MENÜ
İzmir 10°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Üç Türk’ten biri aşı olmak istemiyor…
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
26 Ocak 2021 Salı

Üç Türk’ten biri aşı olmak istemiyor…

“Cehalet korkuya, korku nefrete, nefret şiddete götürür” demiş büyük İslam Alimi İbn-i Rüşd… Yüzlerce yıl öncesinden sanki bugünkü dünyanın halini görmüş…

Türkiye’de sağlık çalışanlarının aşılaması gayet başarılı gitti. Yaşlıların aşılanması sistemin oturmuş olduğunu gösteriyor. Ama ne yazık ki başlığımızdaki gibi Üç Türk’ten Biri Aşı Olmak İstemiyor…

Dünyanın her yerinde sosyopatlar var. Zirvedekilerini ABD Kongresini basanların arasında gördünüz… Sokaklarda dolaşan sosyopatı seçemiyoruz, maskeden önce de öyleydi, seçemiyorduk ama sosyal medyada özellikle de gerçek kimliğiyle kimsenin girmediği twetterda mebzul miktarda mevcut bunlar… Bunları başta -ki hâlâ var- ya “yok böyle bir hastalık” derken görüyorduk, ya da gereksiz abartıp “hepimiz az sonra ölecez” (öleceğiz değil ölecez) derken. Şimdi de benzer adamları aşı karşıtlığı yaparken görüyoruz… Aşı olmak istemeyenleri eleştirenleri twetter üzerinden öyle karalıyorlar ki; “işte tam bir antisosyal kişilik bozukluğu” dememek elde değil.

Euronews’te okudum; din adamlarının “Tıbbi sürece inanmak İslam'ın temel öğretilerinden” diyorlar ama İngiltere'de Müslümanlar arasında aşı karşıtlığı 'Covid-19 aşısı helal değil' iddiasıyla yayılıyormuş. Sosyal medyadaki dezenformasyondan az daha ben de etkilenecektim. Yanlış bilgi her zaman zarar veriyor. Önce aşıların suçlandığı Norveç’teki ölümlerin aşıyla doğrudan bağlantısı olmadığı açıklandı. 40 milyonu aşan aşılanmadan çıkan sonuç: mRNA aşıları güvenli.

En komiği ise şuydu: Uzmanlar, yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak’ın, “mRNA ilk kez aşı olarak kullanılacak. mRNA’daki ‘m’ye yani ‘messenger’a hangi mesajı, datayı yüklerseniz bünyeye onu yüklüyor” görüşünü değerlendirmiş. Aşıların defalarca kez testlerden geçirildiğini belirten Prof. Dr. Yeşim Taşova, “Her tür komplo teorisi, ‘şizofrenik yaklaşım’ olacaktır” demiş. Ben doğrudan sosyopatlık olarak değerlendiriyorum.

Üzücü olan ise Türkiye’de de medyanın bu işlere teşne oluşu. Eski ombudsmanı olduğu gazeteyi Faruk Bildirici dün şöyle eleştiriyordu: “Abdurrahman Dilipak’ın aşı karşıtı teorilerine Yeni Akit'ten fazla ilgi gösterip geniş haber yapmışlar. Dilipak’ın dayanağı olmayan aşı karşıtlığını böyle haber yapmak yanlış. Gazetecilik, toplum sağlığını gözetmeli ve bu tür komplo teorilerini olabildiğince görünmez kılmalı. Kaldı ki, Abdurrahman Dilipak’ın sağlık anlayışı göz tansiyonu için hacamat yaptırmasından belli. Dilipak’ın aşı karşıtlığı girişimlerini böyle haber yapmak yerine aşıyla ilgili bilimsel verileri, Covid19 pandemisinin önlenmesine yararını aktarmak gerek. Aşı karşıtlığı haberleri de intihar haberlerine benzer. Bilimsel görüşlerle birlikte bu şekilde yazsanız bile komplo teorilerine yatkın insanların aşı karşıtı olmasına katkıda bulunursunuz. O nedenle aşı karşıtlığı haberlerine de intiharlardaki gibi özenli, dikkatli yaklaşılmalı…”

Son nadir ve iyi gazetecilerden biri olan Faruk Bildirici medyanın nasıl davranması gerektiğini ortaya koyuyor ama Covid-19 aşıları ile ilgili internette yayılan pek çok yanlış bilgi yerli yerinde duruyor. Elbette Türkiye’deki inanılmaz iletişim, bilgilendirme, açıklama eksikliği ve bundan doğan güvensizlik de bu işlerde önemli rol oynuyor.

Peki kaç kişi etkilendi bu dezenformasyon ve infodemiden? .  Biraz araştırınca ortaya çıkan sonuç korkunçtu… Evet her üç Türk’ten biri aşı olmak istemiyormuş… Bunu ben söylemiyorum İstanbul Ekonomi Araştırma Genel Müdürü Can Selçuki söylüyor. Bu arkadaşın Medyascop’ta söylediklerine güvenirim. İyi konuk bulduğunda kaçırmamaya özen gösterdiğim Habertürk’teki Ebru Baki’nin önceki sabah konuğu idi Can Selçuki. Söyledikleri inanılmazdı… Ama bence gerçek: Hâlâ nüfusun yüzde 34’ü ben aşı olmam diyor.

Can Selçuki’nin dediklerini virgülüne dokunmadan aktarıyorum ki, meselenin korkunçluğu anlaşılsın: “Diyelim ki herkese bulduk aşı, ama toplumun yüzde 34’lük kesimi ben olmam diyor. Biz bunu daha önce Kasım ayında ölçtük, Aralık ayında da ölçtük aynı orandı. Yüzde 34 bence yüksek bir oran. Bu oranın kesinlikle bir şekilde düşürülmesi lazım. Liderlerin aşı olmasından ümitliydim açıkçası, bazı ünlü kişiler de aşı oldu, topluma örnek rol model olabilecek kişiler de oldu. Fakat rakamları pek aşağı düşürmediğini görüyoruz, toplumu hala ikna etmemiz lazım. Aşı konusunda toplumun bir ikilem içinde olduğunu düşünüyorum. Bu rakam şöyle aşağı düşürülebilir: aşı vardır, gidip yaptırabiliyorsunuzdur, belki o zaman bu rakamlar aşağı düşürülebilir, yaptırmam diyen yüzde 34 oranı düşebilir, ama hala toplumda aşıya karşı bir direnç var, tam olarak bunu kırabilmiş değiliz. Bunu aşmanın yolunu bulmamız lazım. Ben aşı olmayacağım demek bana çok garip geliyor. Ben aşı sıralamasında çok çok aşağı sıralardayım ama bulsam koşa koşa gider olurum. Bir de şöyle bir şey var, Çin aşısı konusunda bir algı sıkıntısı var, bunu atlatmamız lazım. Hangisini olursunuz dediğimizde Çin aşısı üçüncü, dördüncü sırada hatta beşinci sırada geliyor. İlk sırada Pfizer var. Hemen sonrasında “yerli aşıyı beklerim” var.

Ebru Baki; “Belki bu süreçte yerli aşı yetişecek, çünkü yerli aşı olurum diyenlerin sayısı hayli fazla” diyor Can Selçuki’nin cevabı ise şöyle: “Umarım. Ama burada Çin aşısına da haksız bir kötü algı oluşmuş durumda. Ben neden olduğunu bilmiyorum, yöntem olarak halbuki… Brezilya’da yüzde 50 oranı ölçülmüştü, dün açıklama geldi “uzun aralıklarla yapıldığında etkisi daha fazla oluyor, yüzde 70’e çıkıyor” diye, bir de “sadece sağlık çalışanlarına yaptık” diye, Brezilya’da. Endonezya’dan yüzde 65 oranı gelmişti, belki bunlar ilk sonuçlar biraz daha etkili olmuştur. Aşı konusunda bir uzman değilim ama etkisinin az olduğu, düşük olduğu kötü bir aşı olduğu ya da zararlı bir aşı olduğu anlamına gelmiyor. Dolayısıyla burada algıda düzeltmemiz gereken şeyler var, toplum tam ikna olabilmiş değil. Liderlerin aşı olmasının etkili olacağını düşünüyordum ki, bunun araştırması çok yeni, size taze sonuçlarla geliyorum, liderlerin görüntüleri verildi, algıda daha yolumuz var gibi gözüküyor.”

Sıraladığımız nedenlerle üç TC vatandaşından biri aşı olmak istemiyor. Bu duruma karşı acilen bir kampanya başlatılmalı. Ayrıca aşı olmayanların sosyalleşmesi bir şekilde engellenmeli. Toplu taşıma aracı kullanmalarına engel olunmalı gibi bir dizi önlem alınmalı diye düşünüyorum.

***

Önemli bir mevzu da tüm aşılar için son bir haftada yapılan aleyhte kampanyalar. Koca koca gazeteler, internet siteleri, asla kontrol etmeden palavra haberleri Türkçe’ye çevirip yayımlıyorlar.

Unutmayınız vahşi kapitalizmin en önemli alanlarından biri sağlıktır. Şimdi onlara muhtaç olmamız bu durumu değiştirmez. Aşılar üzerinden ne büyük oyunlara tanık olacağız, göreceksiniz. Elbette vahşiliğin gereği olarak ilaç firmaları birbirlerine akıl almaz çamurlar atacaklar. Bunlara inanmayınız…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Esin Kurt
 26 Ocak 2021 Salı 14:16
Aynen sizin gibi düşünüyorum.Oglum doktor, eşim ecz. Olduklari icin aşı oldular...Hiç bir negatif olayla karşılaşmadık.Ben de riskli grupta oldugum icin hiç düşünmeden olacagim....Saglikli günlerimiz yakin diye düşünüyorum...
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz