MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Zafer Bayramı’nda Tarihsel Yalanlar…
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
30 Ağustos 2020 Pazar

Zafer Bayramı’nda Tarihsel Yalanlar…

Büyük Zafer’in 98. Yıldönümü Kutlu Olsun…26 Ağustos’tan 9 Eylül’e kadar uzanan süreci Prof. Dr. Murat Tuncay’ın Oratoryosundan aldığım sözlerle kutladıktan sonra yeni bir yazı yazma niyetim yoktu…

Ama… Dün geceden başlayarak çeşitli kanallardan, sosyal medyadan, whastapp gruplarından her milli bayram sabahında olduğu gibi öyle bir “kes yapıştır” baskısı başladı ki… Hepsi doğru olsa katlanacağım… Ama çoğu palavra…

Hangisini anlatsam?

Atatürk’ün hiç söylemediği sözler mi ararsınız?

O’nun İsmet Paşa’ya II. İnönü Zaferini kutlamak için gönderdiği telgrafı Atatürk’e hitaben yazanları mı?

Anlı şanlı sanatçıların ipe sapa gelmez, son derece tartışmalı konuları gerçekmiş gibi sunmalarını mı?

Bazı kendini siyasetçi sanan ama siyaseti sadece paragözce yapanların yalan yanlış demeçlerini mi?

***

Büyük Zafer hakkında Falih Rıfkı Atay'ın düşünceleri şöyleydi: “Nemiz varsa; bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandaş olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu Batı'nın, vicdanımızı Doğu'nun pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcağını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak; hepsini, her şeyi 30 Ağustos Zaferi'ne borçluyuz.”

Bundan sonra 30 Ağutos’ta mesaj gönderecekler önce bunu okusunlar…

***

Büyük Atatürk büyük bir vizyonerdi aynı zamanda… Sanki bugünleri görmüş ve 12 Eylül faşistlerinin yok ettiği Türk Tarih Kurumu’nu (TTK) bu nedenle kurmuştu… Atatürk sadece gerçeklerin, çarpıtılmadan yazılmasını, konuşulmasını, tartışılmasını istiyordu.

Ne demişti Büyük Atatürk:  “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir, yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır”

Kendini bilmeyenlerin Atatürk adının arkasına saklanıp yalan-dolan laflar edeceğini de tahmin ediyordu büyük ihtimalle…

TTK nasıl kuruldu? Türklerin uygarlıktan yoksun oldukları iddialarına karşı oluşturulan “Tahrir Heyeti”nin açılımıyla ve özerk bir kişilik sağlanması amacıyla 15 Nisan 1931’de “Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti” adıyla bir dernek kurulmuş, 1936 yılında da “Türk Tarih Kurumu” adını almıştır.

Kurum, Türk ulusuna yüklenen olumsuz niteliklere cevap olacak Türk Tarihinin Anahatları ile işe başlamış, Türk tarihinin kaynaklarına ulaşmak, aydınlatıcı malzemeyi ve belgeleri ortaya çıkarmak ve bilimsel toplantılar düzenlemek niyetlerini ifade etmişti.

Birinci Türk Tarih Kongresi’nden, yani 1932’den sonraki zamanlarda Yusuf Akçura, Halil Ethem (Eldem), Hasan Cemil (Çambel), Reşit Galip, Şemsettin Günaltay, Afet İnan, Sadri Maksudi (Arsel), Yusuf Ziya (Özer), Fuad Köprülü, Ahmet Ağaoğlu, Muzaffer (Göker), Hikmet Bayur, İhsa (Sungu), Ragıp Hulusi (Özdem), Hamit Zübeyr (Koşay), Saffet (Engin), Hasan Fehmi (Turgal) ve Mustafa Uluğ İğdemir) gibi donanımlı kişilerin katıldıkları toplantılarda Türk Tarihinin Ana Hatları’nı yazmak amacıyla müsveddelerin okunmasına girişilmişti.

12 Eylül’den sonra ne oldu? Unutmamak gerekli: Emekli general, emekli diplomat, ilahiyat uzmanı gibiler 1983 yılında asil üye yapılırken Ekrem Akurgal, Halil İnalcık (sonradan ona ilişkin hata düzeltilmiştir), Şerafettin Turan ve Nejat Göyünç gibi, nitelikleriyle uluslararası üne sahip tarihçiler TTK dışına itildiler. Bu densizliklerden çok sonra, 1995 yılında, Sedat Alp, Semavi Eyice ve Neşet Çağatay’ın asil üyeliklerine de son verildi…

***

Şimdi o TTK’nın yerinde yeller esiyor… Ortada yalan yanlış laflar, kutlamalar geziyor… Ve daha uzun yıllar gezecek galiba…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Ayda özeren
 30 Ağustos 2020 Pazar 15:29
Tarihimizi istemediğimiz şekilde tarihe karıştıranlara inat buradayız Nedim Atilla
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz