MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bu millet neden Atası’na koşuyor?
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
9 Mayıs 2022 Pazartesi

Bu millet neden Atası’na koşuyor?

Matematiksel bi’olay değil…

Açık, net ama kimilerine göre…

“Yaaa, öyle mi?” dedirtecek kadar şaşırtıcı…

Anıtkabir…

Geçtiğimiz ay (Nisan) sessiz sedasız bir rekorun sahibi oldu…

Sadece 30 günde…

250 bin kişi Ulu Önder’in ebedi istirahatgahına koştu…

Tek tek saymaya kalk; bitmez…

250 bin ziyaretçi!

Günde neredeyse 8 bin 400 kişi yapar basit bi’hesapla…

Neden?

Hüznü… Heyecanı… Özlemi…

Taşıyan kalpler…

Durup, dinlenmeden O müstesna adrese koşuyor?

***

Döneceğiz, Atamız’a ve “full çeken” Anıtkabir’e…

***

Her şey pahalı…

Türk Lirası’nın alım gücü iyice zayıfladı…

Enflasyon sönmeyen yangın; %70…

Şehir içi ulaşıma ve suya…

Artık her ay enflasyon oranında zam geliyor…

Hey, yaşını - başını alanlar…

İzmir’de daha önceleri bunları yaşadınız mı?

***

Hayat’ın çivisi çıktı…

İçişleri Bakanı canlı yayında…

Zafer Partisi Genel Başkanı’nın adını duyunca çok sinirleniyor…

Dudaklarından dökülenler şunlar:

“Adam yerine, insan yerine koymam… Benim için hayvandan aşağı biridir… Operasyon çocuğudur, Soros çocuğudur… İstihbarat elemanı olduğu apaçık bellidir…”

O partinin genel başkanı n’aptı?

İçişleri Bakanlığı’nın önüne gitmeye kalktı…

İlk kez…

Bir siyasi parti genel başkanın…

Malum adrese yaklaşırken önü kesildi…

O da n’aptı?

Avazı çıktığı kadar, Bakan Bey’e seslendi:

“İn aşağıya… Senden korkan senin gibi olsun... İkimizden biri ölene kadar bu iş devam edecek... Ya sen milletin önünde özür dilersin ya da bu kavga sonuna kadar devam eder… Sen kriminal bir adamsın... Bu görevin bittiği zaman tutuklanacaksın kardeşim…”

***

Gazi Meclis’in Çatısı altında…

Yıllarca görev yapmış dostlarıma, “Hayırdır?” diye sordum…

Hepsi, söz birliği yapmış gibi şöyle dedi:

“Bir bakan ile bir siyasi parti lideri arasındaki böylesi bir söz düellosunu tarih yazmadı…”

***

Demek ki…

Pahalılık… İşsizlik… Yüksek enflasyon… Yurtdışına kapağı atmak isteyen çaresiz gençler… Kabustan farksız Suriyeli sorunu… Giderek azalan evlenmeler, rekor sayıda boşanmalar… Yatağa aç giren çocuklar… İflas bayrağını çeken esnaf… Elektrik ve doğalgaz faturalarını ödeyemedikleri için karanlıkta ve soğukta yaşamaya çalışanlar… Ve daha neler, neler…

Bizi işte bu hale getirdi?

***

Bu hali, Devlet Baba da görmeli ve hissetmeli!

***

Neden görmeli ve iliklerine kadar hissetmeli?

Cumhuriyet, 100 yaşına huzurla girsin diye…

Yoksa…

Bitik’iz!

***

Şu sıralarda…

Kaleme aldığı…

“Yurtseverliğe Adanmış Bir Ömür” adlı kitabının…

Son rötuşlarını yapan…

Parlamenterler Birliği İzmir Şubesi’nin önceki başkanı…

İzmir eski milletvekillerinden…

Kadim dostumuz ve Ege’de SonSöz yazarı Metin Öney’e sordum:

“Bu ne hal; Devlet Baba sinirlenmiyor mu manzaraya?”

Yılların siyasetçisi Metin Ağabey…

Yaşananlara “kulaklara küpe” yorum getirdi:

Kelimesine dokunmuyorum:

“Son yıllarda yaşananların hiçbiri ve hatta…

Hiçbirinin benzeri dahi geçmiş yıllarda yaşanmamıştır…

Ne biz gördük ve ne de tarih kaydetmiştir…

Hele son günlerde tanık olduklarımızın benzerine bile…

Rastlamak mümkün değildir...

Bir konunun altını çizelim ve vurgulayalım...

Bakanlıklar ikiye ayrılır…

Devlet bakanlıkları (yani Devlet’in olmazsa olmaz bakanlıkları) ve…

Devlet’in bakanlıkları…

Birinci kategoriye…

İçişleri, Dışişleri, Adalet, Milli Eğitim ve Milli Savunma girer...

Bunlar olmazsa olmazlar…

Bu koltuklarda oturan siyasetçiler…

Her açıdan farklı olmak zorundadırlar…

Ve O’nlara karşı tutum ve davranışlar da bu açıdan ele alınmalıdır…

Ayrıca…

Şunu unutmamak gerekiyor…

Siyaset ve para, güç zehirlenmesi yaratıyor…

Hele günümüzde çokça…

Ancak…

Şunu aklımızdan çıkarmayalım…

Güç bir gün gider ama geriye sadece zehirlenme kalır...

Metin Öney büyüğümüz…

Arkadan gelecek sorumu anladı ve…

Zehirlenmeyi önleyecek “kurtuluş reçete”sini bile yazıverdi:

“Siyasetçiler ile siyaset insanı farklı şeylerdir…

Birincisi çoktur; ikincisi ise bir elin parmakları kadardır…

Aynı şekilde…

Devlet insanı ile Devlet’in insanı da farklı şeylerdir…

Birincisi özeldir ve özel yetenekler ister…

İkincisi ise sadece terfi meselesidir...

Kurtuluş…

İşte bu farkları gözeterek ve dahi…

Siyasal hayatın ve devlet hayatının dikkatle düzenlenebilmesi ile mümkün olabilir…”

***

Bitiriyoruz…

Başlarken değindiğimiz…

Anıtkabir ziyaretindeki Nisan ayı rekoruyla…

Çoluk çocuk…

Ortalama hava sıcaklığının 15 -18 derece seyrettiği süreçte…

Anıtkabir’in…

250 bin kişiyi ağırlaması “dikkat çekici” müthiş bir ayrıntıdır…

Belli ki vatandaş…

Yaşamakta olduğu sıkıntıları…

Sessiz sedasız anlatacak…

Kalbinde gizlediği şikayetleri mırıldanacak…

Başka adres bulamadığı için…

Atası’nın huzuruna akın etmişti…

Temiz kalple…

Sadece “anmak” için değil…

Nemli gözlerle “aradığı” için!

Aydınlık bir Türkiye’de huzurla nefes almak dileğiyle…

Nokta…

Sonsöz: “Aşk, gizlilik ister; düşmesin dillere! / İmam-ı Rabbani – Hindistan’da yaşamış İslam alimi ve tasavvuf önderi…”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Mehmet Füzün
 9 Mayıs 2022 Pazartesi 13:51
Güncel ve güzel
 Meral Akın
 9 Mayıs 2022 Pazartesi 13:44
Ne güzel bir yazı olmuş.Kaleminize sağlık.Kime şikayet edeyim seni şarkısı döküldü dilimden.Hala Atatürkten medet umuyoruz.Belki duyar diye.
 Kskli
 9 Mayıs 2022 Pazartesi 10:23
Yaşını basını almış biri olarak gecelik % 3500 repo faizi görmüş 1 milyon TL ye tuvalete gitmiş insanlarız. Bu iktidarı ekonomi ile degil hizmetle yenebilirsiniz. Başka yolu yok.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz