Sıcak “kıpırdanma” ne zaman başladı?
Buz gibi Şubat’ın ilk günlerinde…
Memleket 31 Mart yerel seçimlerine hazırlanırken…
Bi’söylenti yayıldı ki; ortalık “ısınıverdi” anında…
Hükümet’e yakın bir gazetenin köşe yazarı…
Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun…
Yeni bir “siyasi parti” kuracağını yazdı…
Yeni partinin vitrininde Ali Babacan olacak, Gül ve Davutoğlu da destek verecekti!
Tarih bile saptanmıştı sözde:
“31 Mart yerel seçimlerinden hemen sonra…”
Papatya falı gibi…
Tarih tutmadı ama kulisler hareketlendi…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gardını aldı “birilerine” seslendi:
“Yola çıktık, milletvekili oldular, belediye başkanı oldular, bakan oldular... Trenden inenler bir daha zaten bu trene binemediler, binemeyecekler... Sadakatin asıl olduğunu bilmeyenler trenden düştükleri yerde kalırlar…”
***
İddialara göre, eski cumhurbaşkanı Gül…
Ali Babacan’ı ikna etmişti:
“Biz arkanda olacağız… Seni yalnız bırakmayacağız…”
Sonra isim takıldı bu arkadaşlara:
“Mütedeyyin Demokratlar…”
Ardından bir rüzgar daha esti…
Yine iddialara göre…
Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan’a şöyle demiş:
“Sen Genel Başkan ol, Abdullah Gül ve ben de senin yardımcın pozisyonunda olalım…”
Her ikisinin kurmaylarından itiraz gelince…
O “sözde teklif” doğal olarak “dudakta” kalmış…
Üç ismin ortak dileği şu:
“Yeniden Avrupa Birliği’ne yüzünü dönen bir Türkiye…”
Kolay mı?
Bunca “gerilim”den sonra hiç kolay değil…
***
Peki, bu arkadaşların niyeti ne?
Basit tanımlama ile…
“Siyasal İslam’dan uzakta, merkezde bir oluşum…”
Sonra aşk filmlerdeki gibi bir “ayrılık” rüzgarı esti…
Ali Babacan, eski Cumhurbaşkanı Gül ile kaldı…
Ahmet Davutoğlu farklı bir ekiple yola devam etti…
Babacan’ın…
Malum bir “5’li Komisyon”u var:
Abdullah Gül, Beşir Atalay, Fehmi Koru, Sadullah Ergin ve Haşim Kılıç…
Bu arada…
Babacan ve arkadaşlarının…
“Parlamenter sisteme dönüş mesajı” verdiklerini unutmayalım…
Zaten bunun sinyalini Abdullah Gül…
23 Haziran’da oyunu kullanırken…
“Umarım her şey ülkemiz için güzel olur!” diyerek vermedi mi?
***
Tek başına yürümeye karar veren Ahmet Davutoğlu…
Biraz daha geniş düşünüyor…
Çünkü O’nun koltuğuna girenlerin…
“Neo Osmanlı” hayalleri hissedilir biçimde öne çıkıyor…
***
Meclis’te kurup kurabilirler mi?
Babacan için bu ihtimal biraz daha güçlü…
Ne de olsa…
Dünyanın tanıdığı eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yürüyor…
AK Parti’den…
Hatta bi’ihtimal…
CHP’den bile kendilerine “bir- iki katılan” katılan olabilir…
Davutoğlu, bu konuda biraz daha şanssız gibi…
Ancak…
Hem Babacan’ın hem de Davutoğlu’nun…
Ortak “öncelikli” bir hedefleri var:
“Ekonomik Reform…”
Ve yine ancak…
Başarılı olabilmeleri için şu şart:
“AK Parti’den farklı bir siyasi parti olmaları gerekiyor!”
Baktım…
Ahmet Hakan doğru yazmış:
“AK Parti’ye alternatif olmak açısından...
“Seküler (dinden bağımsız) siyasetten gelenlerin şansı çok daha fazla!”
***
Bi’soluklanalım ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dönelim…
Bakın burası önemli…
İsim vermedi ama…
Gül, Babacan ve Davutoğlu’na…
23 Haziran seçimlerine birkaç gün kala ne dedi?
Şunları söyledi:
“Eğer siz bir davaya inandıysanız bu davadan kopulmaz. Yürümeye devam edersiniz… Partimizden grup kuracak sayıda milletvekili ile ayrılıp gidenler olmuştur… Birileri koptu, gitti… Bakalım o parti ile nereye kadar yürüyecekler? Benzer şeyler CHP'de de oldu... Onların da esamesi okunmadı… Bir partiye kırgınlık olur ama davaya kırgınlık olmaz…”
***
Sonra ne oldu?
Süpriiiiz…
Üç gün önce…
Eski Ekonomi Bakanı Babacan ile Cumhurbaşkanı Erdoğan buluşuverdi…
Kulisler fokurdadı…
Yüz yüze geldiklerinde…
Rivayet odur ki…
Babacan, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni eleştirmiş…
Erdoğan da…
“Madem tespit ettiğin aksaklıklar var, gel AK Parti’ye ne yapacaksan burada yap…” demiş…
Sonra bi’adım daha ileri gitmiş…
Esas duygularını seslendirmiş:
“Bu zamana kadar böyle olaylar çok yaşandı… Parti kuranlar başarılı olmadı… Hatta Meclis’te grup kuranlar da oldu ki, bu daha zor bir iş... Buna teşebbüs etmeyin ama yapacaksanız da bir an önce yapın…”
Yani…
Bitirivermiş işi…
Ancak…
Babacan da bitirivermiş işi kendi cephesinde…
AK Parti’nin Kurucular Kurulu'ndan ayrılma isteğini…
Nazik bi’şekilde dile getirmiş Cumhurbaşkanı’na…
***
Davutoğlu cephesi ise, daha sakin…
Anadolu’yu karış karış geziyor…
Yeni bir parti kurması halinde…
Taban bulup bulmayacağını test ettikten sonra…
Parti kurup / kurmama konusundaki tavrını netleştirecek…
***
Herkes merak ediyor yeni parti / partilerin adı n’olacak?
Ali Babacan ve Abdullah Gül ikilisinin ismi hazır:
“Huzur”…
Ayrıca…
Babacan’a göre…
En geç 2020’da “Erken Genel Seçim” var!
***
Parti kurmaya hazırlanan “kafa isimleri” biraz daha yakından tanıyalım...
***
Ali Babacan, 52 yaşında henüz…
Aslen Ankaralı…
TED Amerikan Koleji ile…
ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü'nden birincilikle mezun…
2001’de AK Parti Kurucu Üyesi oldu…
58. ve 59. Hükümetlerde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanıydı…
60. Hükümet’te ise Dışişleri Bakanı oldu…
Üç çocuğu ve bir de çok ilginç alışkanlığı var…
Mesela…
Ali Babacan’ın cebinde sürekli iki cüzdan var…
Paralar, kredi kartları eşit bir şekilde cüzdanlara yerleştiriliyor…
Olası bir hırsızlığa karşı böyle bir tedbir geliştirilmiş…
Bu sayede cüzdanın biri çalınsa, diğeri kurtarılıyor…
Dede vasiyeti olarak babadan oğula aktarılan bir alışkanlık…
Babacanlar’ın cüzdanında…
Bir de “yok para” adını verdikleri para oluyor…
“Ne olur ne olmaz” denilerek…
Cüzdanda sürekli sabit bir para tutuluyor ve…
Bu para günlük harcamalarda kullanılmıyor…
Ailenin ana geçim kaynağı tekstil…
Bi’minik ayrıntı daha…
Ali Babacan, bu ülkenin insanına…
“Ayağınızı yorgana göre uzatın!” diyen ilk Ekonomi Bakanı!
***
Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Konya Taşkent doğumlu…
Kunduracı bir babanın oğlu, bugün 60 yaşında…
Dört yaşında annesiz kaldı…
Üvey anne O’nu diğer kardeşlerinden hiç ayırmadı…
Davutoğlu, üvey annesini o kadar çok sevdi ki…
İlk kızına o üvey annenin adını, koydu…
12 yaşında İstanbul Erkek Lisesi’nde yatılı okumaya başladı…
Fen bölümü mezunuydu ama sosyal bilimler okumaya kararlıydı… Boğaziçi Üniversitesi’ne başladı…
Yüksek Lisans yaptı…
Futbol ve güreş sporuna tutkundu…
Amerika ve Malezya’dan teklif geldi; Malezya’yı tercih etti…
Profesör olduktan sonra…
Çok yankı uyandıran “Stratejik Derinlik” kitabını yazdı…
Abdullah Gül’ün önerisiyle büyükelçi oldu…
Erdoğan’ın özel uçağıyla çeşitli ülkelere giden…
Hükümet adına resmi temaslarda bulunan…
Türkiye diplomasi tarihinde örneğine rastlanmayan…
Bir “Başdanışman” haline geldi…
10 yıl önce “Ali Babacan”ın yerine…
Dışarıdan atamayla Dışişleri Bakanı oldu…
Haziran 2011’de Konya Milletvekili seçildi…
2011 Ağustosu’nda Suriye’de iç savaş patladı…
Yüzbinlerce Suriyeli, Türkiye’ye sığındı…
Mısır ve Suriye politikaları…
Özellikle Türkiye içinden çok sert eleştirilere uğradı…
2014’te AK Parti Genel Başkanı seçildi, 62. Hükümeti kurdu…
2016 Mayıs’ında istifa ederek…
Koltuğunu Binali Yıldırım'a devretti…
Sabah Gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas…
2018’in ilk günlerinde kaleme aldığı yazısında…
Hataların yapıldığı dönemde dışişleri bakanı olan…
Daha sonra başbakan yapılan Ahmet Davutoğlu için…
“Yanlışların baş sorumlusu değil miydi?” diye yazmıştı…
***
Bitiriyoruz…
Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin…
Mart 2019 itibarıyla…
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda kayıtlı…
Bazılar sadece “tabela” partisi olarak kalsa da…
Tam 77 adet siyasi partisi var…
Bunların 24’ü son beş yıl içinde kuruldu…
Bereket iyidir de…
Bu sayı biraz fazla değil mi?
İki adet daha yeni parti gelse…
Sizce ne / neler değişir?
Hele hele…
Yüzde 51’i kapanın her şeyi kazandığı bir ortamda…
Nokta…
Sonsöz: “Beni bir ben bilirim, bir de Yaradan… Bana bir ben lazımım, bir de anlayan…”
Sayfa başına git