MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Veni, Vidi, Vici*
Martı CANITIN
YAZARLAR
17 Mart 2012 Cumartesi

Veni, Vidi, Vici*

Döndüm.
 
Biraz uzun sürdü biliyorum.
 
“Otostopla Hollywood” fikrimi tekrar gözden geçirebilirmişim.
 
Ama her neyse.
 
Demiştim,
 
Demek istemiyorum.
 
Alacak dedim, aldı.
 
Da demiyorum.
 
Lafı uzatmayacağım.
 
Biliyorsunuz bir süre önce “Meryl Streep Oscar’ı kapar, Canıtın Hollywood’a törene gider”,
 
Dedim ve maceracı kişiliğimle yollara düştüm.
 
Otostopla Hollywood’a gittim.
 
Elbet haliyle yolculuk biraz uzun sürdü. Ama öğretici bir hayat yolculuğu oldu. Gerek coğrafya, gerekse yolda karşılaştığım farklı kültürler beni çok etkiledi.
 
(Allahım çok zordu, haftalarım yollarda geçti. Binlerce kilometre bitmek bilmedi. Gözüm, sollarken geçtiğimiz arabaları sayar gibi hala seyiriyor. Kulağımda motor sesi. Ah tüylerim döküldü, gagam soldu. Perişan oldum, bittim. Böööö, bin tıra in tırdan, bin tıra in tırdan böööö…)
 
Azimle çıktığım yolun sonunda Meryl Streep'in Iron Lady – Demir Leydi filmindeki üstün performansı ile Oscar'ı aldığını görmem tatlı yorgunluğa değdi.
 
“İçine Thatcher kaçmış” aktris Meryl Streep ile Oscar töreninde tanışma, kan kaynaması ve kalıcı bir dostluk sağlamamız ise yanımıza kar kaldı.
Ödül töreninin ne kadar müthiş olduğunu anlatmama gerek yok, siz zaten evde televizyondan izlemişsinizdir.
 
(Meryl hayvansever duyarlı bir kişilik olduğu için Oscar salonuna vardığımda – ki törenin sonuydu- beni yarı baygın halde bulan görevlilerden alıp evine götürdü. After Party’e bile benim için katılmadı. Heykeltıraş kocası Don Gummer – ben Don diyorum- ile birlikte bana baktılar. Çok tatlı bir çift, üçlü koltukta aralarında oturuyordum, popcorn yiyip film seyrediyorduk. Çok güzel günler geçirdik. Havuzlarında yüzüp, güneşleniyorduk. Ancak postacı Green Card başvuru belgelerimi getirdiği gün Meryl ve Don tümüyle iyileştiğime karar verdiler. Cam kenarından yer ayırtıp, uçakla eve yolladılar.)
 
* * *
 
İzmir’e, eve döndüğümde ise şaşırdım.
 
Güzel bir rüya görürken yataktan düşmüş gibi oldum.
 
Sinemaya gönül vermiş, elini taşın altına koymuş arkadaşlarımızın başına gelenleri duyduğumda gerçekten üzüldüm.
 
İzmir Sinema ve Görsel Sanatlar Derneği’nin çabalarıyla hayata dönen ve 14 Aralık 2011’de kapılarını tekrar açan Konak Sineması’nın, 1 Mart 2012’de ses ve görüntü sistemlerinin haciz memurları eşliğinde ciğeri sökülürcesine çıkarıldığını öğrenmek içimi cıs ettirdi.
 
Genç sinemacı arkadaşlarımız, destek için başvurdukları İzmirli büyüklerinden yanıt dahi alamamıştı. “Bakarız, ederiz, yaparız” yanıtı veren bazı Ankaralı büyükleri de, “Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor” idi.
 
Kılıkıpırdamayanyetkililerkenti İzmir’de, Konak Sineması’nın yaşadığı yalnızlığın, aslında İzmir’in yalnızlığı olduğunu biliyorum.
 
Ve haciz protestosunda dillendirildiği gibi aslında, “Haciz bütün İzmir’e gelmiştir” diye düşünüyorum.
 
Korkarım bir gün gelecek, öyle bir geçer zaman ki olacak;
 
Dedeler torunlarına bugünleri “Evladım, İzmir'de Hollywood vardı da biz mi gitmedik” diye anlatacaklar.

*Gittim, gördüm, fethettim
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 velet
 29 Mart 2012 Perşembe 14:53
martı canını senin...
 Ben
 17 Mart 2012 Cumartesi 12:24
"Kılıkıpırdamayanyetkililerkenti"ni çok sevdim... Buna karşılık her şeyleri olsun da isterler. Kıl kıpırdamadan hiçbir şeyleri olmayacağını, kente hiçbir şey veremeyeceklerini nedense anlayamazlar bir türlü.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz