yoruluyor.

Gıdalardaki –ve sulardaki- toksik kimyasallar gerek çeşitli akademik disiplinlerde gerekse halk ve çevre sağlığıyla ilgili ulusal ve uluslararası kurumlarda beslenme, gıda-çevre güvenliği ve biyolojik çeşitliliği tehdit eden en önemli mesele olarak görülse de önleyici çalışmalar çok yetersiz.

Zararlı olduğu bilinmesine rağmen on binlerce toksik kimyasal halen kullanımda. 1930’lu yıllarda dünyada kimyasal madde üretimi 1 milyon ton iken bugün 400 milyon tonu aşmış durumda. Bu kimyasalların sadece yüzde yedisinin insan ve çevre sağlığına etkileri araştırıldı.

Pestisitlerin zararlarının genelde toksik kimyasalların büyük çoğunluğu için de geçerli olduğunu, hatta bazılarının tehlikelerinin pestisitleri aştığını da unutmayalım.

Saygın tıp dergisi Jama’nın geçtiğimiz ekim sayısında yayınlanan ve 2007-2016 arasında doğurganlık tedavisi gören 325 kadın üzerinde yapılan araştırmaya göre, yüksek oranda pestisite maruz kalan kadınların, diğerlerine göre gebe kalma olasılıklarının yüzde 18, canlı doğum yapma olasılıklarının ise yüzde 26 düştüğü belirtildi. Tarım emekçisi kadınların pestisitlere daha çok maruz kaldığı için daha yüksek kısırlık riski taşıdığı da vurgulanıyor.

Sorunlar sadece kadınlarla sınırlı da değil. Son yapılan bir araştırmada Batı toplumlarında yaşayan erkeklerin sperm sayısının 40 yıl içinde yüzde 60 azaldığı açıklandı.

Pestisitlerin doğal hayata ne ölçüde karıştığı, suları ne ölçüde kirlettiği, diğer canlılara ne düzeyde zarar verdiği ile ilgili Türkiye’de yapılmış doğru düzgün tek bir çalışma yok.

2013-2014 arasında Antalya semt pazarlarındaki çeşitli gıda örneklerindeki pestisit kalıntılarını belirlemek amacıyla yapılan bir çalışmada, pestisit oranlarının Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın açıkladığından en az 10-15 kat daha yüksek olduğu belirtildi

Pestisit kullanımının zararsız olduğu, pestisitlerin piyasaya sürülmeden önce güvenlik testlerinden geçtiği iddia edilse de gerçek bu değil. Geçmişte tarımsal üretimde yıllarca kullanılan pek çok pestisit zaman içinde yasaklandı. Bir kimyasal maddenin sağlığa zararlı etkileri olduğuna yönelik şüphelerin ortaya çıkması ile kullanılmasını engelleme veya yasaklama arasındaki zaman dilimi genellikle aşırı uzun…

***

Türkiye’de kullanılan pestisit miktarı yıllık 30-40 bin ton arasında. İller bazında çok büyük farklar var. En çok kullanılan illerin başında yılda 4-5 bin ton ile Antalya geliyor. Gıdalarda pestisit kalıntılarını belirleme çalışmaları Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından; sularda ise Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülüyor. Sağlık Bakanlığının pestisit kalıntıları üzerine yürüttüğü çalışmaların kapsamı ve sonuçları hakkında hiçbir bilgimiz yok. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ise çalışma sonuçlarını zaman zaman açıklıyor, mevzuata aykırı düzeydeki pestisit kalıntılarının yüzde 1-2 civarında olduğunu dile getiriyor. Ancak bu açıklamalar gerçeği yansıtmıyor. 2013-2014 yılları arasında Antalya semt pazarlarındaki çeşitli gıda örneklerindeki pestisit kalıntılarını belirleme amacıyla yapılan bir çalışmada, oranların ürün bazında değişkenlik göstermekle birlikte en az 10-15 kat daha yüksek olduğu belirtildi.

Pestisitlerin zararlarını belirleme açısından da çeşitli güçlükler var. Bu maddelerin kullanımı sonucunda açığa çıkan sağlık zararlarının ne boyutta olduğunu bilmiyoruz. Pestisitlerin gıdalarda bıraktığı kalıntılara ilişkin araştırma çalışmaları çok yetersiz. Pestisitlerin doğal hayata ne ölçüde karıştığı, suları ne ölçüde kirlettiği, doğada yaşayan diğer canlılara ne düzeyde zarar verdiği ile ilgili Türkiye’de yapılmış doğru düzgün tek bir çalışma yok.

Örneğin son yıllarda arı ölümlerinin baş şüphelilerinden biri olarak gösterilen, 20 yıldır ülkemizde en çok kullanılan Neonicotinoidlerin doğaya ne kadar karıştığı, arı ölümlerindeki payının ne olduğu hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Bu konulardaki bilgisizlik epistemik güçlüklerden ziyade bu tip çalışmalara yeterli mali kaynak ayrılmamasından kaynaklanıyor.

Üstelik mesele sadece insanlar da değil. Kuşlardan, balıklara, tozlaşma sağlayan arı gibi böceklere değin pek çok canlı zarar görüyor. Bu konuda da koca bir literatür var. Ancak bilmek, gizli gerçekleri faş etmek, yeterli değil. Hayatın sürekliliğini güvence altına alacak politikalar geliştirme ve uygulamaya koyma konusunda sorumluluğu uzmanlara, akademik kurumlara, siyasal örgütlere bırakamayız. Ya bu kurumların işleyişine müdahil olmalı ya da dayanışma grupları veya inisiyatiflerle gıda ve beslenme konusundaki sorunlara kendimiz çözümler üretmeliyiz.

Meselenin rasyonel düşünme ve doğru kararlar alabilme ile değil, insanın elindekilere sahip çıkma, değersiz olanı fark edebilme becerisi ile daha çok ilgili olduğunu düşünüyorum. Bu becerinin dünyayı sağaltacak bir niteliğe kavuşması, doğadaki diğer canlıları da hesaba katıp meseleye daha geniş bir çerçeveden bakmayı gerektiriyor. Başka hayatların iyiliği için de çabalamak sadece insanı değil sayısız canlı türüyle birlikte yaşadığımız biricik gezegeni de sağaltabilir. (Bu notları birartıbir.org sitesindeki yazısından derledim…)

***

İşte böyle… Zehirle yaşıyoruz özetle.. Bir de su meselesi var. Kısa bir süre sonra onu da yazacağım. Ancak toplantının açılışında Belediye Başkanı Mehmet Gönenç’e hitaben söylediğim gibi Bergama Kermesleri’nde sağlıklı beslenme hep önde olmalı.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 enver olgunsoy
 10 Eylül 2018 Pazartesi 13:43
çözüm üretici koop.larına alım garantili tüketici koop.ları...
 Kardrşim dışarıdan gelen ithal etlerin kontrolu için
 10 Eylül 2018 Pazartesi 12:29
Dışarıdan gelen etlerin veteriner kontrolünü kanunla kaldıran yönetimden ne bekliyorsunuz..KAldı ki var olan kontrolu yok ediyor kimyasalları mı araştıracak..Halkın sağlığı önemsiz yeter ki birilerinin kârına zarar gelmesin...Adamlar domatezin sineği için geri çeviriyorlar almıyorlar onları bile içeride halka yediriyorlar..Kendileri iyice zenginleştikleri için dünyanın en müstesna besinleriyle besleniyorlar saraylarında...
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz