MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
COP 27 bir adım ileri, bir adım geri
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
21 Kasım 2022 Pazartesi

COP 27 bir adım ileri, bir adım geri

İki hafta süren COP27 iklim zirvesi geçen Pazar günü sona erdi. Kıyasıya özetleyecek olursak gelişmekte olan ülkeler, “kayıp ve hasar fonuyla” ilgili uzun zamandır beklenen anlaşmayı memnuniyetle karşıladı. A?ncak hangi ülkenin ne kadar katkı yapacağına karar verilmedi. Bunun gelecek yıl yapılacak zirvede ele alınması bekleniyor.  AB ve bazı gelişmiş ülkeler, Glasgow'un kömür fazı taahhüdünü tüm fosil yakıtları içerecek şekilde uzatma konusundaki kaçırılan taahhütlerden duydukları hayal kırıklığını dile getirdiler. Yani bir adım ileri gidildiyse de bir adım geride de kalındı.

Daha önce de yazdım, dünyanın, memleketin, bölgenin, bireysel olarak bizlerin “iklim krizinden” daha önemli bir sorunu yoktur! Mısır'ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenen bu yılki COP27 zirvesinin ana tartışma konularından biri, zengin ülkelerin küresel ısınmaya çok az katkı sağlamalarına rağmen genellikle en kötüsünü yaşayan savunmasız ülkelere sağlamaları gereken mali destek oldu iki hafta boyunca.

Bakanlar, müzakereleri bir gün uzattıktan ve açıklanacak metni geri çektikten sonra, Pazar gününün erken saatlerinde iki haftadan uzun süren müzakereleri sona erdiren nihai bir anlaşmayı kabul ettiler.

Anlaşma, gelişmekte olan ülkelerin küresel ısınmanın neden olduğu zararla başa çıkmasına yardımcı olacak bir kayıp ve hasar fonu içeriyor; bu, dünyanın iklime karşı en savunmasız ülkeleri arasında geniş çapta sevinçle karşılanan tarihi bir sonuç. Son metinde, fonun iklim değişikliğine karşı “özellikle savunmasız” olan ülkelere yardım etmeyi amaçlıyor. Fonu kimin denetleyeceğine ve ne kadar para ve kime ödeneceğine muhtemelen COP27 nihai anlaşmasında ortaya konan tavsiyelere dayanarak gelecek yılki iklim zirvesinde karar verilecek.

İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin doğal ve insani sistemlerde neden olduğu kayıp ve hasarları ödemek için kullanılan COP terimi olan 'kayıp ve hasar', yaklaşık otuz yıldır ilk kez zirvenin gündemine alınmıştı.

Antigua ve Barbuda Çevre Bakanı ve küçük ada uluslarından oluşan AOSIS grubunun başkanı Molwyn Joseph, “Otuz yıldır üzerinde çalışılan bir görev tamamlandı” derken verilen mücadeleyi şöyle özetliyordu: “Bakanlarımız ve müzakerecilerimiz yoğun bir müzakereler serisinde uykusuz gecelere ve bitmeyen günlere katlandı - ancak acıdan sonra ilerleme geliyor.”

İklim tazminine ilişkin benzeri görülmemiş anlaşmaya rağmen, çoğu kişi kömür emisyonlarını gaz ve petrol dahil tüm fosil yakıtlara kademeli olarak indirmeye yönelik COP26 taahhüdünü genişletme taahhüdünün olmaması nedeniyle hayal kırıklığına uğradı. Anlaşma nihai metnine ulaşamamış olsa da, 80'den fazla ülke şu anda tüm fosil yakıtları sona erdirme taahhüdünde bulunuyor ve konuyu gelecek yıl Dubai'de yapılacak COP28'de gündeme getirmeleri bekleniyor. BM İklim Değişikliği İcra Sekreteri Simon Stiell anlaşmayı destekleyerek “tüm fosil yakıtların kademeli olarak azaltıldığını gösteren önemli siyasi sinyalleri veriyor” güvencesini veriyor ama ne fayda…

“Bu COP adalete doğru önemli bir adım attı” diyen BM Genel Sekreteri António Guterres’e göre bir kayıp ve hasar fonu kurulması ve önümüzdeki dönemde faaliyete geçirilmesi kararını memnuniyetle karşılanması gerek. Guterres iklim krizinin ön saflarında yer alanların seslerinin duyulması gerektiğinin de altını çizdi, “Açıkçası bu yeterli olmayacak, ancak kırılan güveni yeniden inşa etmek için çok ihtiyaç duyulan siyasi bir işaret” diye ekledi. Ne desin genel sekreter de mi?

Ülkeler daha iddialı emisyon azaltma hedefleri üzerinde anlaşmazlarsa zirveden çekilmekle tehdit eden Avrupa Komisyonu iklim şefi Frans Timmermans’ın sözleri bence durumu özetliyor: “Önümüzde olan şey ileriye doğru bir adım atmak için yeterli değil. Geçen yıl Paris Anlaşması kapsamında ve Glasgow'da yapılan anlaşmaları gerçekleştireceğimize dair daha yüksek bir güven getirmiyor.”

“Kayıp ve Hasar Fonu" nedir? Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne (UNFCCC) göre bu terim, insan kaynaklı aşırı hava olayları dahil olmak üzere iklim değişikliğinin doğal ve insan sistemlerinin neden olduğu ekonomik, sosyal ve kültürel kayıp ve zararları ifade ediyor.

Nedir bunlar? Deniz seviyesinin yükselmesi, yükselen sıcaklıklar, okyanus asitlenmesi, buzulların erimesi, ekosistemin bozulması ve çölleşme gibi.

Geçen yıl Glasgow'da düzenlenen COP26 konferansında zengin ülkelerin kayıp ve hasarın finansmanı konusunda bazı önemli adımlar atması bekleniyordu. Ancak, savunmasız ülkeler için yeni finansman sağlamaya yönelik girişimler başarısız oldu.

2013 yılında Polonya'nın Varşova kentinde düzenlenen COP19'da ülkeler, özellikle savunmasız gelişmekte olan ülkelerin maruz kaldığı kayıp ve zararları ele almak için uygun yaklaşımların uygulanmasını desteklemek amacıyla iklim değişikliği etkileriyle ilişkili Varşova Uluslararası Kayıp ve Hasar Mekanizmasını kurmuştu. Kayıp ve hasarın ele alınmasının önemi, ülkeleri küresel ısınmayı durdurmayı amaçlayan eylem ve planları harekete geçirmeye ve desteklemeye teşvik eden Paris Anlaşması'nın 8. Maddesinde de vurgulandı.

Kayıp ve zarar tazmininin ardındaki fikir, iklim değişikliği kaynaklı felaketlerden etkilenen ülkelerin kaçınamadıkları veya “uyum sağlayamadıkları” maliyetlerin tazmin edilmesi. Ancak, bu konuyu önceki zirvelerde iklim müzakerelerine dahil etme girişimlerine rağmen, zengin ülkeler konuyla ilgili resmi tartışmaları her zaman reddettiler ama bu kez kabul etmek zorunda kaldılar.

İklimde umutlar COP28’e kaldı…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz