MENÜ
İzmir 18°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Tükeniş zamanlarında sona doğru
Tayfun MARO
YAZARLAR
6 Mart 2020 Cuma

Tükeniş zamanlarında sona doğru

12 Eylül 1980, Cumhuriyet tarihinde bir milattır. Seksen darbesiyle kurulan vasatlar rejimi, ülkenin yaşamakta olduğu tükeniş sürecini tetikleyen koşulları hazırladı.

Vasatlar rejimiyle başlayan değişim ve dönüşüm, değerler sistemini tüketen bozulma ve çürüme eşliğinde, tükenişten yıkıma doğru devam ediyor.

Umursamazlığın ve aymazlığın kuşattığı gündelik hayatta, herkesin sıkı sıkıya kendi doğrusuna sarıldığı koşullarda, kimse kimseyi dinleme ihtiyacı içinde değil.

Her grup, hatta her kişi, haklılığını ilan ederek yürüyüp gidince ortaya çıkan keşmekeşte, itiraz sesleri, sahicilikten yoksun gürültüden ibaret kalıyor.

Birbirini dinlemeden, anlamadan herkes öfke nöbetinde, nefret ekip husumet biçiyor. Üstümüzdeki laneti kimsenin görmeye niyeti yok.

Altını çizerek hatırlatmakta yarar var; Küreselleşme sürecinde toplumsal mutabakat çöktü ve toplumun şirazesi dağıldı. Kamusal alanda normların içi boşaldı.

Ancak din ve etnisite gruplarından Kürtler ve islamcıların taleplerinin yol açtığı toplumsal yarılma, siyasetçiler tarafından doğru okunmuyor. Onlar, bu koşullardan sadece oy devşirmek derdindeler.

Yeniden toplumsal mutabakatın gerekliliği zaman zaman dile getiriliyor olmakla birlikte, bu doğrultuda atılmış tek ciddi adım yok.

Hal böyle iken, siyasal partilerin kendi koşullarını dayatma faaliyetlerinden toplumsal mutabakat ummak, fazla naif bir beklenti olur.

Siyasetçi, kültür ve inanç çatışmasının sert ikliminde zaman dolduruyor.

Ülke yönetiminde uzun zamandır sürükleniyor duygusu veren bir gidişat var.

ABD/AB-Rusya/Çin ekseninde denge politikaları sürdürmeyi beceremeyen Saray yönetimi, yetersizliğin baskısı altında hata üstüne hata yapıyor.

Son olarak Moskova’da Erdoğan-Putin görüşmesinde olan bitenler de gösteriyor ki Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu derin bunalım, sanki iktidarı çıkışsız bırakmış…

Vasatların sığınağı ideolojiler, sağdan ve soldan ülkeyi kuşatıyor. Bu kuşatma sonucu değerler sistemi çökerken, satıhlaşan insan kamusal alanda öne çıkıyor.

Normların yerle bir olduğu kamusal alanda, satıhlaşan insanın öne çıkışı, tükeniş zamanlarıyla hemhaldir. Bileşik kaplar yasası…

Toplumu bir arada tutacak kamusal alanın yeniden inşasını mümkün kılacak yeni bir toplumsal mutabakat, ülke siyasetinin önceliği olmalı...

Ve başarılı bir toplumsal mutabakat, ancak genç kuşakların siyasal alanda sorumluluk almasıyla mümkün olacaktır.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Baba Muhalefet
 7 Mart 2020 Cumartesi 03:35
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve Ulusun kazanımlarının/değerlerinin hiçbir kural veya yasa tanımaksızın namussuzca peşkeş çekilebilmesini kolaylaştırmak amacıyla eli kanlı ABD'nin "oğlanlarınca" haince gerçekleştirilen 12 Eylül 1980 faşist darbesi Türkiye'de solu toprağa gömerek tüm toplumsal/siyasal ve dolayısıyla ekonomik dengeleri alt üst etti. Karşısında muhalefet adına cılız bir iki sesten başka bir şey kalmayan Türkiye'nin ilkel sağı, her türlü girişimi pervasızca uygulayarak, örneğin, "babalar gibi satarak", Ülkeyi bu karanlık günlere getirdi. "İş"in acı yönü, tüm ihanetlerin üzerlerinin kapanması/hesabının sorulmaması ve "yapanın yanına kar" kalmasıdır.
 Tamam. Maro
 6 Mart 2020 Cuma 16:50
Ahmet bey, tam olarak söylediğinizi kast ettim. Selamlar.
 Ahmet
 6 Mart 2020 Cuma 13:03
Satıh’laşan derken sathi’ leşmeyi mi kast ediyorsunuz? Ayırd edemedim... Selamlar.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz