MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Ağlanacak halimize...
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
18 Kasım 2021 Perşembe

Ağlanacak halimize...

“Nereden tutsan, dökülüyor!” derler ya…

Manzara aynen öyle…

Neredeyse iki yıl olacak, pandemi bizi resmen kıtır kıtır doğradı…

Gençler işsizlikten bunalıma giriyor…

İki üniversite bitiren bile…

Üç yıldır işsiz dolaştığı için, aramaktan vazgeçmiş durumda…

Doları, Euro’yu tutabilene aşk olsun…

Türk Lirası “pul” halinde…

1 Ocak 2021’den geçerli asgari ücret, net 2 bin 825 TL’ydi…

Aynı gün…

Dolar, 7 lira 43 kuruştan işlem görüyordu…

Bugün, 18 Kasım Perşembe…

Asgari ücret, 2022’de kaç TL. olacak tartışması bile artık yapılmıyor…

Dolar, 11 ayda resmen kanatlandı…

Dün akşam 10 lira 40 kuruştan işlem görüyordu…

Bu sabah Allah bilir!

Pandemiden her gün ortalama 250 vatandaş ölüyor…

Aşıya gitmeyen…

Neredeyse aşıya koşanın sayısını yakalayacak…

Enflasyon kanatlanmış…

Çarşı / Pazardaki yangını itfaiye bile söndüremez!

Elektrik… Su… Doğalgaz… Benzin… Motorin…

Faturalar ödenemiyor…

Son 3.5 yılda…

Faturayı ödeyemedikleri için…

Beş milyondan fazla abonenin doğalgazı kesildi…

Esnaf diye bir sınıf kaybolmak üzere…

Eğitimi hiç sormayın…

Bugün okula başlayan yavru acaba iki yıl sonra okuma / yazmayı sökebilir mi?

***

Bu ülkenin mizah edebiyatı ustası…

Merhum Aziz Nesin’in…

50 yıl önce yazdığı bir hikaye var…

Adı, “Maaş Zammı”

Bu öylesine ilginç bir öykü ki…

Bu güzel ülkede…

Neredeyse 50 yılda değişen bi’şey olmadığını anlatıyor…

Üstadın ruhunu incitmeden kısaltarak bu köşeye taşıyoruz…

***

Yarım asır öncesini Türkiyesi…

Hikaye bu ya…

Bir fabrika sahibi varmış bu güzel ülkede…

Maaşların, haftalıkların artırılması için…

İşçi temsilcileri, ustabaşları…

Ara ara patrona rica ederlermiş, “N’olur biraz zam!” diye…

Patron, sesini titreterek onlara…

Öyle yumuşacık, tatlı bir sesle bir şeyler söylermiş ki…

Kendi sesinin etkisinden önce kendi gözleri dolarmış…

Ondan sonra artık tut tutabilirsen işçilerin gözyaşlarını…

Patron ağlar, onlar ağlarmış…

Bir zaman karşılıklı ağlaştıktan sonra…

Ne diyeceklerini de unutan işçiler dışarı çıkarlarmış…

Neden sonra kendilerine gelir gibi olunca…

“Yahu, patron bize ne söyledi de biz öyle ağladık?” diye…

Birbirlerine sorarlarmış…

Gelgelelim…

Patronun ne dediğini hiçbiri hatırlayamazmış…

***

Bir gün aralarından biri, arkadaşlarına şöyle demiş:

“Sıkı duracağım, ne söylerse söylesin ağlamayacağım… Hem de maaşımı artırmadan yanından çıkmayacağım, ya da işten ayrılırım..”

Daha içeri girip de:

“Beyefendi…” der demez, patronu:

“Zor, zor kardeşim… Biliyorum, bu zamanda geçim zor… Hiç bilmez olur muyum?” diye başlamış…

Ancak…

O ustabaşı, ne olursa olsun, ağlamamak için kendini tutuyormuş…

Başlamışlar konuşmaya…

“Kaç kişiye bakıyorsun?”

“Beş kişi…”

“Vah vah vah!..”

Patron, o kadar çok ve o kadar acıklı vah vah çekmiş ki…

Ustabaşı, neredeyse kendini tutamayıp ağlayacak…

Ancak, dişlerini dudaklarına geçirip dayanmış…

Patron sormaya devam etmiş…

“Çocukların okula gidiyor mu?”

“Biri gidiyor, biri gitmiyor…”

“Çok yazık! Demek birini gönderemiyorsun…”

“Ufak da ondan, büyüyünce göndereceğim…”

“Karına üç yılda bir manto da yaptıramazsın..”

Ustabaşı:

“Yaptırıyorum...” demiş..

Patron yine devam etmiş:
“Karın hasta üstelik, değil mi?”

“Yoo, hasta değil!”

“Değil ama kardeşim, olabilir... O zaman ne olacak? Vah vah vah... Kim bakacak zavallıya? Doktor ister, ilaç ister… Bunların hepsi para... Nasıl ameliyat ettireceksin?”

Ustabaşı şaşırmış:

“Kimi?”

“Çocuğunu…”

“Ne ameliyatı beyefendi? Öyle bir şey yok…”

“Yok ama, mesela… Ya gerekse?”

Ustabaşı dayanıyor ama…

Patron ağlamaya başlayınca o de gevşiyor…

“Aman beyefendi, ağlamayın, ne olur… Biz nasıl olsa oluruz, bir kolayına bakarız… Allah aşkına ağlamayın!”

***

Ustabaşı hüngür ağlayarak dışarı çıkıyor…

Zam peşindeki arkadaşları hemen etrafında toplaşıyor…

“N’oldu?” diye soruyorlar, haklı olarak…

Ustabaşı ne desin, beğenirsiniz?

“Bi’ana kadar patronla neler konuştuklarımızın farkındayım... Ama ondan sonra sözün gidişini kaybettim… Patron acıklı sesle bir şeyler anlatıyor, ikimiz karşılıklı ağlaşıyorduk… Sözü nasıl duygusal bi’noktaya getirdi, anlayamadım!”

***

Madem Aziz Nesin’le başladık…

Rahmetlinin hafızalara kazınan bir sözü ile bitirelim:

Yıllar, yıllar önce…

İzmir Torbalı’da şenlik vardı…

İlhan Selçuk ve Aziz Nesin panelin konuklarıydı…

Konu mizahtı…

Aşka gelen birisi sahneye doğru seslendi:

“Nasrettin Hoca’nın torunları olarak zeki insanlarız değil mi?”

Aziz Nesin cevap verdi:

“Yüzde 60’ı aptaldır…”

Herkes alkışladı…

Sonra kuliste sözlerini biraz daha açtı ünlü yazar:

“Yüzde 92 diyecektim, dilim varmadı… O zaman referandum yapılmıştı ve oy kullananların yüzde 92’si Kenan Evren’e oy vermişti… Bu söz oradan kaldı…”

Nokta…

Sonsöz: “Hayat pahalılığının özeti: “Eskiden kilolarla alıyorduk, artık sayıyla alıyoruz…” / Ortadirek…”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz