MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Ay’a Yolculuk*
Filiz SEZER
YAZARLAR
16 Eylül 2022 Cuma

Ay’a Yolculuk*

Antik çağlardan beri gözlerini gökyüzüne dikmiş insan bu sonsuz alemin sırlarına ermek, bu yıldızlı göklerin ne zamandır dönüp durduğunu anlayabilmek için çalışıyor.

Jules Verne’nin ünlü bilimkurgu romanı Ay’a Yolculuk eğlenceli dili ve hayallerin sınırlarını zorlayan öngörüsüyle dünya klasiklerinin arasında özel bir yere sahip. 1895 yılında yayınlanan bu kitaptaki pek çok ayrıntının Apollo 11 proje detaylarıyla benzerlik taşıması da ayrıca şaşkınlık yaratıyor.

NASA tarafından 1968-1972 yılları arasında gerçekleştirilen ay yolculukları projesi olan Apollo’dan 50 yıl sonra Ay’a tekrar geri dönülüyor. Büyük ölçüde NASA tarafından yürütülen bu seferki projenin adı manidar bir şekilde Yunan mitolojisindeki Tanrı Apollon’un ikiz kızkardeşi Artemis’in adını taşıyor. Artemisin ilk fazında sadece modeller ile gerçekleştirilecel yolculuk sonrasındaki insanlı uçuşların olduğu ikinci ve üçüncü fazlarda misafirliğin biraz uzatılması planlanıyor.

Sadece Amerikalı babyboomerları değil dünyayı siyah-beyaz bir ekrandan anlamaya çalışan pekçok kişiyi heyecanlandıran Apollo projesinin asıl amacı bilimsel ilerleme değil, Soğuk Savaş sırasında elde edilmeye çalışılan askeri ve politik üstünlüğü sağlamak idi. Artemis projesinde ise ayın henüz keşfedilmemiş yerlerini incelemenin dışındaki nihai hedef Ay ve hatta Mars yüzeyinde sürekli bir insan varlığının olduğu bir sistemi inşa edebilmek. Ay veya Mars’a kolonileşmeye hazır ve her an işgal edilebilecek bir kara parçası muamelesi yapmaya kendinizde sonsuz hak buluyorsunuz orası açık fakat Houston, bir sorununuz var: Böylesine büyük bir hedefin finansmanı nasıl sağlayacaksınız?

1975’den sonra kendisine ayrılan bütçenin yıllar içinde azalmasıyla bazı işlerin daha verimli ve ucuza yapılması için NASA daha küçük firmaların kurulumuna öncelik verdi ve bu firmalarla anlaşmalar yaptı. Medyada büyük puntolarla yer verildiği için yakından takip ettiğimiz gibi Elon Musk’ın SpaceX’i ve Jeff Bezos’un Blue Origin’i ayın yüzeyine astronot göndermek için işbirliği yapılan 2 şirket olarak projede yer alıyorlar. Hatta şu anda ABD topraklarından Uluslar Arası Uzay İstasyonu’na astronot gönderebilen tek kurum SpaceX. Geçen haftalarda bir roket kazası yaşayan BlueOrigin firmasının şu anda yeniden teftişte olduğunu da ekleyelim. Diğer yandan NASA’nın ay ekonomisi olarak adlandırdığı şekilde bu yolculukların özel kıyafet gibi önemli ihtiyaçlarını sağlamak üzere çalışan pek çok firma görevlendirilmiş durumda. ABD açısından bakıldığında bu maceranın gerçekleşmei için NASA merkezde olmak üzere özel şirketlerle ve kısmen de Kanada ve Avrupa Uzay Ajansının katılımıyla yoluna devam edecek ki bu uzay ajanslarının işbirliği verilecek teknik desteğin dışında uluslar arası platformda Artemis’in ihtiyaç duyduğu desteği sağlayacak.

Bu özel şirketler arasında olan Lunar Outpost’un farklı bir özelliği daha var. Firma, Ay tozunu toplamak, fotoğraflamak ve sahipliğini NASA’ya vermek üzere bir anlaşma yaptı bile. Karşılık olarak ödenecek miktar sembolik düzeyde kalacak şekilde oldukça düşük olmasına rağmen bu gezegenemiz dışındaki kaynakların alım-satımına ilişkin atılan ilk adım. Bildiğiniz gibi hepimiz yıldız tozuyuz ama ay tozunu sadece bazılarımız satıp alabilecekler anlaşılan.

Peki işin askeri ayağı ne olacak? ABD elbette bu maceranın bir tehlikeye girmesini istemeyecektir ancak bu sefer karşısında Rusya ve Çin gibi iki önemli rakip var. İki ülke de kendi uzay istasyonlarını kurmaya başladılar. Özellikle Çin’in uyduları arasında kuantum iletişimini kullanması gibi çok önemli çalışmaları var ve 10 yıl içerisinde onlar da tıpkı Amerika gibi ayda bir koloni kurmayı hedefliyorlar. Amerikanın öngördüğü tarih daha erken olmasına rağmen bunu hangisinin daha önce başaracağına dair tahminler internette dolaşıyor bile. Ticari alanda amborgalar ve patentlerle tam bir savaş içinde olan bu ülkelerin uzayda karşılaşmasının nasıl olacağına dair senaryolar da kuşkusuz yazılıyor. Umuyorum ki gezegenler ve farklı türler arasında gerçekleşeceğini düşünerek filmlere, kitaplara konu olan uzay savaşları dünyadakinin bir benzeri olmaz.

*: Bu konunun farklı detaylarına değinen bir makaleyi New Scientific dergisinde bulmak mümkün.

Caspar David Friedrich, Man and Woman Contemplating the Moon (c.1824) 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz