Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ – Menderes Belediye Başkanı Mustafa Kayalar’ın, rüşvet ve ihaleye fesat karıştırmak gibi suçlamalar sonrası İçişleri Bakanlığı tarafından geçici olarak görevden uzaklaştırılmıştı. Kayalar’ın başkan yardımcısı olarak görevlendirdiği Mustafa Akın, “Başkanvekili” seçiminde kendisinin aday gösterilmemesine tepki gösterip partiden istifa etmiş, bağımsız meclis üyesi olarak devam etme kararı almıştı. İki eski dost, birbirlerine adeta düşman olurken, Mustafa Akın’ın geçtiğimiz günlerde AK Partili eski Belediye Başkanı Bülent Soylu ve AK Parti İlçe Başkanı Süleyman Artcı ile yan yana aynı fotoğraf karesinde yer alması, “Acaba AK Parti’ye mi geçiyor?” sorusunu gündeme taşıdı.
BÜLENT SOYLU VE SÜLEYMAN ARTCI İLE AYNI KAREDE
Siyasi yaşamına Bağımsız Meclis Üyesi sıfatıyla devam eden Mustafa Akın, Bülent Soylu, Süleyman Artcı, muhtarlar ve üç dönem belediye başkanlığı yapan CHP’li Ergun Özgün ile muhtarların yer aldığı fotoğraf karesinde bulundu. Sosyal medyada çok konuşulan bu fotoğraftan “Mustafa Akın, AK Parti’ye mi geçiyor?” mesajı çıkaranlar olunca, bu iddiayı Akın’a sorduk.
Akın, Egedesonsöz’e bu konudaki düşüncelerini anlattı:
ÜSTÜ KAPALI DA OLSA AK PARTİ’DEN TEKLİF ALDIM
“Cemevi’nin aşure etkinliğinde birlikte olduğumuz doğrudur. Ben onlardan 30 dakika kadar önce o masaya oturmuştum, benden sonra geldiler. Benim oturduğum masaya oturmayın mı diyecektim? O masada siyaset hiç konuşulmadı. AK Parti’ye geçeceğim iddialarına gelince. Üstü kapalı da olsa AK Parti’den teklif aldım. Ayrıca iki partiden daha teklif geldi ama o partilerin isimlerini vermek istemiyorum. Şu anda bağımsız aday olarak siyasi yaşamımı sürdürüyorum. Daha önce size de söylediğim gibi, benim için sağlam, kişilikli insanlar önemli; tıpkı CHP İlçe Başkanı Ahmet İşler gibi. Onun gibi insanları görürsem, gideceğim AK Parti de olabilir, diğer partilerden biri de olabilir. Buna ne zaman karar vereceğime gelince… Cumhurbaşkanı adayları belli olduğunda! Şimdilik bağımsız meclis üyesiyim”
Sağlık Bakanlığı, 1-7 Ağustos 2022 tarihli haftalık corona virüs tablosunu açıkladı.
Haftalık tabloya göre, 232 bin 253 kişinin testi pozitif çıktı, 380 kişi yaşamını yitirdi, iyileşenlerin sayısı ise 447 bin 132 oldu.
Bu verilere göre günlük ortalama 33 bin 179 vakaya rastlandı.
Önceki hafta vaka sayısı 406 bin 322 olarak açıklanmıştı. Buna göre aktif vaka bir önceki haftaya göre 215 bin 259 azalmış oldu.
CAN KAYBI 100 BİNİ AŞTI
Türkiye'de ilk Covid-19 vakasının tespit edildiği 11 Mart 2020'den bu yana görülen vaka sayısı 16 milyon 528 bin 70'e yükselirken, 100 bin 58 kişi hayatını kaybetti.
Sahil Güvenlik Komutanlığı, yakalanan 192 kaçak göçmen ve 5 organizatör ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"14 Ağustos 2022 tarihinde saat 06.30’da, İzmir ili Urla ilçesi açıklarında İtalya rotası üzerinde bulunan yelkenli tekneler içerisinde bir grup düzensiz göçmen olduğu bilgisinin alınması üzerine görevlendirilen Sahil Güvenlik Botları (TCSG-912, TCSG-7, KB-22) tarafından hareketli 2 yelkenli tekne durdurulmuş içerisindeki toplam 192 düzensiz göçmen ve 5 göçmen kaçakçısı şüphelisi yakalanmıştır."
65 GÖÇMEN KURTARILDI
Öte yandan, 14 Ağustos saat 14.06'da Dikili ilçesi açıklarında can salı içerisinde bir grup kaçak göçmen olduğu bilgisini alan Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri bölgeye hareket etti. Yapılan çalışmalar sonucunda, Yunan unsurlarınca Türk karasularına itilen ve denizde mahsur kalan 19 göçmen kurtarıldı. 14 Ağustos saat 19.40 sıralarında ise Çeşme ilçesi açıkların 46 kaçak göçmen kurtarıldı.
Kıyıya çıkartılan toplam 257 kaçak göçmenin, işlemlerinin ardından İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne gönderileceği öğrenildi. (DHA)
İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi ile Terörle Mücadele Şubesi ekipleri kentte FETÖ firarilerine yönelik çalışma başlattı.
Ekipler, Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığınca, 2016'da yılında işlem yapılan, Afyonkarahisar Milli Eğitim Müdürlüğünde öğretmen olarak görev yaparken KHK kapsamında ihraç edilen, FETÖ içerisinde öğretmenlerden sorumlu sözde imam olarak görev yapan ve hakkında 8 yıl 1 ay 15 gün kesinleşmiş hüküm bulunan K.Ü, Erkmen Fevzi Çakmak Mahallesi'nde yakalandı.
Gözaltına alınan K.Ü, emniyetteki işlemlerinin ardından cezaevine teslim edilecek. (AA)
EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi’nde en son 2015 yılında yapılan, 2018 yılında ise gerçekleştirilmemesi sonrası tartışmalara neden olan ‘önseçim’ konusunda belirsizlik sürerken, CHP İzmir’den birçok isim ‘önseçim olmazsa aday değiliz’ çıkışında bulunmuştu.
Her fırsatta önseçimin gerekliliğini savunan isimlerin başında gelen CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, SonSöz TV'de yaptığı değerlendirmede önseçimin gerekliliğinin CHP’den ayrıldıktan sonra parti kuranlar üzerinden yinelerken, “Görünen köy kılavuz istemez der atalarımız. O kadar çok örnek verilebilir ki. CHP Grup Başkan Vekilliği yapan, genel başkan yardımcılığı konumlarına getirilen insanların özellikle atama olan insanların neler yaptığına bakmak lazım. Emine Ülker Tarhan’ı hatırlayın. Atamaydı rakip bir parti kurdu. Hayatında hiç ön seçime girmemiş hep atama gelmiş, hep partinin atamasını yaptığı en yüksek onur olan Cumhurbaşkanlığı adaylığına getirilen Muharrem İnce gitti parti kurdu. Atamaların içinde o kadar çok CHP’ye karşı hasmane tutum içinde olan insan oldu ki… Ben ön seçim ile gelen ve seçim kazanan insanların çok düzgün ve doğru durduğunu gördüm. Çünkü halka hesap verme durumları var. Genel Başkanımızda diyor. Milletin vekilini milletin seçmesi gerekiyor diyor. Genel merkez tarafından atanan isimlerin milletvekili olmayacağını söylüyor. Bunun açıklamaları var. İkinci Yüzyıl beyannamesinin 4’ncü maddesinde de yazıyor. Siyasetçi tepede atama ile olmaz, tabandan gelmesi lazım. Ben milletvekili olmak istiyorum, paramı yatırıyorum, özgeçmişimi veriyorum, dosyamı veriyorum ve bekliyorum. O gün liste açıklanmış 8 kişi seçilebileceği yere konmuş ve diğerleri de yazılmış. Yani neden yazıldığı, nasıl yazıldığı belli olmayan liste çıkabiliyor. Bunun en son örneği genç teğmen” dedi.
YUKARIDAN AYANDIĞIN ZAMAN BELİRLİ GRUPLARIN İÇİNDE OLMAN GEREKİYOR
Mehmet Ali Çelebi'ye cezaevinde ziyarete gittiklerini ve destek olduklarını da dile getiren Sertel, “O cezaevinde yattığı sürede biz hiç yalnız bırakmadık. Helali hoş olsun yine olsa yine gideriz. Genel Başkan senin nikah şahitliğini yaptı, evliliğinin adımında yanında bulundu, yetmedi seni milletvekili yaptı. O kadar çok milletvekili olmayı hak eden onlarca yüzlerce insan var. Aman demiş partime bana leke gelmesin diyerek çok düzgün ve namuslu yaşamış. Bütün evine giren paraya haram bulaşmasın diye uğramış, eline beline diline hakim olmuş insanlar var. Bu insanların günahı ne? Niye olamıyorlar milletvekili? Bu sistem içinde olamazlar da. Yukarıdan atandığı zaman belli grupların içinde olman gerekiyor. Yoksa sen ben bizim oğlan gibi listeler tüm partiler için geçerli. Genel başkanlar, genel başkan yardımcılarına yakın kadroların belirlediği adaylar olur. Önemli olan halkın belirlemesidir. Millet belirlerse halka karşı sorumlu olur” diye konuştu.
EN ÇOK OYU ALEVİLERDEN ALDIM, TEĞMENE DEĞİL SİSTEME KIZIYORUM
Bazı illerde önseçim yapılamamasının normal olduğunu belirten Sertel, “Bu belediye başkanları için de geçerli. Bunun için ön seçim şart. CHP’nin ön seçim yapamayacağı yerler de mutlaka vardır. Ancak İzmir, İstanbul, Ankara, Ege kentleri gibi yerlerde siz halka bırakırsanız, üye en iyisini bilir. Ben 2015 ön seçimlerinde çok büyük para harcamadım. Harcadığım en fazla para 150 bin TL’dir. 3-4 milyon TL para harcayanların olduğu yerde 150 bin TL harcayarak 3’ncü sırada çıkardı bu halk beni. Bu üyenin önünde yere serilirim ben. Bu onuru bana üye verdi. Bizim bölgede dediler ki alevi üye sayısı çok Aleviler Alevileri seçer dediler. En çok oyu ben Alevilerden aldım. Ben alevi de değilim. Bizim üyemizin vicdanı var. Bunu onların elinden almamak lazım. Bazen öyle oluyor ki aslanları kafese kapatıyorlar, kedileri salıyorlar ve bak aslana diyorlar. Kedi ama onlar, kedi gibi miyavlıyorlar. Ön seçim yoksa ben affımı isteyeceğim. İlla milletvekili olacağım diye bir şey yok. Ben gecemi gündüzümü halkın hizmetine harcayan biriyim. Ancak yazık değil mi evinde oturan üyeye gitmeyen birini listeye koyuyorsunuz. Sonra partiden gitti diyorsunuz. Ben genç teğmene kızmıyorum ki. En son kızacağım kişi o. Sisteme kızıyorum. Şansa kadere yaz… Türkiye’de böyle bir sistem ile demokrasiyi oturtamayız” ifadelerini kullandı.
ERDAL İNÖNÜ GİBİ…
Kendisnin parti içinde herhangi bir grup içinde yer almadığını ve kulis çalışmalarını yapmadığını dile getiren Sertel, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile arasında geçen bir diyalogu da belirtirken, “Genel Başkanımız ile bir araya geldiğimde ona ‘Ben Oflu’nun Allah'a bağlı olduğu gibi size bağlıyım’ dedim. Bir Grup Başkanvekilimiz espri yaptı 'böyle olmaz, araya birilerini koymak lazım' diye. Ben genel başkanımı çok seviyorum. Türkiye’nin en namuslu, sözüne inanılır biri kimdir diye sorduklarında ben Kemal Kılıçdaroğlu derim. Erdal İnönü gibi kendisi. Bu kadar kaliteli bir insan. Ben hiçbir şeklide milletvekili olarak yarenlik etmeye çalışmadım. Sadece görev görmeye çalıştım. Hayat şu. Siz kendinize inanın üretin, mutlaka kazanırsınız. Ben 25 yıl milletvekili adaylığını kenarda tutarak önseçimi bekledim” dedi.
MUSA ÇAM ÖRNEĞİ
Milletvekili olmasa bile saha çalışmaları yapmaya devam edeceğini belirten Sertel, “Benim CHP ile de bir sorunum yok. Benim yarın öbür gün en büyük vasiyetim şudur, Türk Bayrağı’nın yanında CHP bayrağı ile tabutumu sarın, öyle toprağa gömün beni diyorum. Eski bir milletvekili olarak da çalışırım. Biz aday gösterilmeye de biliriz. Ancak ben cumhurbaşkanlığı seçiminde de parti seçiminde de en önde olurum. Bunun örneği Musa Çam’dır. Milletvekili değil ancak partinin başarısı için en önde dolaşandır. Musa Çam halkın içinden çıkmıyor” diye konuştu
xxx 16 Ağustos 2022 Salı 08:23
|
Hüseyin 15 Ağustos 2022 Pazartesi 22:09
|
örgüt... 15 Ağustos 2022 Pazartesi 21:39
|
tuna 15 Ağustos 2022 Pazartesi 20:37
|
izmirli 15 Ağustos 2022 Pazartesi 19:31
|
izmirli 15 Ağustos 2022 Pazartesi 19:27
|
balkanlı 15 Ağustos 2022 Pazartesi 17:04
|
selçuklu 15 Ağustos 2022 Pazartesi 16:52
|
Düz Partili 15 Ağustos 2022 Pazartesi 16:16
|
Bayraklı ilçesinde oturan Aslıhan Sinem Çiçek, 26 Temmuz'da saat 14.00 sıralarında Bornova'daki bir restoranda garson işi ile ilgili görüşmek için evden ayrıldı. Sinem akşam saatlerinde dönmeyince, babası Serdar Çiçek, polise giderek kayıp başvurusunda bulundu. Ekipler, Çiçek'in Ege Üniversitesi Hastanesi'nde olduğunu tespit etti. Böbrekleri iflas ettiği belirtilen Aslıhan Sinem Çiçek, 27 Temmuz'da hastanede yaşamını yitirdi. Çiçek'in cenazesi, aynı gün Hilal Habeşi Camii'nde kılınan namazın ardından Doğançay Mezarlığı'nda toprağa verildi.
SON GÖRÜNTÜSÜ KAMERADA
Çiçek'in ölümü ile ilgili soruşturma başlatan ekipler, şüpheli olarak Burak Kaya'yı gözaltına aldı. Çiçek'in cep telefonu üzerinden çıkan Kaya, çıkarıldığı mahkemece 'gasp' suçundan tutuklandı. Öte yandan Sinem'in Bornova'daki iş görüşmesinden çıktıktan sonraki anları, güvenlik kamerası görüntülerine yansıdı. Görüntülerde Aslıhan Sinem Çiçek'in hafif ticari bir aracı bindiği görülüyor.
'İKİ DEFA KALBİ DURMUŞ'
Genç kızın büyük üzüntü yaşayan babası Serdar Çiçek açıklamalarda bulundu. Kızının iş görüşmesine gitmek için ayrıldığını, kendisinden bir daha haber alamadıklarını belirten Çiçek, "Kendisini daha sonra hastanede bulduk. Yüksek derecede ateşi varmış. Vücudunda yüksek oranda uyuşturucu madde tespit edilmiş. Ancak uyuşturucunun ne olduğunu henüz bilmediklerini söylediler. Kalbinin hızlı attığını ve hayati tehlikesinin bulunduğu belirtildi. Ertesi gün saat 13.00'te kızım yaşamını yitirdi. İki defa kalbi durmuş" dedi.
'BAHSETTİĞİ DİĞER İSİMLER KİMLER'
Kızının bulunduğu yerde birçok kişinin alkol aldığını ifade eden Çiçek, olaya ilişkin çeşitli iddialarda bulundu. Baba Çiçek, şunları anlattı:
"Otoyol kenarı. Orada bir motosikletliyi fark ediyorlar. Polis duruyor, 5 adım yakınında da kızım yerde yatıyor. Kızım şuursuzca bağırmış. 'Diğerleri nerede, beni taciz etmeye kalkıştılar' demiş. 2-3 isim söylüyor. Bunlardan biri yakınında yakalanan motosikletli Burak Kaya. Kızımızın telefonu Burak Kaya'nın üzerinden çıkıyor. Motosikletinden bıçak çıkıyor. İkisinin üstü de kanlı. Savcının talebi ile bıçaklı gasptan bu kişi tutuklanıyor. Diğerleri nerede? Bilgi edinemiyoruz. Diğerleri yakalandı mı? Kızımın iş görüşmesi sonrası iki kız arkadaşıyla, Bornova'da kahve içtiğini öğrendim. Onların da ifadesi alınmış, çelişkili konuşmuşlar. Kızımın olay yerinde bahsettiği diğer isimler kimler? Bunların araştırılmasını istiyoruz. Suçluların bulunması için devletimizden destek istiyoruz. Adalet istiyoruz. Kadın cinayetlerin durdurulmasını istiyoruz. Canımız yandı, evladımız gitti. Diğer genç kızlarımızın başına bir şey gelmesin."
'KIZIMIN KANI YERDE KALMASIN'
Sinem'in gözü yaşlı babaannesi Fatma Çiçek (62) de "İş görüşmesi sonrası kız arkadaşlarla beraber kahve içmiş. Arkadaşları 'Çok sinirliydi' falan demişler. Çelişkili ifade veriyorlar. Vücudunda yoğun miktarda uyuşturucu çıktı. Böbrekleri iflas etti. Adaletin yerini bulmasını, kızımın kanını yerde kalmamasını istiyorum" ifadelerini kullandı. (DHA)
Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ – Türkiye’de covid 19 ile mücadelede hem devlet hem de vatandaş anlamında işi sıkı tutmaktan uzaklaşması tartışma konusu olurken, vaka ve vefat sayıları her hafta artış göstermeye devam ediyor. 27 Haziran-3 Temmuz tarihleri arasında 57 bin 113 vakaya karşılık 25 kişi hayatını kaybederken, vaka sayıları ertesi haftalarda 117 bin 95, 226 bin 532, 365 bin 424 ve son olarak 25 Temmuz-1 Ağustos aralığında 406 bin 322 olarak gerçekleşti. Vefat sayısı da 337’ye yükseldi. Bir ay öncesine göre vaka sayısı yedi kat, ölümler de 13,5 kat artık gösterdi. İzmir başta olmak üzere pek çok kentte hastanelerin covid 19 yoğun bakım ünitelerinde yatan hasta sayısı da artarken, İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, bu konuda önemli değerlendirmelerde bulundu.
AŞI KAMPANYASI OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ GÜNDEMDE TUTULMUYOR
Başkan Prof. Dr. Kaynak, günde ortalama 58 bin kişinin koronaya yakalandığı günümüzde açıklanan rakamlara artık kimsenin şaşırmadığına vurgu yaparak, yine de rakamların gerçekleri yansıtmadığını öne sürdü. Kaynak, söz konusu artışın birinci nedeninin aşıların altı aylık sürecin tamamlanması sonucu etkisini yitirmesinin yanı sıra sağlığı yöneten otoritenin, hatırlatma dozu aşıların yapılması konusunda toplumu aşıya yönlendirecek bir kampanya yürütmemesi olarak gösterdi. Kaynak, “Maske zorunluluğunun kalkmasının ardından yavaş yavaş başlayan yükseliş, Temmuz ayının ikinci bölümünde ve Ağustos’ta hızlandı. Aşı meselesi, gündemde tutulmuyor. Hastalığın takibi de yok. Rakamlar gerçeği yansıtmıyor çünkü PCR testi, ancak mecburi durumlarda yapılıyor, tarama olarak gerçekleştirilmiyor” dedi.
ACİL SERVİSLERDE COVİD ŞÜPHELİ VAKA SAYILARI ÇOĞALDI
Omicron varyantının klinik tablo olarak covid 19’a göre çok farklılıklar gösterdiğini hatırlatan İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, BA 4, BA 5 gibi yeni varyantların ortaya çıktığını belirterek şunları söyledi:
“Hastanelerde, PCR testi yaptırmadan, üst solunum yolu teşhisiyle yatırılan hastalar var. Bunların covid olup olmadıklarını bilmiyoruz. BA 4 ve BA 5 varyantlarının klinik tablolarının daha hafif seyrettiğini görüyoruz. Her şey bir yana, hastanelere covid şüphesiyle yatan hasta sayısında büyük artış var. Hastaneye covid şüphesiyle yatanların yanı sıra başka hastalığı olup da o hastalığın ağırlaşması sonucu yatanların sayısında daha büyük artış var. Tehlikenin tam ortasındayız. Neden bu hale geldik? Birinci hata, maskenin hayatımızdan çıkarılmasıdır. Maske kullanma zorunluluğunun kaldırılmasının hiçbir mantıklı tarafı yoktu zaten. Maskeyi niye kaldırırsınız? Pratik bir zararı vardır, kaldırırsınız. Bu tür pandemilerde maske, en büyük koruyucudur halbuki. Her defasında söyledik, maskeyi kaldırmayın diye. Maske kullanımının kamu otoritesi tarafından bir kural olarak beyan edilmesi gerektiğini ifade ettik. Nedense sözümüzü dinleyen olmadı. Maske kullanımından neden vazgeçildiğini anlamak mümkün değil. Aşıların üzerinden altı aydan fazla zaman geçti, aşı gücünü yitirdi. Hatırlatma dozlarının ciddi bir kampanyaya dönüştürülerek insanların hatırlatma dozlarını yaptırmaları sağlanmalıydı. Bu konuda geç kalındı. Yaz aylarında bugünkü rakamları gördüğümüze göre, sonbahar ve kış aylarında vakaların daha da artacağını söylemek mümkün. İş işten geçmeden, öncelikle ve aciliyetle, maske kullanmak zorunlu kılınmalı. Sağlık otoritesi aşı konusunu ciddiye daha fazla almalı. Maskesiz, aşısız böyle giderse, geçmişte yaşadıklarımızdan çok daha zor günler yaşarız.”
KORONA, SINIRLARIMIZDA BAŞIBOŞ BIRAKILDI
Okulların tatil olduğu şu günlerde 8-11 yaş aralığındaki çocukların mutlaka aşılanması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Süleyman Kaynak, sınırlardaki durumu da değerlendirdi:
“Temmuz ayının ikinci haftasında bayram yaşadık. Okullar kapandı, herkes tatil yörelerine koştu. Yoğun kalabalıklar oluştu. Yolculuklar yapıldı. Tüm bunlar, insanların hastalığı birbirlerine bulaştırmaları konusunda çok ciddi kolaylıklar sağladı. Tüm bunların ötesinde sınır problemlerimiz var. Bulgar vatandaşlarının, hiçbir sorgu suale gerek duyulmadan Edirne’den yurdumuza giriş yapmalarına izin verilmesi oldu. Binlerce insan sınırı geçerken, ne PCR testi soruldu, ne aşı durumu sorgulandı. Doğu’daki sınırları konuşmuyorum bile. Korona, sınırlarda başıboş bırakıldı. Vatandaşlar, kendi imkanlarıyla korunabildikleri kadar korunabiliyorlar. Bir başka sorun, öğrencilerin hala aşısız olması. Şu anda okullar tatil. 8-11 yaş grubuna hala aşı yapılmadı. Oysa bu çocuklara bugün aşı yapılsa, Eylülün ikinci haftasında okullar açıldığında, aşılanmış halde okula başlamaları sağlanmış olurdu. Okullar tatil olduğu halde işin bu kısmının hiç düşünülmemesi kaygı verici. Günde ortalama 58 bin vaka, yüksek bir rakam. Yasakların eskisi gibi insanların evlerine kapatılması şeklinde gelmesi, elbette doğru olmaz. Ancak maske zorunluluğu, sosyal mesafe ve hijyen konularındaki kurallar, daha sert bir şekilde geri getirilmeli. Bunların geri gelmesinde fayda var. Aslında maske, mesafe ve hijyen kuralları, çoktan geri gelmiş olmalıydı. Aşı seferberliği daha hızlı yapılabilirdi. Önümüzdeki süreçte covid vakalarında korkunç artışlar olacağını öngörmek hiç de zor değil. Şimdiden bu tehlike görülmeli ve gereği yapılmalı.”
tuna 15 Ağustos 2022 Pazartesi 15:18
|
Metehan UD / Diren ÇELİK- EGEDESONSÖZ - Koronavirüs pandemisi ile başlayan ve ekonomik sıkıntılar ile derinleşen kriz vatandaşların yaşamını alt-üst etmeye devam ediyor. Türkiye’nin en büyük üçüncü büyük metropolü olan İzmir’de de yaşam koşulları gittikçe ağırlaşıyor.
Krizin etkilerini konuşmak için kenttin en eski merkezlerinden biri olan Basmane’nin yolunu tuttuk. Muhtarlar ve sivil toplum kuruluşları kendilerine yardım için gelen insanların sayısının her geçen gün arttığına dikkat çekiyor. Semtte faaliyet gösteren ve her gün evlere aş dağıtan bir insani yardım kuruluşu dağıttıkları yemeklerin sayılarındaki artışı belirtti. Geçtiğimiz yıl günde 400-600 olan sayının bu sene bin 100’ü geçtiğini dile getirdi. Yine askıda ekmek dağıtan bir fırın ise kriz öncesi 100 olan sayının 250-300’e yükseldiğini anlattı.
Kriz ortamı ve yükselen kiralar bölgenin demografik yapısını değiştirmeye başlamış. Kimi ev sahipleri yabancıların varlığını fırsata çevirerek, kiraları aşırı oranda arttırmış ve mevcut kiracılarını çıkarıp yerlerine göçmenleri almaya başlamış. Kimi ev sahipleri de kendi evlerini yüksek kiralardan göçmenlere vererek ‘daha lüks’ semtlere taşımış. Artan kiraları ödemeyen kiracılar ise daha yoksul semtlerin yolunu tutmuş.
Ancak Basmane’de bizi ekonomik krizin yanı sıra başka bir ‘sorun’ daha karşıladı. 2015’te Suriyeli mültecilerin gelişiyle bir değişim yaşayan Basmane şimdiler ise Afrikalı göçmenlerle birlikte kozmopolit bir merkeze dönmüş. Afrikalıların yaşam tarzları vatandaşlar arasında rahatsızlığa neden olurken semtte gergin bir ortam olduğu ifade ediliyor. Yabancıların varlığı Basmane ekonomik krizden daha fazla gündem olmuş durumda.
ETİLER MUHTARI: YARDIM İSTEYENLERİN SAYISI ARTTI!
4 dönemdir Etiler Mahallesi’nde muhtarlık yapan Talip Çoban tüm dünyada olduğu pandemi sonrasında yaşanan Rusya-Ukrayna savaşından dolayı yaşanan ekonomik sorunların kendi mahallesini de etkilediğini belirtti. İnsanların gelirlerinin azaldığını ifade eden Çoban yardım için muhtarlığa gelen insanların sayısının arttığını ifade etti. Çoban, bölgede artan Afrikalı nüfusunun vatandaşları rahatsız ettiğini de ekledi. Çoban, kira artışlarından kaynaklı daha uygun bölgelere taşınan insanlar olduğu gibi kendi evlerini yüksek kiralara yabancılara kiralayan ev sahiplerinin daha lüks bölgelere gittiğini de ekledi.
‘GARİBAN BİR SEMT’
Mahalledeki insanların çoğunun günübirlik işlerde çalıştığını da dile getiren Çoban “Bizim burası da gariban bir semt. Maddi durumları kısıtlı olan insanlar yaşıyor. Çoğu günübirlik işlerde çalışıyor, ayakkabıda da konfeksiyonda da, inşaatlarda da çalışıyor. Bu süreçte gelirlerde azalma oldu. Bazı insanlarımız da tembellik de var. İş beğenmiyorlar. Ama çalışmak istediği halde de iş bulamayanlar da var. Yardım için gelen isteyenlerin sayısı arttı” dedi.
‘AFRİKALILARA KİRAYA VERİP BAŞKA SEMTLERE KAÇTILAR’
Yabancıların gelişi ile birlikte kira artışlarının olduğunu ifade eden Çoban şunları söyledi: “Yerli insanlardan göç etmek zorunda kalanlar oldu. Yerine Suriyeliler ve Afrikalılar geldi. Kendi evlerini burada kiraya verip başka yerlerde kiraya da çıkanlar oldu. Burada kiraları yüksek tutuyorlar. Bozyaka’da Şirinyer’de ev sahipleri kendilerine ev tutuyor. Kiracıyken artan kiralardan dolayı kiraların daha düşük olduğu mahallelere de taşınanlar oldu. Bizim burası merkezi olduğu için sürekli ev arayanlar oldu. Vatandaşlar Afrikalılardan biraz şikayetçi, problem yaşanıyor. Onlar henüz bize adapte olamadı ama suç oranlarında da dikkate değer bir artış olmadı”
ALTINORDU MUHTARI: GERGİN BİR ORTAM VAR!
30 yıldır Bamane’de yaşayan ve 1 dönemdir de Altınordu Mahallesi’nde muhtarlık yapan Veysi Çalhan da artan Afrikalı nüfusuna dikkat çekti. Suriyelilerin aksine Afrikalılarla anlaşılmadığını dile getiren Çalhan Basmane için ‘göçmen kampı’ benzetmesinde bulundu. Afrikalıların yaşam tarzlarından kaynaklı vatandaşların rahatsız olduğunu ifade eden Çalhan Afrikalıların kendi aralarında sürekli kavga çıkardığını da söyledi. Çalhan, vatandaşlarla mülteciler arasında gergin bir ortam olduğunu da ifade etti.
‘BASMANE BİR KAMP ALANI’
Basmane’de yardımlar dağıtıldığı için göçmenlerin çekim merkezi olduğunu dile getiren Çalhan “Suriyelilerle az çok derdimizi anlaşabiliyorduk ama Afrikalılarla anlaşamıyoruz. Afrikalılarla evlerde kaldığı için mahalle aralarındalar sürekli. 5-10 kişilik gruplarla dolaşıyorlar. Basmane bir kamp alanı gibi olmuş, bütün göçmenler burada toplanmış. Burada yardım dağıtıldığı için buraya geliyorlar. Camilerde insanlar yatıp kalkıyor. Afrikalılar gündüz uyuyor, gece yaşıyor. Vatandaşlar yaşam tarzlarından rahatsız. Etraflarındaki insanları düşünmüyorlar. Devlet de pasaportla burada olduğu için karışmıyor. Kendi aralarında sürekli tartışıyorlar. Kavga ediyorlar. Bizim insanlar onlara cephe tutmaya başladı. Dün milletvekili burada idi. O gitti hemen sonrasında kavga çıktı. Vatandaşlarla arasında kavga çıkıyor. Vatandaşlarla Afrikalılar arasında gergin bir ortam var.” dedi.
YETKİLİLERE ‘AFRİKALI’ ÇAĞRISI!
Çok sayıda ailenin kendi evlerini Afrikalılara kiraya vererek başka semtlere taşındığını anlatan Çalhan “Kendi evlerini 2’ye 3’e 4’e katlayarak Afrikalılara kiraya verdiler. Bodrum katı 2-3 bin TL’den Afrikalılara kiraya verdiler. Bir evde 15- 20 kişi yaşıyor. Ev sahipleri gidip daha lüks dairelerde yaşıyorlar” diye konuştu. Yetkililere seslen Çalhan gerginlik ortamının bitmesi için göçmenlerin otellere yerleştirilmesi gerektiğini de de ifade etti.
ESNAF, KRİZİ VE GÖÇMENLERİ ANLATTI
Bu kez sorularımızı mahalle esnafına yönelttik. Esnafa da krizin etkilerini, artan göçmen nüfusunun işlerine olan etkisini ve mahalleye dair gözlemlerini sorduk. Basmane’de 15 yıldır dönercilik yapan Abdurrahman Alptekin satışlarda yüzde 60-65’lik bir düşüş olduğunu ifade ederek işçi çalıştırmadıkları için ancak ayakta kalabildiklerini ifade etti. Alptekin, artan yabancı nüfusun kendi işlerini de olumsuz etkilediğini kaydetti.
‘SATIŞLAR YÜZDE 60-65 AZALDI’
Alptekin şunları söyledi “İşlerde yüzde 60-65’lik bir düşüş var. Suriyeliler Basmane’yi ele geçirdikten sonra satışlar iyice azaldı. Biz iş yapamaz olduk. İnsanlar indirim istiyorlar fiyatlarda. Çok da veresiye isteyen oluyor ama yapamıyoruz. Hem müşteri hem de para kaybederiz. Artan yoksulluk bizleri de vurdu. Çünkü bu mahallenin insanı alışveriş yapamıyor artık. Çalışıp aldıkları 5 bin lira, kira mı ödeyecek, faturasını mı? Girdiler sürekli artıyor. Her ay zam geliyor. Aksine gelirlerimiz azaldı. Kiramızı ancak emekli maaşından ödeyebiliyoruz. Çalışan olmadığı için ayakta kalıyorum. Çalışana maaş versek dükkanı kapatmak zorunda kalırız. Çarşıda da aynı şekilde. Allah yardımcı olsun. Umarız seçim bir an önce olur.”.
‘DÜKKAN SAHİBİ OLMASAYDIM…’
Tekel büfesi işleten Bekir Yılmaz da alkol fiyatlarında artışa rağmen kendi gelirlerinin artmadığına ve artan dükkan giderlerini anlattı. Yılmaz, ağırlaşan ekonomik kriz karşısında ancak dükkan sahibi oldukları için durabildiklerini dile getirdi. Müşterilerinin çoğunun yabancı olduğunu da vurgulayan Yılmaz yerli müşterinin pek kalmadığına dikkat çekti.
‘YERLİ MÜŞTERİMİZ PEK KALMADI’
Yılmaz “Burası göçmen merkezi oldu. Yerli müşterimiz pek kalmadı. Sayelerinde Afrika dillerini, Arapça ve Afgancayı öğrenmeye başladık. Müşterilerin çoğu yabancı. Krizden dolayı azaldı. Benim içki ağırlıklı, alkol fiyatları arttı ama gelirlerde artış olmadı. Dükkan bizim olduğu için döndürebiliyorum, kiracı olsam dükkanı kapar giderdim, burada duramazdım. Kiradan fazla elektrik parası ödüyorum. Geçen sene bin 800 lira olan elektrik faturası tasarruf ettiğim halde 4 bin 500 lira geliyor. Geçen sene 120 lira olan su faturası bu sene 300 lira oldu. Buranın yerli insanları yani bizim müşterilerimiz kaçtı. İnsanlar artık bu bölgede yaşamak da istemiyor. Esnafın da yarısı Suriyeli oldu.” dedi.
‘5 EKMEK 2-3’E DÜŞTÜ’
Basmane'deki tarihi ekmek fırının sahibi Yıldırım Demir de krizle birlikte vatandaşların artık korkarak ekmek aldığını belirtti. 5 ekmek alan ailenin günde 2-3 ekmek düştüğünü ifade eden Demir askıdaki taleplerinin geçtiğimiz yıla göre 2’ye katlandığını ifade etti. Suriyeli mültecilerin de artık askıda ekmek için geldiğini anlatan Demir Afrikalı göçmenlerin ise yaşam koşullarının içler acısı olduğunu dile getirdi.
‘SURİYELİLER DE ASKIDA EKMEK KUYRUĞUNDA’
Un, maya, susam ve işçilik giderlerinin arttığını ifade eden Demir “Kriz unculara yaradı. Krizden önce unun çuvalı 150 liraydı şu anda 500-600 lira. Biz istediğimiz zammı yapamıyoruz. Ama uncular bir bakıyorsunuz sabah ayrı akşam ayrı fiyat veriyor. Bizim sattığımız ekmek unun parasını karşılamıyor. Maya, susam, işçilik giderleri aldı gitti. Suriyeliler bizim ekmeklerimizi yemiyor sadece kendi ekmeklerini alıyorlar. Vatandaşlar da artık korkarak ekmek alıyor. Önceden 5 tane alıyorsa şimdi 2-3 tane alıyor. Bizim satışlar da çok etkilendi. Askıda ekmeğe talep arttı bu süreçte. İnsanlar ona alıştı. Artık yok diyemiyoruz. Genelde de çocuklar, kadınlar geliyor. Onlara yok deme şansımız yok. Sabahtan gelip burayı kesiyor. Askıda ekmek var mı diye? Şu an aksine askıda ekmek bırakan da azaldı. Ortalama şu anda 250-300 ekmek dağıtıyoruz. Kriz öncesinde 100 tane dağıtıyorduk. Kriz de artış yaşandı. Düzenli bir bağışçımız da yok. Askıda gelenlerin çoğunluğu vatandaşlar ama Suriyeliler de gelmeye başladı.” diye konuştu.
EN KÖTÜ EV 2 BİN LİRA
Afrikalı göçmenlerin yaşamlarının içler acısı olduğunu dile getiren Demir şunları söyledi “Ceplerinde para ile geliyorlar, esnafa katkıları da oluyor ama burada kaçakçıya da yüklü miktar para verdikleri için çok kısıtlı harcıyorlar. Yeri geliyor kokmuş balık pişirip yiyorlar. Çok kötü evlerde üst üste yatıyorlar. Vatandaşlar da ‘fırsatı’ değerlendiriyor. Burada en güzel ev krizden önce en güzeli 300-500 liraydı. Şimdi ise en kötü, oturulmaz haldeki bir ev 2 bin lira. Bodrum katlar, boş evler, dükkanlar eve çevrilmiş durumda. Basmane’nin yüzde 60'ı yabancı durumda. Göçmen kaçakçıları peynir ekmek satar gibi insan pazarlıyorlar. Birbirlerini arayıp ellerindeki göçmenlerin sayılarını bildiriyorlar. Pazarlık yapıyorlar”
Karaoğlan 16 Ağustos 2022 Salı 08:16
|
:))) 15 Ağustos 2022 Pazartesi 23:37
|
pagosa mı kızdın 15 Ağustos 2022 Pazartesi 17:14
|
Beyin Bedava 15 Ağustos 2022 Pazartesi 16:16
|
tuna 15 Ağustos 2022 Pazartesi 12:28
|
sezarın hakkı sezara 15 Ağustos 2022 Pazartesi 12:01
|
Olay, 12 Ağustos günü saat 17.00 sıralarında, Atatürk Caddesi'ndeki Dikili Otobüs Terminali'nde meydana geldi. 2 çocuk annesi Hanife Çakıcı, eşinden sürekli şiddet gördüğü için evi terk edip, otogara gitti. Bunu fark eden Haydar Çakıcı da eşinin peşine düştü. Çakıcı, otogarda bulduğu eşini 2'si göğsünden, 2'si de sırtından olmak üzere 4 yerinden bıçakladı. Çevredekilerin ihbarıyla olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık görevlileri, yaptığı kontrolde, Hanife Çakıcı'nın yaşamını yitirdiğini belirledi. İzmir Adli Tıp Kurumu'ndaki otopsinin ardından Çakıcı'nın cenazesi, Deliktaş Mezarlığı'nda gözyaşlarıyla toprağa verildi.
Polis ekipleri de Haydar Çakıcı'yı gözaltına aldı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Çakıcı, çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı. Çakıcı'nın, polisteki ifadesinde, "Olay günü Hanife'yi otogarda gördüm. Aramızda geçimsizlik vardı. Beni aldattığını düşündüm, öldürdüm" dediği de ortaya çıktı.
DEFALARCA UZAKLAŞTIRMA ALDIRMIŞ
Öte yandan Hanife Çakıcı'nın, 16 yıl önce kaçarak evlendiği Haydar Çakıcı'dan sık sık şiddet gördüğü öğrenildi. Hanife Çakıcı'nın eşi hakkında defalarca uzaklaştırma kararı aldırdığı, son uzaklaştırma süresinin ise cinayetten 15 gün önce sona erdiği belirtildi. Hanife Çakıcı'nın boşanmak istediği ancak eşinin bunu kabul etmediği öğrenildi. (DHA)
Sabriİzmir 15 Ağustos 2022 Pazartesi 15:42
|
T.C. Vatandaşı 15 Ağustos 2022 Pazartesi 11:46
|
Metehan UD/EGEDESONSÖZ - Menderes’te bulunan mülkiyeti maliye hazinesine ait 48 dönümlük arazi geçtiğimiz yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredilmişti. İlçenin merkezinde Adalet Sarayı’nın da bulunduğu yere yakın alanın planları Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yeniden yapılmış, imar konut alanı, park, belediye hizmet alanı ve yol olarak ayrılan ve geçmişte EtiBank tarafından kullanılan yerin planını değiştirilmişti.
Alanda lojman, eğitim tesisi, idari tesis, yurt, kurs, kütüphane, konferans salonu, lojman, aşevi binaları, cami ve cami ile ilgili müştemilatların yapılabilmesine imkân sağlayacak şekilde imar planı değişikliğine giderek, projenin önünü açılmıştı.
18 MİLYON TL BÜTÇE AYRILDI
Proje ile ilgili yeni bir gelişme yaşandı. İzmir Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı projenin hayata geçirilmesi ihaleye çıkma kararı aldı. İzmir Dini Yüksek İhtisas Merkezi Müdürlüğü (Ana Bina-3+1 Konaklama-Peyzaj) İnşaatı’nın ihalesi 15 Eylül 2022 tarihinde gerçekleştirilecek. Plan içerisinde yer alan Cami ve bazı blokların inşası için ayrı ihaleye çıkılacak. Projenin 910 günde tamamlanması bekleniyor. 2022 Yılı Yatırım Programı'nda İzmir Dini Yüksek İhtisas Merkezi için 18 milyon TL bütçe ayrılmıştı.
Oğuz Kaan 16 Ağustos 2022 Salı 07:08
|
yazık 15 Ağustos 2022 Pazartesi 20:19
|
izmirli 15 Ağustos 2022 Pazartesi 19:28
|
ST 15 Ağustos 2022 Pazartesi 17:54
|
EGEDESONSÖZ - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı sonrası indirime gidileceği belirtilen Tarım ve Kredi Kooperatifleri Marketleri’nde bugün itibari ile indirim uygulandığı iddia edilmişti.
Bir çok vatandaş sabah saatleri itibariyle Tarım ve Kredi Kooperatifleri Marketlerine akın ederken sosyal medya hesapları üzerinden ‘indirim yok artış var’ eleştirileri paylaşılmıştı. Tartışmalara ise Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç’da dahil oldu.
İddia edildiğinin aksine indirim yerine artış olduğunu belirten Kılıç şu ifadeleri kullandı;
“Tarım Kredi’ye indirim talimatı veren saray yine çuvalladı. Buca Yenigün’deki Tarım Kredi’de ve diğer marketlerde çektiğim görüntülerde birçok üründe indirim değil, bindirim olduğu açıkça görünüyor. Milleti kandırma sözünü tut. Temel gıdada indirimleri derhal başlat.”
Vatandaş 15 Ağustos 2022 Pazartesi 19:26
|