MENÜ
İzmir 17°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Atatürk’ü yeterince tanıyor muyuz?
Kemal ARI
YAZARLAR
14 Haziran 2021 Pazartesi

Atatürk’ü yeterince tanıyor muyuz?

Bu soruyu samimi biçimde kendi kendimize soralım:

Atatürk’ü yeterince tanıyor muyiz?

İlk başta bu soruya ne yanıt vereceğinizi şaşırabilirsiniz.

Hatta tanıyor olduğunuzu da sanabilirsiniz.

Ancak şundan emin olun, ciddi kaynaklar üzerinden azıcık araştırma yapacak olsanız bu sanınız buhar olacak ve kesin olarak onu tanımadığınızı anlayacaksınız.

Bu neredeyse “84 milyon vatan evladı” için böyledir…Atatürk’ü bu ulus çok seviyor, ama ne yazık ki yeterince tanımıyor. Bunun kanıtını şu soruyu kendinize sorsanız vereceğiniz yanıttan da anlayabilirsiniz:

Eğer yeterince tanıyor olsaydık, ülke ve toplum olarak bugünkü gelişmişlik düzeyinde kalır mıydık? Her halde dünyanın en çağdaş, en varlıklı, birlik ve bütünlük duygusunu kesin olarak kanıksamış ve geleceğin inşasında da yurt bireyleri olarak birbirimizle kaynaşmış bir kütle olurduk.

Evet, itiraf edelim, Atatürk’ü yeterince tanımıyoruz.

Yalnız tanımamak değil, anlamıyor ve hissedemiyoruz da.

Yalnızca sanki toplumsal genlerimizden gelen geçmişe dayanan bir sevgi halesi bizi sarıyor ve bu sevgi dalgaları bir yerlere götürüyor.

Bu da anlamlı, takdir edilecek bir şey, kabul.

Oysa Atatürk kendisinin tanınmasını ister. Yalnız tanınmakla da sınırlı kalmaz, anlaşılmasını ve duyumsanmasını, yani hissedilmesini ister.

Hani bir konuşmasında; “Beni görmek demek behemahal yüzümü görmek demek değildir. Benim duygularımı ve düşüncelerimi anlıyor ve hissediyorsanız, bu kafidir!” demişti ya…

Demek ki onu görmek; ya da onun biçimsel özelliklerine odaklanmak, onu tanımak, anlamak ve hissetmek için yeterli olmuyor…

***

Değerli dostlarım; bu eleştiriyi sonuna kadar kendi kendimize yapmalıyız.

Bir yerlerden başlayacaksak eğer geleceğimizin aydınlık inşaasına, başlayacağımız nokta, kendi kendimizi öz eleştiriden geçirmek olmalıdır. Yanlışlarımızı görürsek, onları düzeltmek için de yeni fırsatlar ele geçirebiliriz.

***

Bir örnekle konumuzu tamamlayalım:

Atatürk yalnız bir devlet adamı ve komutan değil, aynı zamanda kitap yazan bir yazar ve düşünürdür.

Hep söylüyorum, on dört kitabı var Atatürk’ün.

Bu on dört kitabın en önemlisi, hiç kuşkusuz büyük Nutuk’tur. Bir gün, büyük Nutuk’u enine boyuna masaya yatıralım ve onun nasıl okunması gerektiği konusunu irdeleyelim, tamam.

***

Ancak konumuz şimdi tanımak, anlamak ve onu tamamlamakta nereden başlayacağımızla ilgili.

Bu on dört kitabı kimler tam olarak biliyor ve hangimiz bunları okuduk.

Eğri oturup doğru konuşalım, buna bizi tatmin edebilecek yanıtlar verebilir miyiz?

Hayır.

Ve o zaman şu soruyu da soralım kendi kendimize:

O, 57 yıllık yaşamı içinde değişik konularda on dört kitap yazsın ve bu ulusun çocukları bu kitapları okumasın. Sonra da onu iyi anladığından, onu derinden hissettiğinden ve onun devrimini tamamlayacağından söz etsin.

Bu mantıklı geliyor mu size?

İşte bu özeleştiri, bizi doğru olan şeylere götürecek, emin olun bundan.

Hadi; var mısınız, onu daha iyi tanımak için önce yazdıklarından işe başlayalım.

Sonra da onun hakkında yazılanlara yönelelim.

O gün geldiğinde şu soruya odaklanacağınızdan da eminim:

Atatürk, dünyanın en büyük tarihsel kişilkilerinden birisi olduğu halde, hakkında en az onun hayatını ele alan kitap yazılmıştır.

Ve yazanların önemli bir kısmı da yabancılardır.

Ne acı, evet ne acı değil mi?

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Melahat PAYAMCI
 19 Haziran 2021 Cumartesi 11:07
Yazıyı okuyunca aynı soruyu kendime sordum. Doğru okuduğumuz genelde tek kitabı Nutuk olduğunu biliyorum. Eksikliğini hissedince inanın derinden içim sızladı... Atamızın kitapları öncelikli olmalı. Keşke on dört kitabı.,tüm kitabevleri takım olarak satışa koyabilseler..Atatürk''ü daha iyi tanımalıyız...
 Tayyar ÖNDER
 14 Haziran 2021 Pazartesi 14:37
Katılıyorum Atatürk'ü Daha İyi Tanıyalım... Mesela Madde 1... 1923 Yılından 1938 Yılına Kadar Geçen 15 Yıl'da Neden 1 Sefer Bile Genel Bir Seçim'e Gitmemiştir...
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz