MENÜ
İzmir 19°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İzmir’in en şanssız insanı: Paratoner Şenol!
Yaşam
4 Mayıs 2024 Cumartesi 10:58

İzmir’in en şanssız insanı: Paratoner Şenol!

İzmir’in en şanssız insanlarından biri olan ve bu şanssızlıklarına her geçen gün bir yenisini ekleyebilecek olan Şenol Kunt, arkadaşları arasında ‘Dikkatli ol 8 canın gitti’ olarak anılan biri. Çocukluğundan itibaren pek çok kez ölümden dönen Kunt, 2022 Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun İzmir Etabı’nda Urla’da bisikletçilerin çarptığı kazazede olarak ‘Şenol kaç’ videosuyla biliniyor. Yaşadığı hayat ve şanssızlıkları ise bunlarla sınırlı değil.

Ozan EKİZ / EGEDESONSÖZ – 2022 Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun İzmir Etabı’nda Urla’da yarışçıların geçtiği sırada bisikletliler bir yayaya çarpmıştı. O esnada tesadüf eseri video kaydı yapıldı ve bu an ‘Şenol kaç’ olarak hafızalara kazındı.

Kazazede olan yaya Şenol Kunt, Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun yapıldığı günlerde yeniden akıllara geldi. Doğduğundan beri Urla’da yaşayan Kunt’un hayat hikayesi ise sadece bu şanssız andan ibaret değil. Çevresindeki birçok şanssızlığı ‘paratoner’ gibi üzerine çeken Kunt, pek çok kez ölümden döndü.

‘YARAMAZ BİR ÇOCUKLUK GEÇİRDİM’
Kunt hayat hikayesini Egedesonsöz’e anlattı. Yaramaz ve haşarı bir çocukluk yaşadığını anlatan Kunt, “1981 Urla doğumluyum. 8 aylıkken babamı kaybettim, babamı hiç görmedim. İlkokulu Zeytinalan’da okudum. Sonrasında Urla Meslek Lisesi’ne gittim. Çocukluğum genelde sokakta geçti, hayatımız maddi olarak çok iyi bir hayat değildi. Çocukluğumun belli bir döneminde çalıştım. İlkokulda yaz tatillerinde 3 ay muhakkak çalışırdım. Paramı biriktirip okulda harcardım. Çocukluğum sokakta, çamurda, tarlada, bağda, bahçede geçti. Yaramazlığım biraz vardı. Kendim ettim kendim buldum havasında geçti hep” dedi.

‘ŞANSSIZLIĞA İLK ADIMI KİREÇ KUYUSUYLA ATTIM’
Ölümden şans eseri kurtulduğu ilk anı anlatan Kunt, “1987-88 gibi ilkokul zamanlarındaydı. Bizim evin yanında bir inşaat vardı. Oyunlarımızın hepsi o dönem sokaktaydı. Buralar küçük olduğu için sokaklarda daha rahat oynuyorduk, sabah çıkıp akşam eve dönebiliyorduk. Yan tarafta inşaat vardı. Duvar üzerinde aramızda en hızlı kim koşacak diye oyun oynuyorduk. Koştuk ettik bir şey olmadı. En son bir koşu yaparken ayakkabımın bağcığına bastım ve kireç kuyusuna düştüm. Kireçlerin kurumuş olmasından dolayı şanslıydım. Bağırma ve ağlama seslerinden kaynaklı abim hemen beni oradan çıkardı. Şanssızlığıma ilk adımı böyle attım” ifadelerini kullandı.

‘HAVUZA DÜŞTÜM, CENİN POZİSYONUNDA İÇİNDE BEKLEDİM’
Kireç kuyusundan sağ çıkan Kunt, bu olaydan kısa bir süre sonra havuza düşüp ölümden döndüğü diğer bir anı “Aradan bir yıl kadar zaman geçmişti. Daha sonra 9 Eylül Üniversitesi’nin az ilerisinde şu anda benzin istasyonu olan yerde daha önceden orada zengin bir aile vardı. Amcamlar onun yanındaydı, orada çalışıyorlardı. Hafta sonu ziyaret için oraya gittik. Önden annem ve abilerim giderken ben arkadan gidiyordum. Yüzme bilmiyordum, ayağım takıldı havuza düştüm. Cenin pozisyonunda havuzun içinde bekledim. Ben beklerken beni aramışlar. En büyük abim sağa sola bakarken beni suyun dibinde görüyor. Atlayıp beni kurtardı” ifadeleriyle anlattı.

ALÇIYLA İLK TANIŞMA
Daha hayatının ilk yıllarında u kadar çok kazanın ardından alçıyla tanışan Kunt, “Çocukken inşaattaki demire tutunup dönme dolap gibi dönüyorduk. O zaman da nar yemiştik, elleri yıkamadan yine inşaata gittik demirden dönmeye çalıştım. Ellerim kaydı düştüm ve kolumu kırdım. Alçıyla ilk defa o zaman tanıştım daha çatlaklar, kırıklar çok oldu. Tarak kemiğim kırıldı, diz kapağımdan ameliyat geçirdim, bademciklerimden ameliyat oldum” diyerek alçıyla tanışma hikayesini anlattı.

LİSEDE ELEKTRİKLERLE KAYNAŞMA
Meslek lisesinde elektrik bölümünde birkaç kez elektrik çarptığını anlatan Kunt, “Meslek lisesinde elektrik bölümüne gittim ve elektrik çarpması oldu atölyedeyken. Hocaların verdiği şemaları ve panoları yaparken elektrik çarpmaları oldu her elektrikçi kadar. Hayati bir çarpma yaşamadım” dedi.

ASKERLİK İZNİNDE OTOBÜS ÇARPTI
Askerden İzmir’e izne gelen Kunt, pastanede oturduğu arkadaşıyla konuşmalarının ters gittiğini ve dalgınlıkla yola atladığını hemen ardından meşhur körüklü otobüslerin kendisine çarptığını, “Okulu bitirdim ve iş hayatına girdim. Askerliğe gittim daha sonra İzmir’e izne geldim. Hatay’ın orada Hale Pastanesi’ne gelmiştim. O zamanlarda İzmir’de ünlü bir pastaneydi. Orada bir arkadaşımla buluştum. Buluşmadan sonra ayrıldım o evine doğru ben ters tarafa doğru yürüdüm. Karşıya geçecektim, karşıya geçerken dalgınlıkla otobüs çarptı. Körüklü otobüslerden biri çarptı. Yere düştüm ve insanlar başıma toplandı. Bilincim açıktı. Askerlik kimliğimi gösterdim ve askeri hastaneye götürdüler. Ufak bir süreç yaşadım ve sonra taburcu oldum. Benim için önemli bir görüşmeydi. Konuşmalarımız ters olunca onun da büyük ihtimalle etkisi vardır” diyerek anlattı.

‘HAYATTA HEP GEÇMİŞE BAKARSAK KAZA YAPARIZ, BELKİ DE BEN DE HEP DİKİZ AYNASINA BAKTIM’
Pek çok kez trafik kazası atlattığını belirten Kunt, “Hayatta sürekli arkaya bakarsak ileriyi göremeyiz, kaza yaparız. Belki de benim kazalarım bu yüzden hep dikiz aynasına baktığım için. Arada iki araba kazası atlattım, iki motosiklet kazası atlattım. Bisiklet sürerken kaza yaptım. Benim için geldi geçti dediğim çerezlik kazalar oldu. Araba kazalarımın ikisi büyük kazaydı” dedi.

HAYATINI DEĞİŞİTİREN KÖR KURŞUN
Kunt yaşadığı onca talihsizliğin içerisinde hayatının dönüm noktası olarak adlandırdığı bir anıyı anlattı. Kör kurşun ile bu olaydan sonra ortopedik engelli olan Kunt, yaşadıklarını şöyle ifade etti:

Şu an 44 yaşındayım ve 30 yaşında sahilde geçirdiğim büyük olay benim hayatımı tamamen değiştirdi, hayata bakışım hayattaki hedeflerim tamamen değişti. İşim olsun, gücüm olsun, paramı kazanayım diyordum hep önceden olaydan sonra hayallerim yıkıldı, hayata bakışım değişti. Ufak şeylerle mutlu olmanın önemli olduğunu daha da iyi anladım.

‘ARKADAŞIMIN BABASINA ‘İŞTE GİDİYORUM’ ŞARKISINI GÖNDERMİŞTİM’
2011 Temmuz ayında tüp, su bayim vardı. Temizledim, yeni sularım vardı. Çok sevdiğim bir Ekrem Aksu diye arkadaşım vardı. Onun babası Ali Amca’ya sosyal medya hesabı üzerinden Kazım Koyuncu’nun ‘İşte Gidiyorum’ şarkısını göndermiştim. Bu benden sana anı gelsin demiştim.

İKİ GRUBUN KAVGASINI AYIRIRKEN GELEN KURŞUN
O şarkıyı gönderdikten sonra tanıdıkların sünnet düğünü vardı oraya gittim dükkanı kapatıp. Düğünden sonra arkadaşımla sahile indim. Orada tanıdığımız, buranın olan gençlerini gördüm orada oturduk sohbet ettik. O esnada karşı taraftan birileri geldi. Gelen kişiler bizim oturduğumuz çocuklara saldırdı. Çocuklara neden saldırdıklarını bilmiyordum. Gelen çocukları da tanıyordum. Araya girdik yapmayın etmeyin diye. Daha sonra olaydan uzaklaştık bi’ 500 metre kadar gittik. Polislerin geldiğini gördüm arkadaşa ‘geri dönelim’ dedim. Arkadaşım boşver dedi. Gel gidelim diye ısrar ettim benim amacım orada arabulucu gibi olmak. Halbuki o görev benim değil ama işte… Gittiğimizde yeniden baktığımızda olay büyümüş. Yeniden araya girmeye çalıştık. O esnada diğer gruptaki çocuğun biri polisin silahını kapıyor sağa sola sıkarken bana mermi geldi. Arkadaşım beni otların arasında buluyor. Başıma tampon yapıyor sonra ambulans götürüyor. İki ay yoğun bakımda kalıyorum.

HABERLERE KONU OLAN O OLAY: ŞENOL KAÇ!
Medyada ‘Şenol kaç’ ismiyle yayınlanan video ile tanınan Kunt, yaşadığı bisiklet kazasının ayrıntılarını şu ifadelerle anlattı:

O gün bisiklet yarışması olduğunu biliyordum. Hastaneye İzmir’e kontrole gitmiştim. Dönem dönem kontrollerim var. Otobandan geliyordum araçları bir yerden sonra kesmişler ve bizi indirdiler. Seferihisar kavşağından yürüyerek geliyordum. Sürekli geceleri çalışıyordum o süreçte. Yorgunluk ve uykusuzluk vardı. Kavşakta görevli arkadaşlara rica ettim beni arabayla bırakabilir misiniz diye. Görevlerini yaptıklarını ve ayrılamadıklarını söylediler. Ben de yoluma devam ettim. Yola devam ederken biraz da kızdım. Engelli bir bireyim, ben değil bir başkası da olabilirdi. Anayasa’da engelliler için pozitif ayrımcılık var diyor ama ben bunu orada göremedim.

‘ARKADAŞIM BANA BAĞIRIYORMUŞ SELAM VERİYOR ZANNETTİM’
Kaldırımdan sinirli bir şekilde yürüyordum. Ortopedik engelimden dolayı ayağım kayıp düşmesin diye kaldırımdan yola indim. Kaldırımlar engelli bireyler için çok uygun değil. Baktım yol boş, kaldırımdan indim. Yarış var biliyorum ama yorgunlukla unuttum. Yürümeye başladım. Orada karşımda arkadaşım vardı video çekiyormuş haberim yok ondan. Yarışı çekiyormuş o da o esnada kadraja ben girdim. Arkada bisikletliler geliyor ama hiçbir şey duymuyorum. Uzun zaman gecede çalışınca bazı bilinçler kapalı oluyor. Arkadaşım orada bağırıyormuş haberim yok ‘Şenol kaç’ diyormuş. Ben bana selam verdiğini zannediyordum elimi kaldırdım. Daha sonra çarptılar. Çarptıktan sonra dilim dönmüş, daha sonra 9 Eylül Hastanesi’ne götürdüler beni. Kafama 6-7 tane dikiş attılar. Bana çarpan çocuk da yarışmanın favorisiymiş, ağır bir hasar almış. Beni tutmaya çalışan polis de parmaklarını kırmış.

AVRUPA BASININDA ÖRNEK GÖSTERDİLER, BU SENE GÜVENLİK ÖNLEMİNİ ARTTIRDILAR
Bu kazanın ardından Avrupa’da ve bu seneki yarışın Urla etabında güvenlik önleminin arttırıldığını belirten Kunt, “Geçen günlerdeki yarışmanın yine Urla etabı vardı. Tıraş oluyordum o günlerde. Tanımadığım biri seslendi, ‘Avrupa basınında 1 yıldır senden bahsettiler’ dedi. ‘Bu yarışlarda dikkatli edilmesi gerekenler üzerinden seni hep örnek gösterdiler’ dedi. Bu dönemki yarışta inanılmaz bir önlem vardı. Buna yanlışlıkla bile bir katkım olduysa ne mutlu bana” dedi.

‘ABİ BU UÇAĞA BİNMESEN OLUR MU?’
Yaşadığı şanssız anıları anlatınca çevresindekilerin de korktuğunu belirten Kunt, “İstanbul’a gidecektim bir iş için. Yanıma birisi oturdu havaalanında. Onunla sohbet ettik nasıl ne yapıyorsun diye. Başımdan geçen olayları anlattım. Çocuk ‘abi bu uçağa binmesen olur mu’ dedi uçağın başına bir şey gelmesin diye. ‘Ben varsam güvendesiniz’ dedim sağlam bir şekilde İstanbul’a gittik” ifadelerini kullandı.

‘ŞENOL KAÇ İSMİNDE MİDYE TEZGAHI AÇACAĞIM’
Yaşadığı onca zorluğa ve şanssız ana rağmen hayata gülümseyerek tutunduğunu belirten Kunt, yakın zamanda bir midye tezgahı açmak istediğini söyleyerek, “Yakın zamanda midye tezgahı açıp midye satmayı düşünüyorum. Tezgaha ‘Şenol kaç’ ismini koyacağım. Tezgahı kendi mahallemde açmayı düşünüyorum. Şehit ve gazi ailelerine bedava vereceğim. Belediyelerin bana bu konuda destek olacağına inanıyorum. Bana ‘Şenol yapma’ demesinler en azından bir işim, ekmeğim olsun. Hayatımı kurma gayretindeyim. Tanıdığımız bir kız evladımız var, tıp fakültesinde okuyor ona da elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. Cebimde para yoksa bile inandığım insanlara bu şekilde destek olmaya çalışıyorum” dedi.

‘PARALİMPİK BİSİKLETÇİ OLMAK İSTİYORUM’
Bisiklet kazasının hayatındaki önemine vurgu yapmak ve kendisi gibi engelli bireylere moral olmak için paralimpik bisikletçi hayalinden bahseden Kunt, “Paralimpik bisikletçi olmak gibi hayalim var, böyle bir alan varsa İzmir’de bunu denemek istiyorum” dedi.

‘BENCE KOMİK BİR ÖLÜMÜM OLACAK’
Bir sonraki şanssız anının ne olacağına dair tahminlerde bulunan Kunt, “Arkadaşlarımla hep konuşuruz, ‘dikkat et bir canın kaldı gitti sekiz can’ diyorlar. Bir sonraki şanssız anım ne olacak bilmiyorum ama bence komik bir ölüm olacak. Hiç alakasız ve ani bir ölüm yaşayacağım gibi hissediyorum” dedi.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz