MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Siyaset dili…
Kemal ARI
YAZARLAR
31 Aralık 2020 Perşembe

Siyaset dili…

Hiç sevmiyorum bu dili, hiç!

Bir siyasetle uğraşan kişi; ister siyasi görüş olarak bana yakın olsun, ister olmasın; hiç önemli değil; çıkıp da siyasete şiddet dilini sokuyorsa, kutuplaştırıyorsa ve öfke kusarak konuşuyorsa, derhal tiksiniyorum!

Sevmiyorum arkadaş, yalan mı söyleyeyim?

Gerçekte insanımızın genel olarak bu dilden hoşlanmadığını da söyleyebilirim.

Benim gözlemlerim böyle, yanıldığımı da sanmıyorum.

Belki kahvede otururken, bir arkadaş grubunda şakalaşırken, sanki futbol takımı tutar gibi bir dille konuşup, gündelik yaşamın içinde bir parça da tiye alarak, belki “seninki daha çok fena vurdu, benimki çok daha fena vurdu” yaklaşımları ortaya konulabilir…

***

Ancak bunun gerçeği yansıttığını sanmıyorum.

Buna aldanmayalım.

Hem kahvedeki adam ne kadar toplumun genelini temsil edebilir ki?

Eğer anne babalar, siyasetçilerin konuştukları sözcükleri dikkate alarak, çocuklarının terbiye dili bozulmasın diye onlar adına kaygı duyuyor ve dinlememeleri için önlemler alıyorlarsa, bunda bir sorun görmüyor muyuz?

Sonuçta insanların kendi vicdanları, iç sesleri var; dilleri bir şey söyleyebilir ama gönüllerinden süzülüp gelen o dil, kulağına bambaşka şeyler söylüyordur, biliyorum bunu.

“Geç yahu!” diyordur; “Kendi diline hakim olamayan bir kafa, nasıl memleketi yönetecek? Kahvehane mi burası, bu dil, devlet yönetebilir mi?”

Bu durumda olması gereken ne?

Daha barışçı, daha dışlamayıcı, daha kapsayıcı bir dil…

Gerçekten de Fırat’ın ötesinde bulunan bir koyunu sahibine, yani hakkı olana hakkı neyse verebilen yöneticilere çok ihtiyacımız var.

Barış dili, devlet yönetmede en büyük güçtür, bilene…

Rakibini aşağılarsın, gülünç duruma düşürürsün kendince; bir açığını yakalarsın şark zihniyetiyle ve onu uzatır, eğer, büker, bambaşka bir hale getirebilir ve böylece toplumun önünde puan toplamaya da kalkışabilirsin…

Bir iki kez para etti bu yöntem diye, her zaman edecek diye bir kural yoktur.

Sonunda mutlaka aklıselim galip gelir, mutlaka…

O nedenle siyasette yer alan, almak isteyen ekabire önerim şudur:

İtidal arkadaş itidal, sabır ve lütfen kibar bir dil…

Nasıl mı?

Eskilerimiz ne güzel demişler:

“Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır!”

***

Açın eski siyasilerimizin birbirleriyle konuşmalarına, tartışmalarına o seviyeyi, düzeyi, nezaketi ve şıklığı görürsünüz.

Acı dil, keskin kılıçtan bile daha yaralayıcıdır.

Yaralanan yalnızca bir siyasi aktörün karşısındaki rakibi değil ki?

O kişinin nezdinde büyük toplum kesimleri.

Siyasetçi yalan konuşmamalı, yalanım açığa çıkarsa diye korkup, mahcubiyet duymalı; ar haya etmeli.

Siyasetçi toplumu yanıltma yoluna gitmemeli, gerçeği değiştirerek topluma sunmamalı.

Siyasetçi elindeki gücün gerçekte kendi gücü olmadığını, o gücün ulusa ve kendilerine oy veren kesimlere ait olduğunu zinhar aklından çıkarmamalı.

Siyasetçi asla hukukun dışına çıkmamalı, hakkı, hakkı olana teslim etmeli ve hukukun üstünlüğüne gözü gibi titremeli.

Bozulan hukuk, bugün birilerini kesiyorsa, gün döner, bu kez de başkalarını keser, bunu unutamayız.

O nedenle hukuktan başka, güveneceğimiz ne olabilir ki?

Bizim derhal bu dile, nezakete ve şıklığa gereksinimimiz var.

Acilen duyurulur!
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz