MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Ruh Eşi Kalp Eşi Sevme İşi
Ayda ÖZEREN
YAZARLAR
15 Şubat 2020 Cumartesi

Ruh Eşi Kalp Eşi Sevme İşi

Şarkı Önerisi : Sevmek suçsa suçluyum – Melike Şahin

Eğer doğru kişi ile buluşmuşsanız bu hayatta şanslısınız. Doğru kişi ile hayatınızı birleştirdiğinizi sanıp onu değiştirmek için mücadele veriyorsanız hata yapıyorsunuz. Doğru kişiniz, sizin doğru kişi olmadığınızı düşünüyorsa ve bahaneler üretiyorsa işte o zaman hapı yuttunuz.

Evet, karşılıksız platonik imkânsız aşklardan bahsediyorum.

İçimizi titreten şarkı sözlerinin, şiirlerin arkasında yatan masalsı, yürek isteyen,birbirinden uzakta yaşanan, hiç kavuşulmayan, toplumun karşı çıktığı, dengi dengine olmayan, zamane aşklarını solda sıfırda bırakacak saf temiz, pembe gül kokulu aşklardan.

Hani özlem duyduğumuz artık yazılmayan mektuplar var ya orada yaşanan aşklardan.

İçimdekilerden başka bir hayatım yok” derken Orhan Veli Nahit Hanım’a içindekileri gerçek anlamda dökebilmiş mi?

Diğer tarafta aynı Nahit Hanım’a Sabahattin Ali’nin yazdığı şiir  “imkansız”ı nasıl zarifçe Sabahattince tanımlamış…

“Neticesiz bir aşka verdim gençliğimi

Ne ufak bir temayül ne de bir iltifat gördüm.

Önünde yalvararak söylerken sevdiğimi

Gözlerinde yüzüme inen bir tokat gördüm.”

İki şair. Birbirinden âşık. Biri karşılık görmüş kavuşmaya can atmış; diğeri hep reddedilmiş ama ona olan duygularını yazmaktan vazgeçmemiş.

Avrupa’ya hükmeden müthiş imparator Napolyon’un eşi Josephine’e yazdığı satırların birinde “ruhum üzgün, yüreğim köle, hayal gücüm beni korkutmakta… Seni eskisi gibi sevmiyorum dediğin gün hayatımın son günü olacak” dediğini o dönemin Fransa’sı bilseydi onu lider olarak benimseyiparkasında savaşırlar mıydı?

Kafka’nın Milena’ya yazdığı mektuplara ne demeli? “yanıma gelirsen kör olursun! Batarsın dibe” Aşkına kavuşmamak için beddua sıralıyor peşi sıra.

Frida Kahlo ise dahiyane bir tanım yapıyor sevgilisi Diego’ya. “Tüm sayıların tüm kombinasyonlarısın”

Ahmet Arif Leyla’ya  “üşüyorum, kapama gözlerini” 

Nazım Hikmet Piraye’ye “sen nasıl da her şeyimmişsin benim” diyerek aşklarını dile getiriyor.

Gün yüzüne çıkan eski mektupların satır arası aşkları ve duyguları şimdi ki“İLLET”İŞİMçağında yaşanmıyor ise, o zaman “Sevgililer Günü” nü niye kutluyoruz?

İnce ruhlu şairlerimiz, uğrumuza dağlar delecek sevgililerimiz var mı?

14 Şubat Roma Katolik Kilisesi’nin Aziz Valentin için ilan ettiğine inanılan bir bayram günü aslında. Kapitalist dünyanın “sevgililer gününe” evirdiği icadı olsa da ben bugünün  “SEVGİ GÜNÜ” olarak anılmasından yanayım. Madem “Sevmek işi” kutsal, herkesin her şeyi sevme özgürlüğü var: o zaman iç sesimi yükseltiyorum ve itiraf ediyorum!

İçimdekilerden başka hayatım yok!

Seviyorum...Sabah kuş cıvıltısı ile uyanmayı, Türk kahvesini, dilimi yaka yaka içmesini seviyorum.

Seviyorum…Sabah yürüyüşlerini, insanların birbirini tanımadan selamlaşmasını, güneşi doğurmayı, dalgaların sesini, çıplak ayakla kumlara çimene basmayı, köpek çetelerine havlamayı, martıları beslemeyi, karıncaları takip etmeyi seviyorum.

Seviyorum…Araba kullanmayı, bangır bangır müzik dinlemeyi , o şarkı çaldığında hüngür hüngür ağlamayı, bağıra bağıra şarkı söylemeyi seviyorum.

Seviyorum…Yalnızlığı, kendi sesimi dinlemeyi, kafamı dinlemeyi, düşüncelerimi derlemeyi dalıp gitmeyi seviyorum.

Seviyorum...Dostlarımı, yüksek sesle gülmeyi, sessiz sedasız sürprizleri, arkadan önden konuşmadan gözlere dokunmayı, kadeh tokuşturmayı, çene yarıştırmayı, dans etmeyi seviyorum.

Seviyorum…Ailemi, beni ben olarak bildikleri, herşeye rağmen yanımda oldukları,  bana katlanmaları, koşulsuz sevgi ile bağlılıklarını seviyorum.

Seviyorum...Mesleğimi, yaptığım işi, dürüstlüğü, açık sözlülüğü, öğrenmeyi, öğretmeyi, değer katmayı, meraklılığı, zorluklarla mücadeleyi, başarma azmini, ekip ruhunu, bir ekibin parçası olmayı, üretmeyi seviyorum.

VeeeSeviyorum…Vatanımı, şehrimi, büyüdüğüm doğduğum toprakların her karışını seviyorum. Bayrağımın rengini, İstiklal Marşında veya 10. Yıl Marşında tüylerimin diken oluşunu, her felakette bir olan memleketim için döktüğüm gözyaşımı seviyorum...

Sevmek suçsa suçluyum.

Kendimi tüm SEVDİKLERİMLE seviyorum!

Kitap önerisi : Yalnız seni arıyorum – Orhan Veli (YKB Yayınları)

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Sami
 20 Mart 2020 Cuma 05:08
YouTube önerisi: Pale blue dot Hep siz mi önereceksiniz :)
 Özgür
 18 Şubat 2020 Salı 00:01
Tek kelime sımsıcak.. ??????
 Neslihan Silahdar
 17 Şubat 2020 Pazartesi 09:07
Yazılarınızın tiryakisi oldum
 s. dilsiz
 16 Şubat 2020 Pazar 13:13
takdirle.... çok güzel yazı olmuş, içten ve en yalın ifade... sevgiler
 Saadet Sökmen
 15 Şubat 2020 Cumartesi 22:21
Kalemine sevgi dolu yüreğine sağlık.Muhteşem????
 m.ali usmen
 15 Şubat 2020 Cumartesi 14:23
Ayda'cım maşallah her makalen daha anlamlı ve akışkan tebrikler..........
 Fatış Taner
 15 Şubat 2020 Cumartesi 14:21
Aydacım ve yine döktürmüşsün??Bizde seni çooook seviyoruz canımmmm??
 Nehir Deniz
 15 Şubat 2020 Cumartesi 13:58
Nefis bir yazı. Benim gibi hisseden burinin olmasi ne kadar heyecan verici
 Adnan Sözeri
 15 Şubat 2020 Cumartesi 11:38
Bu yazınızı okuma fırsatını bulan herkes, masaya yumruğunu vurup, ege efe''si gibi heyttt deyip kendini sokağa atmış, temiz havayı sonuna kadar içine çekmiş ve herkese mutlu bir gülümseme ile günaydın demiştir. Tıpkı benim gibi. Kalemine sağlık Ayda kardeşim.
 Pınar Melli
 15 Şubat 2020 Cumartesi 11:16
Sevmek kadar,sevgini kendi dilinde ifade edebilmek ne kadar hayranlık uyandırıcı... Yüreğine sağlık,müthiş bir yazı.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz