MENÜ
İzmir 22°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bu vapur bir milletin kaderini nasıl taşıdı?
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
16 Mayıs 2024 Perşembe

Bu vapur bir milletin kaderini nasıl taşıdı?

105 yıl önce bugün...

Yıldız tarihi; “16 Mayıs 1919 / Cuma”...

Sadece bir gün önce...

Güzel İzmir...

Yunan Ordusu tarafından işgal edilmişti...

İşte, tam da o gün...

(15 Mayıs 1919...)

Yıldız Sarayı’nda...

Padişah Vahdettin tarafından kabul edilmişti...

Görevi açık ve netti:

“Samsun’da Rum ve Türk halkı arasında...

Çatışmalar başlamıştı...

Bunların sonlandırması emrediliyordu...”

***

Ve yine 105 yıl önce bugün...

Öğle’den sonra...

Saatler 13.00’ü gösteriyor...

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün...

Yeni görevi...

“Ordu Müfettişi” olarak tanımlanıyordu...

Ve o göreve yelken açmak için...

İstanbul Galata Rıhtımı’ndan...

Beraberindeki...

Bir avuç kahraman yol arkadaşıyla buluşmaya koşar adım gidiyor...

Giderken de...

İç sesiyle şunları söylüyordu:

“Talih bana öyle uygun koşullar hazırlamış ki...

Bakanlıktan çıkarken, duyduğum coşkudan...

Dudaklarımı ısırdığımı anımsıyorum...

Kafes açılmış, önünde geniş bir evren ve...

Kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibiydim...”

***

Aradan yarım saat geçmeden...

Bir milletin kaderini taşımaya hazırlanan “Bandırma Vapuru”...

Gazi Mustafa Kemal ve 18 silah arkadaşını...

Samsun’a götürmeye hazırdı...

***

Açık ve net manzara şuydu ki...

Gençlerin bunu hiç ama hiç unutmamaları gerekir...

Kurtuluş Savaşı'nın başlamasında...

Önemli bir rol üstlenen “Bandırma Vapuru”...

Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolda yürümek için...

Demir alırken...

“Aslında bu milletin kaderini taşıyordu...”

...Ve, tam da o sırada...

“Bandırma Vapuru”na bir istihbarat geldi...

“Kahramanları taşıyan o vapur...

Karadeniz’e açıldıktan sonra batırılacaktı...”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk...

O gün yaşadıklarını yıllar sonra şöyle anlatıyordu:

“Bir an düşündüm...

Bu dakikada düşmanların elinde idim...

Bana her istediklerini yapamazlar mıydı?

Beynimden bir şimşek geçti...

Tutabilirler, sürebilirler, fakat öldürmek!

Bunun için...

Beni Karadeniz’in coşkun dalgaları arasında yakalamak lazım...

Bu ihtimal mantıklıydı...

Ancak benim için artık yakalanmak...

Tutuklanmak, sürülmek, düşüncelerimi yapmaktan alıkonmak...

Hepsi ölmekle denk idi...”

***

N’itekim...

Gazi Mustafa Kemal’in aklından geçen...

Gerçek oluverdi...

Kız Kulesi açıklarındayken...

İngiliz askerleri vapurda, silah ve kaçak malzeme araması yaptı...

İstilacılar vapuru terk ederken...

Mustafa Kemal şöyle mırıldanıyordu:

“Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe ve...

Silah kuvvetine dayanırlar...

Bunlar...

Hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar...

Biz, Anadolu’ya ne silah ne cephane götürüyoruz....

Biz ideali ve imanı götürüyoruz...”

***

Bandırma Vapuru, üç gün sonra Sinop’a vardı...

Mustafa Kemal ve arkadaşları...

Tütün İskelesi’nden Samsun’a adım atarken...

Milli mücadele ateşi de göğe doğru yükseliyordu...

“İşte bir milletin kaderi de o zaman yazılmaya başlandı...”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk...

Kendisini İstanbul’dan uzaklaştırmak ve...

Anadolu dağlarında çürütmek!

İsteyenler tarafından...

Ordu Müfettişi olarak görevlendirilmiş...

Ancak o unvanı alırken...

Görevinin geniş yetkilerle donatılmasını sağlamıştı...

***

Bitiriyoruz...

“Bandırma Vapuru”, Samsun’a vardıktan sonra...

Mustafa Kemal Paşa'nın başlattığı...

Kurtuluş mücadelesinin sayesinde...

İngiltere ile Yunanistan'ın yanı sıra...

Fransa ve İtalya'nın işgalleri de sona erdirildi...

Bandırma Vapuru...

Asil görevini tamamlamasının ardından...

Altı yıl boyunca posta taşıma hizmetinde bulundu...

“Kahraman Bandırma”...

Ne yazık ki...

1925'te hurdaya çıkarılarak parçalandı...

Ama...

Hiç unutulmadı...

Keşke “müze olarak” korunabilseydi...

Ne kadar anlamlı olurdu...

Nokta...

Hamiş: Şu detay hep tartışılır! Bilmeyenler için özetleyelim...

Samsun yolculuğu öncesinde...

Atatürk’le Padişah Vahdettin arasındaki konuşma önemlidir...

Vahdettin...

Atatürk’ün gözlerinin içine bakarak şöyle diyor:

“Paşa, Paşa!...

Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin!

Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir (bir tarih kitabı)...

Bunları unutun...

Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden daha önemli...

Paşa, Paşa... Devleti kurtarabilirsin!”

Mustafa Kemal şaşırıyor...

İçinden şunlar geçiyor:

“Acaba Vahdettin benimle içtenlikle mi konuşuyor? O Vahdettin ki... bütün yaptıklarından pişman mı olmuştu? Aldatıldığını mı anlamıştı?”

Dayanamıyor; Padişah’a karşılık veriyor:

“Güveninize ve bana bunca yüz verişinize teşekkür ederim... Elimden gelen hizmeti esirgemeyeceğime lütfen güveniniz...”

Atatürk, bu konuşmada...

Yaptığı planın sezilmiş olabileceği duygusuna kapılmıştı ama...

O’nu bekleyen ve O’na güvenen bir “Türk Milleti” vardı...

z: “Ben Samsun’u ve Samsun halkını gördüğüm zaman, memlekete ve millete ait bütün düşünce ve kararlarımın yerine getirilebileceğine dair bir defa daha kuvvetle inanmıştım... / Gazi Mustafa Kemal Atatürk...”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz