MENÜ
İzmir 17°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Siyasetin sefaleti
Tayfun MARO
YAZARLAR
14 Aralık 2017 Perşembe

Siyasetin sefaleti

Siyasal partilere bakış açımızı değiştirmenin zamanı geldi de geçiyor… Yeni Dünya düzenini algılamasını sağlayacak yapısal dönüşümü gerçekleştiremeyen siyasal partiler, toplumsal yaşamın gerektirdiklerine artık cevap veremiyor.

Öncelikle, parti örgütleri ve siyasal yaşama bakış açısı, o partiye oy veren seçmenleri temsil etmiyor. Temsilde sorunu var.

Siyasal partiler, sistemin tanımladığı siyasal alanda, iktidarda veya muhalefette, yine sistemin koyduğu kurallar içinde siyaset yapıyor. Oysa toplumun sistemle sorunu var. Tarihsel olarak kaçınılmaz sona yaklaşan sistemde, siyaset biçimi ve dili etkisini kaybetti.

Kısacası, siyasal partilerde örgütlenme, hiyerarşik yapı, yönetim anlayışı ve temsil çok sorunlu... Toplumların siyasal talepleri ile siyasal partilerin programları arasındaki bağlar iyice zayıfladı.

 

Türkiye’de iktidar partisi, islami bir düzen kurmak iddiasında; Başındaki tek adama koşulsuz itaat eden örgütü ve siyasi kadroları var. On beş yıldır yoluna devam ediyor. Yüklendiği misyon itibarıyla, AKP’yi, sözünü ettiğim tükeniş sürecindeki siyasal parti kategorisinde değerlendirmek doğru olmaz. Bu parti bambaşka bir vaka… Gerçi, tükenmesine tükeniyor da, iktidar aşınmasına bağlı tükeniyor.

HDP, ha keza, Kürt meselesinde yüklendiği misyon itibarıyla çok farklı bir siyasal kimlik sergiliyor. Yani sözünü ettiğim tükeniş sürecinden henüz nasibini almıyor.

Geriye, ülke siyasetinde oynadıkları belirleyici rolleri gereği öne çıkan CHP, MHP ve MHP’den zuhur eden İYİ Parti kalıyor.

 

Ana muhalefet partisi CHP, küresel dönemde ortaya çıkan değişim ihtiyacını ve yeni sosyolojinin gerektirdiklerini kavrayacak işleyişten uzak siyasal partiler arasında, en tepede yer alıyor.

Neredeyse bir iktidar partisi performansıyla hergün sinirlerimizi bozmayı bir şekilde beceren CHP, muhalefette olmayı kendi doğal durumu olarak görmekten vazgeçmediği sürece, bu durum değişmeyecek. Onlar iktidara kızacak, biz onlara…

CHP’nin yaptığı muhalefet, AKP eleştirisinden öteye pek geçemiyor. Ne ki, bilgi toplumundan bilişim devrimine giden yol, çok daha fazlasını gerektiriyor. Ülke ve Dünya problemleri karşısında, siyasetin, toplumsal alanın ve ekonominin nasıl yönetileceğine dair ikna edici bir program oluşturamayan CHP, Türkiye’yi AKP’nin siyasal islamına bir anlamda mahkûm ediyor.

 

Yeryüzü, kapitalizmin yükünü daha uzun süre kaldıramayacak. Ortaya çıkan öncüller, sistem krizinin daha da derinleşeceğini gösteriyor. Kapitalistler, sistem krizini bitirecek araçlardan yoksun.

Böyle bir zamanda, solda siyaset yapma iddiası taşıyan CHP yeni bir şey söyleyemiyorsa; elbet de bu durumun, tükenişin karinesi olduğunu düşüneceğiz.

Ülkede olan biteni gören bir insan için, CHP örgütlerinin bu koşullarda ne işe yaradığını anlamak mümkün değil. Herkes kongrelerde çok mutlu, çok neşeliydi…

Oysa her iki kişiden birinin ülkenin geleceğine dair çok derin kaygıları var. Siyasetten umudunu kesen kesene… Örgütler ise kendi derdinde...

 

MHP’ye gelince, Erdoğan ile kol kola, iktidar partisi gibi hareket ediyor; muhalefet partisi olarak görmek mümkün değil. İktidarın yaptıklarına sorgusuz sualsiz kefil falan oluyor… “Deve desen deve değil, kuş desen kuş değil” bir durum var ortada. Ne olup bittiğini zaman gösterecek. 15 Temmuz’dan beri, Erdoğan mı Bahçeli’yi, Bahçeli mi Erdoğan’ı kontrol ediyor, pek belli değil…

 

İYİ Parti’den nasıl bir parti çıkar, bunu söylemek için çok erken. Ancak, yeni bir şey söylemeye niyetli olduklarını söylemek de mümkün değil. Muhafazakârları toparlayacak gibi durmuyorlar...

 

Sonuç olarak, mevcut siyasal partiler, iktidarıyla muhalefetiyle, Türkiye’ye doğru dürüst bir gelecek vaat edemiyorlar.

AKP, değişimi siyasal islamda arıyor; iyi kötü değişimi yöneten siyasal parti olarak iktidarda...

CHP, ülkeyi ayağa kaldıracak programdan yoksun, muhalefeti örgütlemekten uzak. Umut da veremiyor. İktidar çevrelerinin yolsuzluk dosyalarını açıklamakla meşguller.

MHP ve İyi Parti, kozlarını paylaştıklarında, durumun ne olduğunu anlayacağız.

HDP, Türkiye partisi olmak ile Kürtlerin partisi olmak arasında… Belediyeler elinden alınmış… Milletvekilleri içerde… Bütün bildiğim, ülkenin bu partiye ihtiyacı var.

 

Fakat asıl ihtiyacımız olan; demokrasinin, siyasetin ve siyasal partilerin, yeni Dünya düzeni koşulları gereğince, tartışılması ve yeniden söylenmesidir.

Bu yapılmadıkça, AKP zihniyetinin yönetemediği Türkiye ve CHP muhalefetinin yönlendiremediği siyaset, hepimizi kahretmeye devam eder.

Siyasetin sefaletini, siyasetçilerden başka, kafası çalışan herkes görüyor. Onlar da artık görmeli

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Mümtaz Adaer
 14 Aralık 2017 Perşembe 17:06
CHP ye muarız olmak onu eleştirmek bu arada AKP'ye de karşıt gibi görünmek en kolay siyasi eleştiri oluyor.Salt yapamadıklarını söyleme CHP'nin beyim. Bir de şunu şöyle yap gibi bir şeyler okusak da ne imiş meramın anlasak.
 Zafer Zafer
 14 Aralık 2017 Perşembe 12:51
AKP, MHP veya İyi Parti ve HDP ile ilgilenmiyorum.. Beni ilgilendiren parti CHP.. Lakin oradaki durum da dediğiniz gibi tam bir sefalet.. Bülent Ecevit 70'li yıllarda, "toprak işleyenin, su kullananın" gibi sloganlarla, "ne ekeceğimize biz karar veriririz" örneği onurlu dış politikalarla, "köy kent" benzeri tasarılarla yani halkın/ulusun yararına değişik söylemlerle CHP'nin oylarını göreceli olarak zirveye taşımıştı.. Şimdi ise bakıyorsunuz; ne Kılıçdaroğlu, ne de ekibi veya ne de parti içinden bir milletvekili herhangi bir proje dile getiriyorlar.. Yaptıkları tek iş, kahvehane ağzıyla kayıkçı kavgası yapmak.. Bir de maŞŞallah tüm partilerin milletvekilleri gibi enlemesine genişledikçe genişlemek(yanaklarından kan damlıyor).. Uzun sözün kısası haklısınız, siyasetten umut yok.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz