MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Tost, tost diye…
Erkan SEVÝNÇ
YAZARLAR
30 Ekim 2019 Çarşamba

Tost, tost diye…

Tost deyip geçmeyin… Midemiz “acıktım” sinyali verince aklımıza ilk gelen yiyecek tost. İki dilim ekmek arasına konan bir peynir parçası sadece ülkemizde değil dünyada çeşitli versiyonlarıyla önemli yiyecekler arasında… Sucuk ve kaşarla yapılan karışık tost’un lezzeti dillere destan... Ayvalık tostu, yanında bol köpüklü ayranla Susurluk tostu; sucuklu, pastırmalı, kaşarlı, domatesli Yengen’imiz var…

Tost tarihi, tabii ki ekmekle başlıyor… Un’un en eski arkeolojik kanıtı 30.000 yıl öncesine dayanıyor. Mısır medeniyetinde mayalı ekmek, düz ekmeklerden çok daha hoş sayılan daha hafif bir ekmekti. Sadece bir problem vardı, çöl ısısında uzun süre dışarıda bırakıldı ve yemek zorlaştı…

Çözüm?

Kızarmış ekmek bir yol olarak ortaya çıktı... Ekmek kızartma uygulaması Roma İmparatorluğu'nda popüler hale geldi. “Tost” kelimesi aslında “yakmak ya da yakmak” anlamına gelen Latince “tostum”dan geliyor. İlk elektrikli ekmek kızartma makinesi 1893'te Scotsman Alan MacMasters tarafından icat edildi…

Gurme yazarlardan Mehmet Yaşin, tosta usulüne varıncaya kadar öyle bir güzelleme yapmış ki… “Yok artık, tost yapmanın da usulü mü olur?” dediğinizi duyar gibi oluyorum… O zaman okuyalım Yaşin’den birkaç satır…

“Son yıllarda sağlıklı beslenme taraftarlarının dışladığı beyaz ekmek, lezzetli tostun en önemli malzemesi. Birçok ünlü şef, bu konuda ağız birliği etmişçesine, “Lezzetli bir tost, beyaz ekmek dilimleri arasında yapılır” diyorlar… Bu konunun en ateşli savunucusu ise ünlü İngiliz şef Jamie Oliver. Ekmek kadar dilimlerin kalınlığı da çok önemli. Eğer dilimler kalın olursa, ekmeğin üstü yanar, içindeki peynir ise erimez. Onun için en ideal kalınlığın bir santimetre olması konusunda fikir birliği oluşmuş vaziyette. Bu kalınlıkta ekmek çıtır çıtır oluyor, peynir ise kıvamında eriyor…

Tostun “olmazsa olmaz” malzemesi de peynir... Bu konuda yelpaze oldukça geniş. Taze kaşardan rokfor peynirine kadar uzanan çeşit bolluğu var. Burada önemli olan, peynirin kolay eriyen cinsten olması. Yani bizim çökelek, lor, kelle peynirleri, örgü peynirleri, küp peynirleri… Tost deyince İngilizler’in aklına hemen çedar peyniri geliyor. Gravyer de tosta lezzet katan peynirlerin başında yer alıyor… Amerika’nın ünlü muenster peyniri, tosta çok yakışan bir başka peynir cinsi. Bizde genellikle ucuz olsun diye taze kaşar peyniri kullanılır…”

Tostu hemen hemen her yerde bulmak mümkün. En lüks restoranlardan küçük büfelere kadar. Tabii bir de gemilerde elinde tepsi tost dolaştıranlar… İşte Cem Yılmaz’ın son yapıtı “Karakomik Filmler”de bol bol bu yiyeceğimizi görüyoruz…

Filmdeki hat Harem-Sirkeci. Tost satan çaycı karakter “Aşk Gemisi”nden hatırlayacağınız Ayzek (Isaac)… Dişlerini yaptırmak için paraya ihtiyacı var. Ve bunun için bol bol tost satması gerek…

Karakomik Filmler “Kaçamak” ve “2 Arada” adındaki iki farklı filmden oluşuyor. Arif v 216, G.O.R.A., A.R.O.G., Hokkabaz gibi filmlerle gişe rekorlarına imza atan Cem Yılmaz’ın yönetmen koltuğunda oturduğu ve başrolünü üstlendiği "Karakomik Filmler"de Yılmaz'ın yanı sıra Zafer Algöz, Ozan Güven, Necip Memili, Özkan Uğur, Can Yılmaz, Cemre Ebuzziya, Uraz Kaygılaroğlu, Bala Atabek, Umut Kurt ve Cem Davran gibi isimler yer alıyor…

Cem Yılmaz Yeşilçam’a saygı sunmayı, Hollywood bilim kurgularına selam çakmayı yine atlamamış… Filmlerde satır aralarında güzel espriler, dokunuşlar var. Misal, “Nasıl uzaylı olacağız?” sorusuna, “Yöreselden ulusala, ulusaldan evrensele” şeklindeki cevap... Ya da Amerikalı generalin uzay gemisine harekat düzenlendiğinde “Size demokrasi getireceğiz” lafı…

Karakomik Filmi, hatırlarsanız sosyal medyada eleştirilmiş, hatta #cemyılmazfilminegitmiyorum hashtag'iyle Cem Yılmaz protesto edilmişti. Hatta Karakomik Filmler’in ilk 3 günde 276 bin 86 kişi tarafından izlenmesi buna bağlanmıştı. Kim ne derse desin Cem Yılmaz tırnaklarıyla kazıya kazıya bu konuma gelmiş biri…

“Üniversitenin birinci sınıfındayken ankesörlü telefonun başında ağlamıştım işte… Telefonla dergiye başvurdum... Dediler ki; “Bu şekilde adam almıyoruz…” Zaten “Merhaba ben dergiye gelebilir miyim?” diye adam mı alınır dergiye? Çizersin götürürsün. Ağlamıştım gerçekten. Üzülmüştüm çünkü. Ne bekliyorsam? “Gel o zaman sana kapak çizdireceğiz” mi diyeceklerdi? Birkaç sene sonra gidebildim. Ama 19 yaşında dergiye başlarken de “Ulan geç kaldık be” diye düşünmüştüm. Bana sinemada “20.Yıl Ödülü” verdiler… Daha dün başlamışım gibi gittim aldım. Yirmi sene geçtiğinin farkında bile değilim... Önemli de değil zaten. Bir tane berbat iş herşeyi berbat edebilir”diyor Cem Yılmaz…

Yılmaz, berbat değil yine harika bir iş çıkarmış. Karakomik Filmler’den iki tanesi daha Ocak 2020’de vizyona çıkacak. Bunlardan biri medya konusunda…

Tostumu yedim, bekliyorum…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz