MENÜ
İzmir 22°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
'Eskidendi çok eskiden...'
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
22 Eylül 2024 Pazar

'Eskidendi çok eskiden...'

Memleket ahvaline sevinip ferah etmek nedir?

Ya da göğsünü gere gere gurur duyup övünmek nedir?

Bu cümle kalıbı ile sorular sormayı da cevaplar vermeyi de unutalı bir hayli zaman oldu…

Yıllar içinde… Topluma yaşam enerjisi veren pek çok şeyi kaybettik… 

Maddi / manevi çok büyük kayıpların çetelesini tutmaktan yorulduk biz…

Feryadı dağları aşan, sekiz yaşındaki kara gözlü Narin çocuğun, nasıl acımasızca öldürülüğünden…

Hayata tutunmaya çalışan iki yaşındaki Sıla bebeğe, kim tarafından, ne zaman, nerede insafsızca tecavüz edildiğinden…

Doğaya, kadınlara, çocuklara ve hayvanlara reva görülen acımazlıklardan…

Kaybolan çocuk sayısının istatistiki verilerde yer almayışından…

Yemyeşil ormanlarımızın ateşlere teslim olup günlerce söndürülemeyişinden…

Yandı, bitti ,kül oldu denilen hektarlarca ormanlık alanın bir anda yok oluverişinden…

Yıllardır kadın cinayetlerinin bir türlü önüne geçilemeyişinden

Yanlış tarım politikaları ile tarım ekonomisinin bitişinden…

Üreticiye de tüketiciye de yar olmayıp yollara dökülen mahsüllerden…

Enflasyonun bir türlü düşmeyişinden, cüzdandaki paranın sıcağa dayanamayan buz misali, eriyip gidişinden…

Ülke topraklarına girişi engellenemeyen mülteci akını ile yılardır süren sessiz işgalden ve gittikçe bozulan demografik yapıdan…

Çarpık kentleşmelerle kirlenen denizlerimizdeki binlerce deniz canlısının yaşayamayıp karaya vuruşundan…

Bitmez tükenmez, akıl almaz siyasi çekişmelerden…

Tartışılamaz ve değiştirilemez olarak bellediğimiz TC Anayasamızın ilk dört maddesinin tartışılıyor olmasından…

Velhasılı kelam…

Bizi biz yapan tüm değerlerimizden nasıl da hızla uzaklaştığımızı gözler önüne seren vasatın altı hallerden…

Son derece bizar olduk...

Ve… Her gün, her gün aynı tartışmaları dinliyor olmaktan bir hayli yorulduk!

***

Hani şöyle bir zamanı geri almak mümkün olsa da…

Kadınların ve çocukların istismar edilmediği, doğanın tahribata uğramadığı, köylerin mutlu ve umutlu, şehirlerin müreffeh olduğu zamanlara dönüversek… 

Ve de…

Adabın ve edebin topluma hakim olduğu yıllara ya da toplum bireylerinin adap ve edebe hassas olduğu zihniyete ışık hızıyla gidiversek…

Belki biraz rehabilite oluruz da yeniden kazanırız kaybettiğimiz yaşam enerjimizi diye düşünürken…

Harvard Üniversitesi'nden Prof. Ellen Langer'ın 1979 yılında gerçekleştirmiş olduğu…

(*) CounterClockwise Deneyi’ni (saat yönünün tersi) anlatan bir çalışmayı okurken buldum kendimi…

***

Söz konusu deneye göre… 

Yaşları yetmişin üzerinde olan bir grup, sağlık kontrollerinin gerektirdiği tüm tahlil ve testlerden geçirildikten sonra
yirmi yıl öncesindeki gençlik yıllarına geri götürülmüş…

Araştırma konusu olan bu yaşlı birey grubu için konuk edilecekleri otelde, 1959 yılına ait bir ortam yaratılmış.

Bu ortamda dönemin dekorları içinde; dönemin arabaları, kostümleri, fotoğrafları ve yiyecekleri ile…

Yine dönemin haberleri, müzikleri, dergi, gazete ve mecmuaları kullanılarak…

20 yıl önceki yılları yaşayan deneklerin genel sohbeti de sadece 1959 yılı üzerine olmuş...

Ve yaşlı bireylerden, o yıllardaki duyguları ile o yılları yaşıyormuşçasına davranmaları istenmiş…

Bir haftalık deney sonunda, bu kişilerin fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlıklarında önemli iyileşmelerle…

Yaşlı bireylerin; görme, hafıza ve fiziksel güçlerinde belirgin şekilde düzelmeler gözlemlenmiş…

***

Günlük hayatımızdan kesitlerle ve bir araştırmacı psikoloğun deney sonuçları ile…

Olumlu, mutlu ve umutlu bir çevrenin yarattığı zihinsel algılamaların insanların fiziksel sağlıkları üzerinde ne kadar güçlü bir etkisi olabileceğini de gözler önüne seren bu okumalarımın arasından bir çırpıda çıkıp…


Bundan elli yıl öncesindeki gençlik günlerimi yad ederken buldum kendimi…

Söz konusu vatansa her şeyin teferruat olduğu…

Dostlukların, akrabalıkların vazgeçilmez olduğu..

Büyüklerin mutlaka sayıldığı, küçüklerin  koşulsuz sevildiği…

Azın yettiği, çoğun arttığı o muhteşem yılları seyre daldığım…

Bir film platosundaydım sanki…

Bir gülümseme yayılmıştı yüzüme…

Fonda; “Eskidendi, çok eskiden” diyen Sezen’in o buğulu sesi…

Kulağımdan kalbime, kalbimden beynime doğru yol alıyordu adeta.

Kötü ile iyinin savaşı gibiydi duygularım… 

Bugünün umutsuzluğu yarınlara dair umutları yenmek için direniyordu…

Bugün…

“Evet, belki, şayet, keşke” kelimeleri ile dahi olumlu cümleler kurabilmenin artık ne kadar imkansız olduğunu düşünerek mırıldanıyordum kendimce…

Güzel günlerdi vesselam… Çok güzel günlerdi…

Lakin…

Eskidendi, çok eskiden…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Sema övgğn
 24 Eylül 2024 Salı 12:06
Çok güzel yazı içim açıldı çünki bende 70 kerde olarak ortak fikirdeyim sağ olun. Kaleminize sağlık
 Berrin Yağcı
 23 Eylül 2024 Pazartesi 21:21
Ülkenin içinde ki durumu ne güzel özetlemişsiniz. Maalesef ülkemizin içinde bulunduğu acı tablo bu. Umutsuz, mutsuz insanlar, aklımıza gelmeyecek kötülükler-çirkinlikler. Kötünün yasadışının cezasız kaldığı yapanın yanına kâr kaldığı bir dönem. Hiç bu kadar pespayeliği yaşamamıştı bu ülke En çok üzüldüğüm de çocuklar ve gençler çok kötü bir dönemin içindeler
 Hülya Sabuncu
 23 Eylül 2024 Pazartesi 19:32
Yine çok güzel bir yazı, çok güzel bir anlatım. Kalemine yüreğine sağlık İhsancım. Umutsuzluğumuzun tekrar umuda döndüğü güzel günlerin tekrar gelmesini umut edelim , dileyelim umutsuzluğa inatla. Çocuklarımıza, torunlarımıza anlatalım güzel değerlerimizi, hoşgörüyü sevgiyi.Rol model olalım. Bir deniz yıldızı, bir deniz yıldızıdır diyelim kurtarılanlar için.Ve tabi ki EĞİTİM, EĞİTİM, EĞİTİM...
 İpek özçelik
 23 Eylül 2024 Pazartesi 14:14
İhsancığım ne kadar güzel gözlemler yazıkki çok yazık kötü günlere gidiyoruz eskiler ah o eski günler biraz önce 60-80 arası yazılan bir yazı okudum çocukluğumuzun gençliğimizin geçtiği dönemlerden ne diyeyim bizler gidiyoruz ama gelecek nasıl iyi olacak bilmem teşekkürler
 Melda Arıbal Öztan
 23 Eylül 2024 Pazartesi 13:09
Bu gün satırlarınızı okurken, kendi kalbimdeki duygu ve düşüncelerimi gördüm adeta.Her birimizin kalbinin ince sızısı oldu... ! Her haber saatini takip ederken bizi mutlu ve sevindirecek hiç bir bilgi olmayışı, her heber de yüreklerin kanadığı acıyı hissetmek toplum olarak gittikçe bize karamsarlık yaşatmakta.Evet gençlik yıllarımız, ne mutlu na şahane, ne dostane sevgi ve şevkatle oluşan bir toplumduk ne cok sevmiş ve sevilmiştik.İhsan hanımcığım, emeğinize yüreginize sağlık.Gelecek güzel günlere selam olsun.
 Bircan Tağıl
 23 Eylül 2024 Pazartesi 10:11
Eskidendi evet ama kıymet bilseydik eskitmemiş olacak hatta geliştirecek güzelleştirecektik herşeyi. İnsana kadına cocuğa deger versek bambaşka bir yöne gidecek parlatacaktık herşeyi. Doğayı korumayı öğrenen bizler bir tek apaca bile kıymazdık. Çünkü öyle gördük ve öğrendik. Biz geçen yıllarda yalnızca ve yalnızca yok etmeyi, tüketmeyi, azaltmayı ve değersizleştirmeyi öğrentti. Harika bir şekilde kaleme aldığınız her satırınıza üzülerek katılıyorum. Ancak yine de geleceğe ve güzel günlere olan umudumuzu koruyarak. Siz hep yazın olur mu.. Işık saçan, bizi biz yapan değerlerimize gösterdiğiniz özen ve önem elbet geri gelecektir diye düşünüyorum. Kaleminize, yüreğinize sağlık. Sevgiler
 Nesrin Topak
 23 Eylül 2024 Pazartesi 07:45
Selamlar Günaydınlar İhsan hanımcım. Sabah uyandığımda bir huzursuzluk bir mutsuzluk hissettim sebebi :yatmadan önce duyduklarım,okuduklarımdı. Ne kadar haklısınız. Allah vatanımızı dünyamızı selamete çıkarsın. Amin.
 Osman Savran
 22 Eylül 2024 Pazar 20:31
Ne güzel anlatmışsınız ihsan hanım. Yaşım yetmişe yaklaşıyor bizde böyle bir deneye katılsak ne güzel olur . masum , çıkarsız gençlik yıllarımıza gitsek . İnsanların tek yürek yurduna sahip çıktığı birbirine saygıyla sevgiyle sarıldığı yıllar çok gerilerde kaldı . Artık hiçbir şey eskisi gibi deyil Kaleminize sağlık.
 Bilge Targan
 22 Eylül 2024 Pazar 14:07
İhsan hanımcım yine günümüz sorunlarına çok güzel parmak bakmışsınız, keşke eski günlerimize dönebilsek,umutlarımızı yeşertebilsek.
 Nezahat Talay
 22 Eylül 2024 Pazar 11:41
Ah keşke mümkün olabilse o bahsettiğin günlere dönebilmek ve yaşayabilmek o güzellikleri asilce ferasetle????????kalemine yüreğine sağlık İhsancım içinde bulunduğumuz durumu yine çok güzel anlatmışsın. Bu olumsuzlukların birgün değişmesi ümidiyle çok geç olmadan ??????????????
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz