MENÜ
İzmir 15°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Yönetemiyorlar
Tayfun MARO
YAZARLAR
13 Kasım 2017 Pazartesi

Yönetemiyorlar

Bu yüzyılda, yönetim sistemlerinin toplumları yönetmekte yetersiz kalması sonucu ortaya çıkan problemler, çok konuşulacak.

Yeni sosyolojinin gerektirdiklerini algılamayan geçen yüzyılın yönetim sistemleri ve devletin kronikleşen yapısal sorunları, değişim ihtiyacını gözümüzün içine sokuyor. Fakat yöneticiler, siyasetçiler, çözüm üretmek yerine, otoriter yönetimlere yönelmeyi tercih ediyorlar. Yetemedikleri için otoriterleşiyorlar.

Bilgi toplumu, bilişim devrimi falan demek yetmiyor; yeni insanla uyumlu yönetim sistemini de oluşturmak gerekiyor.

Yeni kuşaklar, geçen binyılın yönetim modellerini ve yetersizlikle malul yöneticilerin otoriter tutumlarını ciddiye almıyor.

Yönetememekle malul ülkenin adının ABD, Türkiye veya İspanya olması hiçbir şey değiştirmiyor. Yönetim sistemlerinin toplumların ihtiyaçlarını karşılayamadığı koşullarda baskı mekanizmalarını öne çıkaran yönetimler, otoriterleşirken toplumda da gerilim yaratıyorlar. Ve ardından kamusal alanda işler çığırından çıkıyor.

Türkiye bu sorunla gezi eylemlerinde yüz yüze geldi. Eylemciler kamusal alanda devletin otoritesini zaafa uğratarak memnuniyetsizliğini ifade etti.

Yönetememenin görünür hale geldiği bir diğer alan ise, denetim veya denetimsizlik oldu. İkibinli yıllarda iyice açığa çıkmış olan denetimsizlik, sağlıktan beslenmeye, konuttan ulaşıma, eğitimden ticarete, gündelik hayatın bütün alanlarında toplumun canını ya yakıyor ya sıkıyor.

Yaşamın her anında, her yerde başımıza gelebilen kazaların bu kadar çok artması tesadüf olmamalı.

Güvenlik sorunlu, eğitim sorunlu, istihdam sorunlu, sağlık sorunlu, sosyal güvenlik sorunlu, denetim mekanizmaları sorunlu… Bu durum, yönetenlerin basiretsizliğinin yanı sıra, yönetim sisteminin yetersizliğiyle de alakalıdır.

Bir yönetim biçimi olarak demokrasi, her derde deva gibiydi… Fakat günümüzde demokrasiler iki nedenle sorun yaşıyor. Birincisi, yeni toplumun yapısı ve ihtiyaçları itibarıyla demokrasilerde de köklü değişim ihtiyacı ortaya çıktı. İkincisi, yönetenler yetersiz kaldıkları için otoriterleşmeye yöneliyorlar ve bu durum demokrasilerde çok sırıtıyor. Hem demokrat görünmek hem otokrat gibi yönetmek, yönetenlerin ciddiyetinin ve samimiyetinin sorgulanmasına yol açıyor.

Çağımızda kültürler buluşmuyor ama çatışıyor. Farklı ulusları barındıran ulusal ve üniter yapıların içinde ayrışmaya başlayan gruplar çoğunlukla demokratik toplumu çözüm olarak görürken, merkezi yönetimler demokrasiden uzaklaşıyor. Ulus devletlerde tehdit algısı güçlendikçe, ırkçı ve faşist hareketler alan buluyor.

Bu ahvalde, yönetim sistemleri ve demokrasi meselesini, yeni toplum ve bilişim devrimi hariminde oluşmaya başlayan koşullarda ele almak gerekiyor.

Sonuç olarak, en geniş anlamıyla, yönetilemeyen yeryüzü, insanıyla, doğasıyla tükeniyor. Yerelleşmenin, doğal yaşamın, iklim değişikliğinin, kentsel mekânların, kent yoksulluğunun, yeni sosyolojinin, günün koşullarında siyasal örgütlenmenin, siyaset biçiminin, temsilin, katılımcılığın, çoğulculuğun yeniden konuşulacağı ve yeni modellerin uygun enstrümanlarla hayata aktarılacağı zamanlara geldik.

Önümüzde zorlu ve uzun bir yol var. Bu yol bir şekilde mutlaka aşılacak.

 

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz