Bir daha!

Her yılın Ocak ve Eylül ayları Kent Konseylerinin Genel Kurul aylarıdır.

Arada olağanüstü toplantılar da olur tabii…

Konak’tan rahmetli Prof.Dr. Adnan Akyarlı, Karabağlar’dan Murat Bakan ve Karşıyaka’dan da bizim katılımımızla, İzmir Kent Konseyleri Birliği ‘nin kuruluş çalışmalarını başlatmıştık.

Ardından Seferihisar’dan Başkan Tunç Soyer, Bayraklı’dan Doç. Dr. Ali Çelik, Bornova’dan Ferdan Çiftçi’nin katılımı ile, kuruluşunu yaptık.

Her ilçede periyodik toplanma kararı da aldık.

***

Hep yazdık… söyledik. Kent Konseylerinin, yasada tariflenen görevlerini, gerektiğince yerine getirebilmesi için öncelikle mali özerkliğinin olması gerekir… Eğer yerini, personelini, giderlerini belediyesi karşılıyorsa, saydamlık, hesap sorma, hesap verme gibi temel görevlerini… yerine getirebilir mi?

Tunç Soyer Başkanımız sivil toplum örgütleriyle çalışmayı ve yönetmeyi seviyor… Konseyin kurucusu olması nedeniyle de özel bir ilgisi var… 2023 yılı bütçesine bir bölüm açıp 7 milyon Lira ödenek koyarak bir ölçüde de olsa, mali bağımsızlık sağlamış oluyor…

Böylece, bunun da kriterlere bağlanma yolu açılıyor… Örneğin nasıl ki belediyelerin genel bütçe vergi gelirlerinden belirli oranda pay almaları yasaya bağlanmış ve takdire bırakılmamış ise… Buna benzer olarak, Kent Konseylerine de, belediye bütçesinden belli oranda pay ayrılmasının yasaya bağlanması, yerinde olur…

Artık Kent Koseylerinin genel kurullarında bütçe konusu da seslendirilmeye başlandı. Bir önemli adım da CHP İzmir’in yeni İl Yönetiminden geldi : Bir İl Başkan Yardımcılığı da, Kent Konseylerinden de sorumlu olarak görevlendirildi…

***

Geçen günlerde, Karşıyaka Kent Konseyi’nin

ev sahipliğinde toplanan, İzmir Kent Konseyleri Birliğinin böyle bir toplantısına katılma daveti aldık…

Türkiye’nin belki de ilk konseyi olarak kurulan Karşıyaka’nın, kent konseyinden de gelen bir Belediye Başkanı vardı : Dr. Cemil Tugay’da oradaydı… Başkan açış konuşmasında, gerçekçi tespitler yaptı ;

Karşıyaka’nın dokusundan kaynaklanan daha fazla katılımcılık, daha fazla demokrasi özlemi var. Bu Karşıyaka Kent Konseyinin kurulduğu 2004’den bugüne kadar devam ediyor…

Ben elimden gelen desteği gösteriyorum ama, bazı temel sorunlar var. Oda genelde katılımcı bir demokratik yapının güçlü olmaması…

Bu da tek seslilik ve tek karar verici olmak gibi istekleri özendiriyor… Karşı çıkan kent konseylerinin ‘Ben karar vereyim, ben yapayım, kimse karışmasın ve hesap sormasın’ şeklinde ki bir bakış açısıyla karşılaşmaması gerekiyor…

Oysa, dünyada gelişmiş ülkelere baktığımızda, orada mutlaka demokratik sistem vardır. Sivil toplum üzerinden katılımcı bir yönetim anlayışı vardır. Ama ne yazıktır ki, Avrupa Birliğine adaptasyon için kurulduğundan, kent konseylerinin bağımsız ve güçlü bir yapısı olamadı. Bunun için gerekli adımlar da atılamadı.

Karşıyaka’da yaklaşık 500 tane dernek ve vakıf var. Bunların kent konseyi üzerinden yönetime etki edebilmesi için, gerektiğinde eleştirme adına güçlü durabilmesi için, özerk bir yapıya ihtiyaçları var…

Kendisine ait bir bütçesi, binası, personeli olması lazım. Bunların da bir belediye başkanının iki dudağı arasında kalmaması lazım! Bu konuda bir mücadele yürütülmesi lazım…

***

Bir Belediye Başkanının ağzından bunları duymak ne güzel… Kent Konseyi ile bağlantılı Gıda Konseyi kurma fikri de, önemli üretkenlik.

Başkan Dr. Cemil Tugay’ı dinlerken şunu düşündüm : Saygınlığın isim bulmuş hali!

İyi Pazarlar…