MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Sosyolojik açıdan Avrupa’da yaşayan Türklerin karşılaştıkları kültürel sorunlar, zorluklar
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
23 Mayıs 2020 Cumartesi

Sosyolojik açıdan Avrupa’da yaşayan Türklerin karşılaştıkları kültürel sorunlar, zorluklar

11. Jüri Üyesi: (Ayağa kalkarak) Özür dilerim, tartışmamızda…

10. Jüri Üyesi: Özür dilermiş. Neden bu kadar kibarsın ki…

11. Jüri Üyesi: (10. Üyenin gözlerinin içine bakarak) Aynı senin kibar olmama nedeninden dolayı kibarım. Büyürken bana verilen terbiye nedeniyle…  

“12 Öfkeli Adam” tiyatro oyununda farklı kültürel özgeçmişleri olan 12 jüri üyesi cinayet suçuyla yargılanan bir çocuğun suçluluğuna karar vermek zorundadır. Özgeçmişleri farklıdır, duygusal ortam gerginleştiğinde 10 ve 11 inci jüri üyeleri tartışmaya başlar. Ünlü sosyolog Hofstede “Dünya farklı düşünen, hisseden, davranan insanlar, gruplar, milletler nedeniyle çatışmalarla doludur” der.

“Kültür, genlerimizden gelmez, sosyal çevremizden öğreniriz” diye ekler. “Kültür, çevremizdeki insan davranışlarını anlamlandırmamızı, değer yargılarımızı bilişsel bir şema içine koymamızı sağlar” der araştırmalarında Erez ve Earley. Kısacası kültür, zihnimizin kolektif programlaması içinde diğer gruplardan ayrı bir şekilde nasıl düşündüğümüz, nasıl hissettiğimiz ve nasıl davrandığımızdır.

Kurtuluş Savaşımız kültürel duygu ve düşüncemizin davranışımıza nasıl yansıdığının çok iyi bir örneğidir. Yabancı tarih kitapları kültürümüzü incelerken Türk’ün esaret kabul etmeyeceği, bağımsızlık için ölümü hiç düşünmeden göze alacağı ifadeleriyle doludur. Yine, kültürümüzde aile bağlarının yakınlığı bizleri Avrupa ülkelerinin kültüründen ayrı düşüren önemli faktörlerden biridir.

Sosyolog Hofstede, kültür paradigmalarını inceleyen büyük bir araştırma yapmış ve kültürleri dört boyutta incelemiştir:

  • Bireysellik/Kolektiflik
  • Güç Mesafesi
  • Bilinmeyenden Kaçınma
  • Maskülenlik/Feminenlik

Burada “boyut” sözcüğünden kasıt, deneysel ve gözleme dayalı bir araştırma sonunda bulunan bilgilerin bir grupta toplanabilmesi. Hofstede, bu araştırmasını 64 ülkede yapmıştır. Yukarıdaki boyutları tek tek açarsak, bireysellik veya kolektiflikten kasıt, bireylerin birbirlerine ne kadar yakın veya uzak bağlarla bağlı olduğudur. Bireysel toplumlarda bu bağ zayıftır, herkes kendi başının çaresine bakar, kişisel hedefler önde gelir. Kolektif toplumlarda ise aile bağları, komşuluk bağları, vatani bağlar sıkıdır, yardımlaşma, sadakat çoktur, kişisel amaçlardan çok toplumsal amaçlar öndedir.

Hofstede bu araştırmasında en bireysel ABD (91) ve en kolektif Venezuela’yı (12) bulmuştur. Bu sonuç iki uçtaki iki ülkenin kültür değerleri, sürpriz değildir, Bolivar’ın Venezuelası, yıllardır ABD zulmüne, yaptırımlarına direnir, eğilmez. Tarihinde iz bırakan Bolivar Venezula’yı mı şekillendirmiştir, yoksa Venezuela kültürü, Kreola Bolivar’ı mı şekillendirmiştir? Tarihinde Fatih Sultan Mehmet, Atatürk olan Türkiye’yi Fatih ve Atatürk mü şekillendirmiştir, yoksa Türk kültürü Fatih ve Atatürk’ü mü şekillendirmiştir?

Türkiye bu araştırmada 37nci sırada, yani kolektif özellikleri bireysel özelliklere ağır basan bir gruptadır. Oysa Birleşik Krallık, Almanya, Hollanda, Fransa bireysel özelliklerin ağır bastığı ABD’ye yakın gruptadır. Bu noktadan bakıldığında Avrupa’da yaşayan Türkler kültür açısından ters kutuplardadır ve bu sık sık karşımıza sorun olarak, kültür karmaşası olarak çıkar. Her zaman biz Türkler Avrupalıyı anlayamayız, onlar da bizi anlayamaz.

Güç Mesafesinden kasıt ast üst ilişkisi, mesafesidir. İşyerinde, ailede, okulda, herhangi bir kurumda, o kurumun karar verici olanları ile karar verenlere uymak zorunda olanlar arasındaki mesafedir. Aile kurumunda kararı baba, dede, iş yerinde, okulda müdür, öğretmen verirse ve bu karara karşı çıkmak, tartışmak diğer üyeler tarafından kabul edilemez, çekinilen, korkulan bir durum ise bu yüksek bir Güç Mesafesine işaret eder. Kararın ortak alındığı aile, işyeri gibi kurumlarda Güç Mesafesi azdır.     

Hofstede’in araştırma sonuçlarında en yüksek Filipinler, (94) en düşük Avusturya (11) çıkmıştır. Türkiye yine yüksek taraftadır (66). Bu açıdan bakıldığında, yine Avrupa’da yaşayan Türkler Filipinliler kadar olmasa da bir kültür karmaşasının içinde kalırlar. İşyerinde, ailede, okulda Türk kültürü ile büyüyen kişiler sıkıntı çekebilir. İki kültür arasında kalabilirler.

Üçüncü boyut olan Bilinmeyenden Kaçınma; bilinmeyen, gelecekle ilgili sorunlarda ne kadar tolerans sahibi olduğumuz, duygusal açıdan nasıl başa çıktığımıza işaret eder. Yüksek çıkan toplumlar bilmedikleri, risk içeren şeylerden kaçınırlar, istemezler, bilinmeyenden yorgundurlar, daha tutucudurlar, kuralları çoktur. Düşük çıkan toplumlar bilinmeyenden korkmaz, kaçınmaz, risk alırlar, farklı fikirlere açıktırlar, daha az kuralları vardır.   

Hofstede araştırmasında en yüksek Yunanistan, (112) en düşük Singapur (8) çıkmıştır. Bu sonuç da sürpriz değil. Yunanistan yüzyıllarca Osmanlı boyunduruğu altında, daha sonra Avrupa’ya bağımlı, sürekli ekonomik krizlerle boğuşan bir toplumdur ve bilinmezden bu nedenle çekinir. Singapur ise varsıl bir şehir devletidir, bu da orada yaşayanlara bir emniyet duygusu verir. Yıllardır ekonomik krizlerle, depremlerle, terörle boğuşan Türkiye 85 puanla yüksek taraftadır, varsıl İngiltere 35 puanla düşük taraftadır. Yine, bu açıdan bakıldığında Avrupa’da yaşayan Türklerin kültürü, Avrupalı kültürle uyuşmazlık içindedir.

Maskülen/Feminen’den kasıt sosyal ego, erkek girişkenliği, başarıya odaklanma karşısında besleyen, büyüten kadın modelidir. Maskülen toplumlarda hem kadın hem erkek girişken, rekabetçidir, başarı her şeyden önemlidir. Feminen toplumlarda hem kadın hem erkek birbirini koruyan, kollayan, yardımlaşan özelliklerdedir. Hofstede araştırmasında en maskülen Japonya (rekabetçi, başarıya odaklanmış) en feminen İsveç (birbirini düşünen toplum) Türkiye ise 45 puan ile feminen tarafa daha yakın ama daha rekabetçi olmaya doğru giden özellikte bulunmuştur. Avrupa’da yaşayan Türkler açısından burada da zorluk görülmektedir.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Lombak
 25 Mayıs 2020 Pazartesi 12:33
Modelleme bizim toplumumuzun ölçütlerine dayanmadığı için bunun üzerinden Türkleri analiz etmek de sağlıklı sonuç vermeyebilir. Bu ying/yang tarzı çarpıtılmış budizm tarzı ölçümü pek doğru bulamadım.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz