MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
15 Temmuz’un getirdiklerine bakmak
Tayfun MARO
YAZARLAR
15 Temmuz 2022 Cuma

15 Temmuz’un getirdiklerine bakmak

22 Ağustos 2016’da ilk izlenimlerimi yazmıştım.      

15 Temmuz’da yaşadığımız darbe kılıklı kalkışma bütün ülkeyi ayağa kaldırırken galiba zihinleri de açmaya başladı.

Darbe girişimi veya kalkışmanın yol açtığı gelişmeler ilginç; Cumhuriyet’in yüzyıllık kuruluş ve iki yüzyıllık batılılaşma öyküsüyle yüzleşmeye başlayan müslüman muhafazakârlar, Cumhuriyet’i ve Atatürk’ü anladıklarını ifade etmeye başladılar.

20 Temmuz’dan itibaren adeta değişim geçiren Erdoğan uzlaşmacı tutumuyla, -her ne kadar HDP’nin yokluğu bir handikap ise de- AKP-CHP-MHP ekseninde oluşan demokrasi blokunun ve dayanışma eğiliminin önünü açtı.

ABD’de yaşayan ve orada FBI tarafından korunan F. Gülen, kanlı darbe girişiminin baş sorumlusu olarak görülüyor. Gülen cemaati, “başarısız darbe” girişimi sonrasında, 40 yıldır kazandığı bütün mevzilerden tasfiye ediliyor. Sanki kendini tasfiye ettirmek için kalkışma planladı…

Şaka değil, iki hafta içinde, kamuda çalışan yaklaşık 70 000 kişiye görevden el çektirildi. Cemaate ait olduğu veya ilişkisi olduğu bilinen okullar, hastaneler, işyerleri, medya kuruluşları, yayın organları kapatıldı ya da el koyuldu. TSK, Milli Eğitim ve yargıda büyük tasfiye hareketi başlatıldı. TSK nerdeyse yeniden yapılandırılıyor. MİT ne olacak belli değil. Kimi kurumlar lağvediliyor.

Kalkışmanın failleri yakalandı veya teslim oldu. Bir miktar firari var. Cemaat ile kuşkulu ilişkisi olanlar gözaltına alınıyor. Kurunun yanında yaşın da yandığına dair yaygın bir kanaat var.

Meydanlarda tutulan demokrasi nöbeti ilginç bir deneyim olarak zihinlerde yer etti.

15 Temmuz gecesi, Erdoğan’ın uçağına atlayıp İstanbul’a inerek “darbecilere dünyayı dar etmesi,” hepimizi çok düşündürdü… Çünkü Başbakan bunu hepimizin düşünmesini istedi...

Düşünüyoruz… O halde, 1. Ordu Komutanı, o gece, Erdoğan’a ne diye telefon etmiş olabilir?

Cumhurbaşkanı ise, Allah’tan ve milletten kendisini affetmesini istiyor; Çünkü olacakları öngörememiş... Çok samimi bir itiraf. Buna yönetim zafiyeti diyenler de var. Münafıklar…

Memlekette gerçekten olağanüstü bir hal var; sivil ve askeri bürokrasinin kitlesel tasfiyesi ve devlet kurumlarında öngörülen yapısal değişim, askerlerin yönetime el koyduğu dönemlerde dahi bu ölçülere vardırılmadı.

Bilindiği üzere, Erdoğan, Gülen cemaatiyle birlikte iktidara geldi. Bu hareketin devlet içinde kadrolaştığı zaten biliniyordu, fakat AKP iktidarında çok yol aldıkları da bir gerçek.

Yanılmıyorsam, 2002 öncesinde, kabı kırmızı olduğundan “Kırmızı Kitap” da denilen, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde devletin iç tehdit algılamasında, irtica bağlamında Gülen Cemaati de hedefteydi. Elbette o Belge’yi görmüşlüğüm yok, haberlerden aklımda kalan…

Demem o ki, Devlet bu cemaatin varlığını iç tehdit olarak algılıyordu ama hükümetler ciddiye almamıştı. AKP’den önce bütün siyasi partilerin Gülen Cemaatiyle siyasal ilişkileri oldu.

Seksen darbesini izleyen yıllarda önü açılan Gülen hareketi, Türk-İslam sentezine dayalı politikaların yol verdiği meşru bir hareket olarak kabul görüyordu. Hareketin karanlık tarafını kimse görmek istemiyordu. İlle de 15 Temmuz’u yaşamak gerekiyormuş.

Velhasıl, seksenli yıllardan itibaren uluslararası ölçekte desteklenen ve son derece şaibeli ilişkileri olan bir din gurubu, darbe girişiminde bulundu veya bir kalkışmada kullanıldı…

Öyle veya böyle, Türkiye’nin nur topu gibi “15 Temmuz”u oldu… Şimdi darbeyle yatıp OHAL ile kalkıyoruz… Hükümet, bir daha darbe olmasın diye, önlem üstüne önlem alıyor.  

Ne yazık ki Meclis adeta devre dışı…

Gülen hareketinin sonunu getiren sürecin ortaya çıkışı da hayli ilginç;

Cemaat, AKP’nin eteğinin altına girip iktidar gurubuna dâhil olduktan sonra iktidar ve de dünya nimetlerine bir türlü doymak bilmeyince, paylaşım kavgaları başladı.

Ama ne kavgaymış! Önce, cemaatin devlet içinde paralel bir örgütlenme yaptığı ortaya çıktı; ardından da cemaatin aslında terör örgütü olduğunu öğrendik. Cemaat neredeyse Türkiye’yi ele geçirmiş… İnsanın sorası geliyor; 30 yıldır ülkeyi yönetenler neden seyirci kaldı?

15 Temmuz gecesi ve ertesi gün yaşanan sıcak saatlerden sonra hızla sakinleşen Türkiye’de, o gün bu gündür, işler inanılmaz kolaylıkla yürüyor. İktidarın bir dediği iki olmuyor. Putin bile Erdoğan’ı kırmadı, ilişkileri düzeltti. Kazakistan da iyi niyet elçiliğini üstlenmiş gibi…

Gelin görün ki gül bahçesi dikensiz değil. Sorun var. Sorun, ABD’nin ve AB ülkelerinin Erdoğan’ın söylediklerini fazla ihtiyatla karşılaması… Dahası, inandırıcı bulmaması…

Erdoğan, Gülen’in Türkiye’ye iadesi konusunda hızlı hareket etmeyen ABD yönetimine tepkili.

O uğursuz kalkışmadan sonra ABD’nin mesafeli duruşu, Erdoğan tarafından, kalkışma girişimine örtülü destek gibi algılanıyor. Erdoğan çok moralsiz.   

Darbe girişimi sonrasında AB’nin Türkiye’nin arkasında durmadığını düşünen Erdoğan sanki AB’den umudunu kesti. Türkiye-AB ilişkilerini gözden geçirme opsiyonu masaya gelebilir.

Bu tabloya, NATO/Türkiye ilişkilerinde ortaya çıkan belirsizliği de eklemek gerekir.

Neresinden bakarsanız bakın, Türkiye, başı dertte bir ülke görüntüsü veriyor. Başımızın ne ölçüde dertte olduğuna dair bir fikrimiz yok. Yaşadıkça öğreniyoruz. Bu durum vehameti iyice artırıyor. Canlı bombalar ülkede kol geziyor. Ekonomide dengeler bıçak sırtı…

Ne hazindir, darbe girişiminin mağduriyetinden kendisine yarattığı dokunulmazlık zırhının ardında, her türlü denetimden azade bir yönetimin yaptıklarını ettiklerini eli kolu bağlı izliyoruz. Umarım korktuklarımız başımıza gelmez.

Çok fazla hata yapmış bir iktidar grubu elan ülkeyi yönetiyor. Hem de OHAL koşullarında… Talihsiz bir durum.

Böyle zamanlarda sorumluluğu paylaşmak, toplumsal mutabakat için bir zarurettir.

Çözümün de toplumsal mutabakatın da yolu Meclis’ten geçiyor; bir de uğrayan olsa…  

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Tayfun Maro
 16 Temmuz 2022 Cumartesi 16:24
Sayın Önder, bu yazıyı 15 Temmuz'dan bir ay sonra yazdım. Aradan geçen 6 yılda olan bitene dair henüz yazmadım; yazdığımda kim bilir neler duyacağım! Öyle tuhaf eleştirmişsiniz ki güleyim mi, kızayım mı bilemedim. Ben de size mutluluklar diliyorum.
 Vallahi pes!
 15 Temmuz 2022 Cuma 23:59
Tayyar, FETÖ'nun ne olduğunu 17-25 Aralık öncesi anlamadınız mı? https://www.youtube.com/watch?v=OQEd67vsE0M bütün bunları söyle, sonra da 15 Temmuz kutla. Vallahi pes! Bu kadar da olmaz yahu! Aklımızla alay etmeyin. Bu yapı sizin döneminizde tüm uyarılara rağmen güçlendi; sonra araya kare kedi girince 15 Temmuz'a giden süreç yaşandı. https://www.youtube.com/watch?v=RKzi9Aa58OM&t=350s bütün bunları ABD'de mi, NATO mu söyletiyor? Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz!
 Tayyar ÖNDER
 15 Temmuz 2022 Cuma 13:34
Ege'de Sonsöz Sayfa Editörü Bu Makaleyi Yayınlarken Şu Önsözü Yazmalıydı... "...ABD/AB/NATO/FETÖ'nün Ortak İşbirlikleri Sonucu 15 Temmuz 2016 Tarihinde Türkiye'de Hayata Geçirilmeye Çalışılan Ve Halkın Ölümleri Göze Alarak Çıplak Elleriyle Tanklara ve F 16'Lara Karşı Direnerek İsmi Yukarıda Geçen Organizasyon Sahiplerinin Kafasına Geçirilen Darbe/İşgal Girişimini Anma Gününde Konu Hakkında Bir Güney Amerika Ülkesi Olan Uruguay'dan Yazan Konuk Yazarımız Tayfun Maro'nun Darbe/İşgal Girişimi Üzerine Yazmış Olduğu Makale Ektedir..." Diyerek Yaşananları Hiç Anlamamışsınız ve Maalesef Ülke Sosyolojisini (Birinci Meşrutiyet/İkinci Meşrutiyet İmparatorluğun Bulunduğu Coğrafya ve İnsanının Suni Bir Batılılaşma Afyonuna Alıştırılmaya Çalışılması Sonraki Gelişmeler İttihat Terakki ve Kaybedilen Topraklar ve En Son Cumhuriyet İlanı ve Tek Adam/Tek Parti İktidarı 1960 Darbesi ve Sonrası 12 Eylül Darbesi ve Sonrası ve Batılılaşmanın Türkiye'de İflasının Maddi/Manevi Tahribatları ve Bu Tahribatların Toparlanmaya Çalışıldığı 2001 Yılı ve Sonrası Ak Parti Hükümetleri de Dahil Olmak Üzere...) Bu Ülke'nin Hiçbir Dönemindeki Sosyolojisine Maalesef Hiç Vakıf Değilsiniz ve Konu'ya (15//7) O Kadar Uzaksınız ki... Yaşanlardan Bi Haber Tipik Bir Küçük Burjuva Vatandaşı ve Aydın'ı Prototipisiniz...Size Bir Şey Söylemek İsterim Sayın Maro...15 Temmuz Gecesi ve Sonrası Yaşananlar ve Yazılanlar İle İlgili Dünya Kadar Müktesebata Bir Göz Atın Demiyorum Ama Naçizane Olarak Önerim Bu Gün Milliyet Gazetesi Yazarı Zafer Şahin ve Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Nedred Ersanel'in Yazdıkları Makaleleri Okumanız... Kolaylıklar ve Mutluluklar Dilerim...
 Hüseyin
 15 Temmuz 2022 Cuma 12:19
Aklın sıra darbeyi kötüleyip Reise vurmak istemişsin
 TC misafir
 15 Temmuz 2022 Cuma 12:07
Örgütün siyasi ayağı bunca yıldır neden bulunamadı, ya da bulunmak istenmiyor mu? Abd fetöyü vermez, fetö sadece anadolu coğrafyasında etkin değil. Abd fetöyü kafkaslardan, balkanlara ve afrikaya kadar her yerde kullanıyor. Hristiyan mason gruplarla giremediği yerlere müslüman kılıfına gizlenmiş olan örgütü kullanıyor 80 darbesinin ardından bu grubun hızla dallanıp budaklanması da bunun açık bir kanıtıdır. Fetö=CİA
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz