MENÜ
İzmir 15°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Türküm, doğruyum, çalışkanım
Tayfun MARO
YAZARLAR
19 Kasım 2018 Pazartesi

Türküm, doğruyum, çalışkanım

“Andımız” ile başlayan ve “Ezan Türkçe okunsun” ile vites yükselten tartışma, Atatürk’ü hedef alan tavır ve eylemlerle zirve yapmış bulunuyor.

Başlatılan tartışma, Kürtlerin, İslamcıların ve Kemalistlerin bir kere daha birbirine girmesi için uygun bir iklim yaratmış bulunuyor, Bu meseleleri kaşıyanlar yine başardı, maksat hâsıl oldu.

“Kimlik siyasetine herkes karşı fakat kimlik siyaseti yapmayan da neredeyse yok” bir durumdan zuhur eden ikiyüzlü siyaset, toplumsal alanı sürekli olarak karıştırıyor, toplumsal ilişkileri dengeden çıkarıyor.

Batılılaşma hareketi ile islamcı hareket arasında 300 yıldır süren mücadelede, bu yüzyılın başında, İslamcıların iktidara gelmesi ve yüzyıllık rövanşı almak üzere harekete geçmesiyle, yeni bir hesaplaşmanın yolu açıldı.

İslamcılar, küreselleşmeyle yükselen değişim dalgasının üstüne çıkarak kendi islami toplum projesini gerçekleştirmeye koyuldu; yeni yönetin sistemiyle, islamcı dönüşümün bütün kanallarını açmayı deneyecekler. Dönüşümü, 2023’e yetiştirmek istiyorlar…

İkibinli yılların getirdiği islami değişim ve dönüşüm hareketi, toplumun en az %50’sini henüz ikna edebilmiş değil. İslamlaştırmak pek mümkün olmayacak gibi…

Yeni yönetim sistemi üzerinde, bazı kritik değişikliklerin yapılması koşuluyla, konsensüs sağlamak mümkün olabilir.

“Yeni Türkiye” için ihtiyaç duyulan toplumsal mutabakatın zemini islami değil, sekülerdir.

İşte, tam da böyle netameli meselelerin orta yerinde, Andımız, Diyanet, Atatürk, Türkçe ezan üzerinden çözümsüzlük üreten bir tartışma iklimi forse ediliyor. Dikkat!

“Türküm, doğruyum, çalışkanım” demenin zarureti veya sakıncalarına dair süren söz dalaşı, bir kere daha din ve etnisite grupları arasında ayrışmayı derinleştirirken, toplumu, asıl konuşulması gerekenden uzaklaştırıyor. Türk kimliği üzerinden polemik ortamı yaratılıyor.

Mustafa Kemal ve arkadaşları, Osmanlı bakiyesinden bir ulus devlet çıkardı. O günün koşullarında mümkün olanın belki de en iyisiydi. İmparatorluk bir çıkış bulamamıştı.

Bugünün koşullarında, üniter devleti sorunlu bulan islamcılar ve Kürtler, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini tartışmaya açmak istiyorlar; Elbet de tartışılabilir fakat bu tartışma talebi, haklılığın karinesi olamaz.

Unutulmamalı ki laik ve modern Türkiye Cumhuriyeti toprakları üstünde yaşıyoruz; her ne kadar seküler toplum islamcı baskı altında ise de… Bu yüzyıllık hikâyemize yeni bir şeyler eklemek istiyorsak, oturup konuşmak gerekir. Oldubittilerin kimseye yararı yok.

Neredeyse tüm siyasi partiler “örtülü” kimlik siyaseti yaparken, sokaktaki sıradan insana, yani biz yurttaşlara düşen, efendilerimize rağmen, barış ve kardeşlik için yan yana gelmektir.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz