MENÜ
İzmir
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Sporun geleceği
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
20 Şubat 2018 Salı

Sporun geleceği

Son yıllarda yapılan uluslararası ölçütlerdeki stat sayımız 20’yi geçti. Yapımı devam edenler ve yatırım planlarına alınanlar da bittiğinde sayısı 50’yi geçecek. 

Ne var ki bu spor ve tesis politikasıyla sayı 100’ü geçmiş olsa da şampiyon sporcu yetiştiremeyiz. Çünkü statlar sadece futbol için yapılıyor.

Ülke içindeki yarışmalarda dopingin izine rastlanmazken, nedense uluslararası yarışmalarda, özellikle atletizm, halter ve güreşte aldığımız doping cezaları ülkemizi dünyaya rezil etti.

Ama kimsenin umurunda değil.

Spor yapabilecek yaklaşık 30 milyon gencimiz var. Azmış gibi yabancı sporcuları da Türk vatandaşı yapıp onları yarışmalara gönderiyoruz.

Ancak başarı yine yok!  

Anlayacağınız, spor politikamızı ve tesislerin niteliğini değiştirmemiz kaçınılmaz oldu.   

Sadece futbol için yapılan statlardan amatör branşların yararlanması mümkün değil.

Gelelim futbol sevdamıza..

Süper ve 1. Ligde oynayan Türk futbolcu sayısı her geçen gün azalıyor. Öyle ki, yurt dışında yetişip liglerimizde oynayan Avrupalı Türk oyuncular olmasa İstiklal Marşı okuyacak oyuncu bulamayacağız.

***

Liglerimizde elle tutulur oyuncu çok az. Yurt dışına gidenlerin sayısı ise bir kaç tane.

Oysa Brezilya yurt dışına 15.000’e yakın futbolcu gönderiyor. Brezilya’da futbol ülke ekonomisi için önemli bir gelir kaynağı.

Sıra bize gelince liglerimiz yabancı oyuncuların istilası altında.

Neden? Çünkü;

-Taraftar kaliteli oyuncu istiyor...

-Yöneticiler, Avrupa liglerinde rekabet edecek bir takım kurmak istiyor.

-Yayıncı kuruluş ise abone sayısını artırmak istiyor.

Üç istek bir araya geldiğinde de karşımıza 30 milyona yakın israf edilen gençlik ve yabancı oyuncu “istilası” çıkıyor!

Geldiğimiz nokta şudur:

Nüfusun yaklaşık 30 milyonu genç ve spor yapabilecek yaşta olduğu halde…

Acaba neden bu ülkede başarılı sporcu yetişmiyor?

Neden jübile yaşına gelmiş oyunculara milyonlarca EURO/DOLAR ödenmek zorunda kalınıyor?

Ayrıca neden maç başına 25 – 30 bin EURO ödeniyor?  

Oysa;

Spor kulüplerinin 10-20 yaşlarındaki gençlerine asgari ücret ödenebilir.

YÖK; çok sayıda altyapı, sağlıkçı, çalıştırıcı, geliştirici, eğitmen… yetiştiren okullar açabilir.

İyi hoca veya eğitmen eksiği varsa yurt dışından getirilebilir. Yabancı hocaların görevi yüzlerce genç hoca yetiştirmek olacaktır. Yetişmiş genç hocalar da ülkenin her yöresine dağılarak her branşta başarılı oyuncular yetiştirmeye çalışacaklardır.

İl, bölge ve milli takım seçmelerine alınan her sporcuya ve onu yetiştiren kulüp ve hocasına da ekstra prim ödenebilir.

İlçeler imar planlarında ve yatırımlarında genç nüfus sayısına göre en az üç spor kompleksi yapmak ve başka amaçlarla kullanılamayacak şekilde yerlerini ayırmak zorundadır.  

Belediyeler bütçelerinin belli oranlarını tesis ve işletme giderlerine ayırmalılar.

Gençlik ve Spor Bakanlığı da, memur maaşı ödeyeceğine, başarılı sporcu yetiştiren kulüp ve belediyelere kendi bütçesinden pay vermelidir.

Bu sistemin çalışması için de il, bölge ve ülke çapında çok sayıda müsabaka, turnuva ve Türk ve İslam Dünyası yarışmaları düzenlenmesi gerekir.

Bu tür yarışmalarda seçilenler Avrupa, Dünya ve Olimpiyat oyunlarına gönderilmelidir. Madalya ile dönen oyuncuları yetiştiren kulüp, hoca, belediye, takıma hizmet veren her uzmana belli oranda başarı payı verilmelidir.

Sonuç olarak;

-Çok sayıda futbol sahası yapıldığından Süper Lig ve 1. Lig, 25 takımdan oluşmalı. Bu kadar stadın verimli kullanılması maç sayısı ile ilgilidir. 

-“Kent içinde” ve yoğun nüfus barındıran yerlerdeki statlar, çok amaçlı sporların antrenman alanı olmalı. Çevredeki nüfus buralara gerektiğinde yürüyerek gelebilmeli. Seyir statları olmayacağından fazla geniş alan kaplamayacaktır. İki bin kişilik, o da sırasını bekleyen takımlar ve antrenmanları izleyen aileler için olmalı. Spor tesisleri çoğunlukla yürüyüş mesafesinde olacağından trafiğe ek bir yük de getirmeyecektir.

-Özellikle “seyir” amaçlı futbol maçları için yapılacak statlar, ulaşım alt yapısı hazırlanmış kentin dışında inşa edilmeli. Bu statlarda sadece futbol oynanmalı. Seyirciler oyun alanına olabildiğince yakın olmalı ki seyir zevki de o oranda artmış olsun.

-Dünya çapında en çok ilgi gören atletizm, basketbol, voleybol, tenis, güreş, Uzakdoğu sporları, boks… gibi branşlar, semt statlarında yapılmalı.

-Sporda kadın-erkek ayrımı yapılmamalı…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Mustafa Özdemir
 21 Şubat 2018 Çarşamba 10:50
Yorumcu Fatih Sayın haklı; kendisine aynen katılıyorum ve hatta ekleyecek hiçbir şey bulamıyorum
 Mister No
 20 Şubat 2018 Salı 19:36
Care Altinordu sisteminde. Kimse kendini kandirmasin. Eger Altinordu gibi hem alt yapiya hemde ilkeli, dürüst futbolculara yönelmezsek, diger Ülkelere mal mal bakariz.
 Fatih Sayın
 20 Şubat 2018 Salı 18:05
Biraz da gençlerimiz bu konuda azimli ve sabırlı olmalı. Mesela çok eski tanıdığım arkadaşlarımdan Fikret Aslan bey iyi futbolcu olabilirdi keza ofis arkadaşım Mustafa Özdemir de çok yetenekli idi. Ama bu iki Elazığlı arkadaş yeteneklerini azim ile birleştirip sabırlı olamadıklarından Türk futbolu iki yetenekten mahrum kaldı. Biraz da iğneyi kendimize batırmamız lazım. Ha şunu söylemeden edemeyeceğim Mustafa Fikret’ten daha iyiydi. Yorum yapan Rafet Karabağ’a hocam da çok iyi bilir.
 Abdullah Çağri ELGÜN
 20 Şubat 2018 Salı 15:47
Sevgili Harun Bey, Yine bugün güzel bir konuya temas etmişsiniz. Güreşin yaninda ABA GÜREŞİ dediğimiz JU DO da atasporlarımız arasında yer aliyor. Türkler''in ilgiyle ve severek yaptığı sporlar arasinda KARATE, TAEK WON DO ve diğer uzakdoğu sporları da bulunuyor. Bale, yüzme, cirit atma, boks da ilgi çekici başka sporlarımızdandır; fakat kapalı alanların buna bunlara uygun hale getirilmesi gerekir.. Selamlar
 Rafet karaboğa
 20 Şubat 2018 Salı 11:16
Çok doğru hocam tespitiniz yerinde yalnız futbol için sadece yeni stadlar değil son derece modern kapalı spor salonları yüzme havuzları vs ama buyurduğunuz gibi yine başarı yok bu iş sistem işi
 Fikret Aslan
 20 Şubat 2018 Salı 09:41
Türkiye Futbol Federasyonu başkanının Yıldırım Demirören olduğu bir ülkede futbolu sevmek mümkünmü? Böyle bir adamın yöneticilik yaptığı bir ülkede yaşamaya utanan en az 80 milyon insan varken bu adam hala görevine devam ediyorsa spor ahlakından falan bahsetmeye ve sporcu yetiştirmekten bahsetmeye gerek yok bence.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz