MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Yazar olmak
Rifat ÖZER
YAZARLAR
9 Şubat 2020 Pazar

Yazar olmak

Bu Dünyadan... dünya kadar yazarlar gelip geçmiştir de,

Hesabını bilen yok ki!

Ama, dünyada derin iz bırakanlar, İnsanların gözü kulağı olanlar...

Hep bilinir, hep anılır.

Ölüler konuşamaz ama... Onlar konuşur!

 

Shakespeare,Dostoyevski, Ernest Hemingway, Mark Twain, Charles Dickens, Virginia Woolf, Thomas Mann,Franz Kafka, ve daha da niceleri...

 

Bu roman yazarları...

Ölüyken sağlarla konuşmayı nasıl başarmışlardı ki?

Eserleri ile...!

 

Haruki Murakami... Bir Japon.

1949 Kyoto doğumlu. Edebiyat Fakültesi Tiyatro bölümünde klasik drama eğitimi almış.

 

Mezun olunca...

Caz plaklarının çalındığı, kahve, içki ve yemek servis edilen bir bar açmış!

 

Okurken evlenmişler... Karısı ile,

müthiş bir yaşam mücadelesi vermişler.

Evlerinde televizyonları, radyoları,

hatta çalar saatları bile yokmuş.

Isıtıcıları da... dört kedileriymiş.

Soğuk havalarda onlar kedilerine,

Kediler de onlara... sarılıp yatıyorlarmış!

 

Böyle bir ortam da bile yazmaya başladı.

Ve bugün tanınan bir roman yazarı oldu.

Geçimini de... kalemi ile sağlar oldu!

 

Nasıl roman yazarı olduğunu da anlattı :

“ Mesleğim Yazarlık “ kitabında...

 

Genelleme yapmadan, kural koymadan. Dahası, kendini gözleyerek diyor ki...

 

Dışlama ve sınır çekme bilinci yüksektir, yazarlar arasında...

1922’de Paris’te bir akşam yemeğinde, Çok yakın oturdukları halde, neredeyse hiç konuşmadılar birbirleriyle,

Marcel Proust ile James Joyce!

 

Bir araya geldiklerinde, yazarların

Anlaşamadıkları durumlar... anlaştıkları durumlardan daha fazla olur!

 

Roman yazarları ise... geniş yürekli ve hoşgörülüdür diyor, biraz çelişkili olsa da.

Roman yazmak için illa uzmanlık bilgisi gerekmez.

Çok kitap okumak, kendine özgü yetenek, güçlü bir ruh... gerekir de,

Keskin zeka gerekmez!

 

Roman yazmak o kadar zor değildir, Sürdürmek zordur...

Roman yazarı balık gibidir,

Su içinde sürekli olarak... ileri hareket etmezse ölür!

 

Bize gelince...

Bir kaç yıldan beri yazmaya çalışıyoruz.

Siyaset, güncel olaylar, tarih, gezi, yaşadığımız kent, hukuk, hikaye, öykü, kitap eleştirisi v.s gibi çeşitli konularda...

 

Ben de... yazımın, kendimi iyi hissedeceğim şekilde olmasını,

çarpıcı ve kimsenin yazamayacağı şekilde... özgün olmasını isterim.

Bunlara da... dikkat ederim.

Başarılı mı ? Onu da... bilemem!

 

Ben de... İşimin her safhası da dahil,

Her şeyi kendim yapmadan da, rahat edemem.

Bir şeyi de şansa bağlamak... istemem.

 

Murakami’nin de dediği gibi...

Ödül almak bir şanstır da,

‘Şans dediğimiz şey, bir giriş biletidir. Bununla sadece bir sosyal ortama girersiniz... hepsi bu.’

Ondan sonrası size bağlı...

 

Bizim ödülümüz de edebiyat ve kompozisyon derslerinden,

on üzerinden, “ çift on “ ! almak oldu.

Okuduk da...Yazar olmadık ki !

Yazdık da...Kitap yazmadık ki!

 

Yazılarımıza yorumlar oluyor...

Telefonlar, Mesajlar geliyor...

Kitaplaştır... kitaplaştır! deniyor.

Bunlar bir gün olur da...

 

Ben, asıl roman yazmak isterim.

Asıl yazarlık da... budur derim!

Sadece kurmaca değil,

Gerçek bir olayın... kurmacayla

belenmiş hali olmalıdır... isterim!

 

Keşke çabucak yazabilmek için,

Franz Kafka, Anthony Trollope gibi,

Postacı... olsaydım.

Ama, Neruda’nın Postacısı değil!

İyi Pazarlar...

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz