Adayda ittifak…

Haziran ayı başların da “izninizi” istemiştim.
Çocuklarım, torunlarım ve gelinlerim gurbet elden geldiler.
Hep beraber olduk. Özlem giderdik.
Güzel günlerdi. Sayılı gün erken biter derler. Öyle oldu ama olsun. Tanrı tekrarını nasip etsin...

Aradan yaklaşık, üç buçuk ay geçti.
Kafamı kaldırıp etrafa baktığımda çok kullanılan bir deyimle “garp cephesinde yeni bir şey yok”...
Yine çok kullanılan bir deyimle “eski tas eski hamam”…

İktidar cephesinde zamlar sağnak misali yağıyor, ekonominin çıkmazları bütün şiddeti ile devam ediyor, iç ve dış sorunlar devasa boyutlara ulaşmış, dış sorunlarda “bir gece ansızın gelebilirim” şarkısı revaçta”…

Zaten yeni bir şey beklemememiz de mümkün değil, çünkü “malzeme bundan ibaret”…
Gelelim muhalefete, ki benim esas meselem muhalefet...
Çünkü..
Bir şeyler yapması gereken muhalefet...
Anlaşılan odur ki, şu ana kadar “Millet ittifakı” bir karara varamıyor...
Rivayet muhtelif ama sonuç yok...
Bir gerçeğin altını çizerek konuya girmek istiyorum.

Muhalefetteki partilerin ayrı ayrı istenen çoğunluğu, yani 50.1 çoğunluğu sağlamaları mümkün değil.

Tablo bunu apaçık gösteriyor.
Daha açık bir deyişle, seçmenin “partilerde ittifak” etmesi mümkün değil.
Her biri kendi partisini beğeniyor doğal olarak.
Bir de buna son zamanlarda “ittifaka” dahil milletvekilleri veya yöneticilerin kafaları karıştıran söylemleri dikkate alındığın da durum daha da karmaşık bir hal alıyor.
O halde…

Çare nedir?
“Adayda ittifak”...
Yani..
Öyle bir adayla yola çıkılmalı ki, “muhalif cephede” hemen herkes diyemeyiz ama büyük çoğunluk bu “adayda ittifak” etsin.

Tutumu, tavrı, bilgi birikimi, geçmişi geleceği, önceki söylemleri, geleceğe umut vermesi Devleti en üst düzeyde bilmesi, tüm bölgelerde tartışılır olmaması gibi daha bir çok özelliği taşıyan biri olsun.

Olmaz mı?
Elbette olur.

Türk Milleti neler çıkarmıştır.
Yeter ki, bu konuda samimi ve kararlı olunsun..
Dar parti kalıpları içinde debelenip durulmasın.
Kafayı yerlere eğip,parke taşlar sayılmasın.
Şöyle bir etrafa bıkılsın.
O zaman bulunur aranılan taze kan…
Yoksa..
Korkarım ki..

“Basra harap olacak”…